Güner Taner'in kritik değerlendirmesi

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Devlet Bakanı Güneş Taner, 48 saatten beri İstanbul'da kritik bir değerlendirme yapıyor. Bu değerlendirme sonunda ‘‘Ya tamam, ya devam'' diyecek.

Son 15 gündür meydana gelen bazı olaylar, Taner'i bu değerlendirmeye itiyor.

‘‘Devam'' dediği takdirde hafta sonunda Almanya'ya gidecek. Orada Alman ekonomisinin karar mevkilerindeki çok önemli bazı isimlerle görüşecek.

Daha sonra Rusya'ya giderek Gazprom yetkilileriyle görüşecek ve doğalgaz projesine son rötuşları yapacak.

DIŞ İMAJI İYİ

Ekim ayında ise Hong Kong'da IMF patronlarıyla randevusu var.

Taner'in uluslararası para merkezlerindeki itibarı çok iyi.

Hatta oralardaki imajının, Türkiye'dekinden çok daha iyi olduğu söylenebilir.

O nedenle Taner'in bu kararı, Türk ekonomisinin dış görüntüsünü de etkileyebilecek.

Son günlerde, kendisine bazı haksızlıklar yapıldığı duygusunu taşıyor.

Taner, duygusal yanları ağır basan bir kişiliğe sahip.

Devlet Bakanı'nın atak kişiliği, durgun ve ‘‘Ağır ol da molla desinler'' zihniyetiyle yarım yüzyılı geçirmiş çevrelere ters geliyor.

Ama ekonomiyi bilen kimseler, üslubuna karşı çıksalar da, Taner'in konularına çok hâkim bir siyasetçi olduğunu kabul ediyorlar.

Ya üslup?

Onun bu tarafı bilinmeyen bir şey değil ki...

Ama geçmiş son 10 yıla bakıldığında, Akbulut hükümetindeki bakanlık performansının Türk ekonomi yönetiminin son 40 yılındaki en başarılı örneklerden biri olduğu görülecektir.

O yüzden, Taner'in bu kadar kısa sürede hak etmediği bir şekilde eleştirilmesini bir beyin israfı olarak görüyorum.

MÜTHİŞ KADRO

Geçen salı akşamı Başbakan Mesut Yılmaz'la sohbet ederken, ‘‘Ekonomide son yılların en iyi kadrosunu kurduk'' diyor.

Ekonomi bürokrasisi gerçekten de altın devrini yaşıyor.

Hazine ile Merkez Bankası son 10 yılın en uyumlu döneminde.

Hazine'nin başında Mahfi Eğilmez, Devlet Planlama Teşkilatı'nın başında Orhan Güvenen, özelleştirmenin başında Uğur Bayar gibi isimler, gelişmiş ülkelerde bile az bulunabilecek bir kadro oluşturuyor.

Ama bu kadronun oluşturulmasında Taner'in de büyük rolü oldu.

Yeni hükümette kadrosunu en hızla kuran bakan Taner'di.

En hızla icraata başlayan bakan yine o oldu.

Gerçi bu icraatta ön plana çıkan şey, ağır zamlardı. Ne var ki, ekonomiden anlayan herkes, bu zamların kaçınılmaz olduğu konusunda birleşiyor.

Zamlar yüksekmiş.

Elbette yüksek olacak. Refahyol gibi bir illüzyon ve ekonomik soytarılık hükümetinin bıraktığı miras üzerine ne kurulabilirdi ki?

Türkiye gerçekçiliğin maliyetini ödemediği takdirde, bu maliyet önümüzdeki yıllarda çok daha ağır bir şekilde halkın üzerine yıkılacaktı.

Oysa herkes biliyor ki, Türkiye'nin birçok kurumu, ikinci bir 5 Nisan şokundan ayaklarının üzerinde çıkamazdı.

ÇELEBİ FAKTÖRÜ

Ekonominin ikinci ayağını oluşturan Işın Çelebi'ye gelince...

Çelebi de ekonomi konularında başarılı bir bakan. O da proje bazında etkili olan bir siyasetçi.

Dolayısıyla ben daha Akbulut hükümetinden bu yana bu ikilinin yan yana çok başarılı işler yapabileceğine inanıyordum.

Hâlâ da bu inancımı kaybetmiş değilim.

Ama ne yazık ki, bu iki bakan arasında zaman zaman su yüzüne çıkan bir kan uyuşmazlığı var.

Bu yetki anlaşmazlığı veya yetki alanını genişletme çabası ikisi arasında bir sürtüşme yaratıyor.

Oysa artık hiçbir başbakan, ekonominin bütün iplerini tek kişiye verme eğiliminde değil.

Dolayısıyla bu yetki mücadelesinden ne Taner'in, ne de Çelebi'nin galip çıkması söz konusu olacak.

COHABİTATİON PROTOKOLÜ

Yapabilecekleri en iyi şey, bir cohabitation (birlikte yaşama) protokolü yapıp, işlerine devam etmeleridir.

Türkiye bu iki siyasetçiden de sonuna kadar yararlanmak zorunda.

Türkiye, bu iki siyasetçinin birinden vazgeçme lüksüne sahip değil.

Ekonomide kurulmuş olan bu güzel kadro, uyum içinde çalışan Taner-Çelebi ikilisiyle Türkiye'yi sakin sulara götürebilir.

O nedenle henüz embriyo halindeki bu psikolojik krizin hemen çözülüp yoluna koyulması Türkiye'nin lehine olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları