Betimleme, bir şeyi gözünüzde canlandıracak bir biçimde o şeyin kendine özgü ve belirleyici özellikleri ile sözlü ya da yazılı bir şekilde tasvir etmek anlamına gelir. Bir diğer deyişle betimleme, sözcüklerle varlıkların ve durumların resmini yapmak demektir. Genellikle de şiirlerde ve öykülerde betimlemeler çok yapılır. İşte, betimleme hakkında bilinmesi gerekenler.
#Betimleme Ne Demek?Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, From Your Eyes uygulamasının Kurucusu, görme engelli genç girişimci Zülal Tannur ile bir araya geldi. Kacır, Tannur’un yapay zeka ve insan iş birliğiyle geliştirdiği görme engelli kullanıcılara anlatım hizmeti sunan teknolojisi hakkında bilgiler aldı. Bakan Kacır, Zülal Tannur’a TEKNOFEST montu hediye etti.
#Mehmet Fatih KacırSanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, From Your Eyes uygulamasının Kurucusu, görme engelli genç girişimci Zülal Tannur ile bir araya geldi. Kacır, Tannur’un yapay zeka ve insan iş birliğiyle geliştirdiği görme engelli kullanıcılara anlatım hizmeti sunan teknolojisi hakkında bilgiler aldı. Bakan Kacır, Zülal Tannur’a TEKNOFEST montu hediye etti.
#Zülal TannurDilimize Arapçadan geçmiş olan naat kelimesi na't sözcüğünden türetilmiştir. Na't, detaylı bir şekilde anlatma ve betimleme anlamına gelirken, naat bir kişiyi övmek için yazılmış manzum eserlerin ortak adıdır. 16. yüzyıldan itibaren sadece peygamber efendimize yazılan övgü şiirleri naat olarak nitelendirilmeye başlanmıştır. Naat dışında divan edebiyatında en çok yazılan şiir türleri şunlardır: 1- Hicviye 2- Gazel 3- Terkibi Bent 4- Kaside 5- Münacaat. Naat ne demek, ne anlama gelir? Naat TDK sözlük anlamı nedir tüm detayları ile derledik.
#Naat Ne DemekÜretimlerinde insan ve doğa ilişkisine odaklanan Aylin Zaptçıoğlu’nun ‘situ/ ex situ’ başlıklı yeni sergisi, insanın varoluşunu yüzyıllardır kendisini başkalarından ayrıştırarak mümkün kılışını konu ediniyor. Birçok açıdan doğasını elinden aldığımız hayvanlardan farklı bir konumda olmadığımızı vurgulayan Zaptçıoğlu, “Bu sergide aslında karikatürize edilmiş hayvan betimlemelerini resmetmiş olsam da anlatmak istediğim, eylemlerimizin sonuçlarını yaşayanın yine bizler olduğu” diyor.
#Aylin Zaptçıoğlu‘Mekânın Sahibi’ isimli şarkısıyla bir anda bomba etkisi yarattı. Ben Fero ve Ezhel’i hedef alan sözleriyle hem sevildi hem de eleştirildi. Norm Ender, “Biz yıllardır güzel bir kültür oluşturduk. Şimdi bu kadar emek verilmiş şeyi dejenere etmeyin, müziğin saygınlığını düşürmeyin” diye isyan ediyor. Demet Akalın’dan yola çıkarak popçularla yapılan müzikal ortaklıklar konusunda da uyarıyor: “Popüler olan bizim müziğimiz, biz o popçuya bir şey kazandırmış oluyoruz. Bu tuzağa düşmeyin.” Norm Ender’le rap dünyasında yaşananları masaya yatırdık.
#Reynmen63. sayımızın Tanıyalım sayfasında bu kez bir film ve yönetmeniyle yaptığımız şahane bir söyleşi var. Eczacılık Fakültesini bitirip mesleğini yapadururken, “Yahu neden hiç eczacılarla ilgili film yok, deyip yola çıkmış, bel fıtığı olunca aklına geleni başına getirmek için zaman bulmuş sonuçta ismi gibi “Benzersiz” bir film ortaya çıkarmış İlker Sarı’yla eğlenceli bir sohbet gerçekleştirdik.
#BenzersizKÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı’nın İstanbul Film Festivali’nden ‘Bakur’ belgeselinin gösterimi için istediği ‘film kayıt tescil belgesi’, Türkiye’de görme, işitme ve ortopedik engellilerin erişebildiği ilk film festivali olan Ankara Engelsiz Filmler Festivali’ni de vurdu.
“Kimine saz vermiş çalar eğlenir/ Kimi zevk içinde güler eğlenir/ Veysel gözyaşları siler eğlenir/ Yeter gayrı yumma gözün kör gibi...” Aşık Veysel deyince kimi “Kara Toprak”ı, kimileri “Uzun İnce Bir Yoldayım”ı baş köşesine koyar. Ben ise onun bu mütevazı ama müthiş bir hayat felsefesi içeren dörtlüğünü hatırlarım. Bana göre silahlı, külahlı kahramanlar çağının sona erdiği bir dönemde gerçek bir halk kahramanıdır Veysel... Tek bir kitap okumadan, bir gün bile okula gitmeden hayatı özümsemiş ve asıl önemlisi kendisinden sonraki nesillere müthiş bir miras bırakmıştır. O, derdin değerini bilen, derdi derman olarak gören bir toprak adamıydı... Soy ve mezhep ayrımcılığına karşı çıkmış, gözleri görmese de geleceği belki de çok net görebilmiş bir barış elçisiydi. Onun mirasını yaşatmaya çalışan ise bir “plaza kadını” olan torunu Çiğdem Özer...