‘PKK artık Japon askeri gibi!

SOHBETİN koyulaştığı bir anda gelen telefon, saklanan gerçeği gün yüzüne çıkartıyor:

‘Artık dağdan inmek istiyoruz!.. Ama, nasıl ineceğiz?..’

Evet, soru büyük!.. Nasıl?.. Telefon Kandil Dağı’ndan geliyor, dağdaki PKK’lılardan.

Bir süredir çok sayıda Kürt aydını ve siyasetçisi ile konuşuyorum. Kuruluş hazırlıkları içinde olan yeni partiyi destekleyenler, karşı çıkanlar, geçmişteki Kürt hareketini ince eleyip, sık dokuyanlar, yeni harekete yeni çözümler gerektiğini düşünenler...

Hepsinin birleştiği bazı noktalar var. Bunlardan biri şu:

‘Artık Apo’yu aşmak gerek!.. Kurulacak yeni parti de, Apo’yu aşmak gerektiğine inanıyor.’

Bu düşünce çok doğru bir yargıya dayanıyor:

‘Apo 40 bin insanın canına mal oldu, Kürtler’in yüzde 80’i böyle düşünüyor, ama söyleyemiyor!..’

Kürt Halkı’nın çoğunluğunun bu yargıda buluşması, bazı çatlak seslere rağmen, gelecek için umut verici.

TÜRKİYE’NİN PARTİSİ

PKK’nın silahla çözmek istediği Kürt sorununu, barışla çözmenin yolu, bu düşünceden geçiyor. Ve eminim, kurulma hazırlıkları yürütülen yeni parti, ezici bir çoğunlukla aynı paralelde.

Yeni harekette şu ya da bu biçimde yer alanlar, geçmişteki terörü de farklı değerlendiriyor:

‘PKK günün birinde antika olacak, tıpkı ormanda yaşayan ve 2. Dünya Savaşı’nın devam ettiğini sanan Japon askerleri gibi!..’

Bu sözler, geçmişle hesaplaşmada, net bir dönemecin işareti. Geçmişte, Kürtler’in önemli bir çoğunluğu PKK’ya hak verir ve çözümün terörden geçtiğine inanırken, şimdi barışcı eğilim ağır basıyor.

Yeni parti, bu nedenle, kendisini Türkiye’nin Partisi olarak tanımlıyor. Kürt Sorununu da çözen, toplumun demokratikleşme ve sivilleşmesini amaçlayan bir parti.

Onlar etnik farklılık yaratmadan yola çıkmayı düşünüyor. Ancak, yine onlara göre, bu yola çıkış, ‘etnik sorun olmadığı anlamına gelmiyor!..’

BÖLÜNMEK İSTEYEN YOK

Türkiye Partisi olmanın başka hedefleri de var. Bunun başında, AB’ye girmek geliyor. Neden AB, soruma aldığım yanıt, AB karşıtlarının kozunu elinden alıyor:

‘AB kriterlerinin uygulanması, hem Kürt sorununu barışçı yoldan çözer, hem Türkiye’nin bütünlüğüne gölge düşürmez. Kürtler, ne federasyon istiyor, ne de bölünmek. Dağdakiler dahil, bölünmek isteyen yok. İsteğimiz Kürt kimliğinin tanınmasıdır. Biz milliyetçi değiliz, haklarımızı istiyoruz.’

AB derken, söz yine dönüp dolaşıp, PKK’ya geliyor. Yeni hareketin öncülerine göre:

‘12 Eylül olmasaydı, cezaevlerindeki o insanlık dışı uygulamalara gidilmeseydi, kimse dağa filan çıkmazdı, PKK da, radikal sol örgütler gibi, bir hücre olarak kalırdı.’

Bu çok ciddi bir hüküm!.. Evet doğru, hayır yanlış, denilenecek ve bir kalemde karar verilecek türden bir hüküm değil.

Kendini Demokratik Toplum Hareketi olarak tanımlayan yeni girişim, partileşmeyi önümüzdeki ilkbahara göre hesaplıyor. Genel Başkan kim olacak, o şu anda belli değil.

Barzani Osmanlı hanedanı gibi

TÜRKİYE
’de sık sık öne sürülen tezlerden biri, ‘Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti kurulursa, Türkiye’deki Kürtler’in onlarla birleşmek isteyecekleri’ yönünde.

Sohbetlerimde araştırdığım konulardan biri de bu. Aldığım ortak yanıt şöyle:

‘Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, biz Irak’taki Kürtler’le çok ciddi biçimde farklılaşmışız. Sosyal ve ekonomik açıdan, biz onlardan 50 yıl ilerdeyiz. Aynı etnik kökenden geliyoruz, ama kültürel açıdan da farklılaşmışız. Onlarla kim bütünleşmek ister ki?.. Bizim yüzümüz Batı’ya dönük!..

Kaldı ki, Barzani Osmanlı Hanedanı gibi, kendisini Kürtler’in tek partisi görüyor. Talabani, zaten Barzani ile anlaşamıyor. BizTürkiye’de yaşayan Kürtler, onlarla neden bütünleşelim ki?..’

Altınını çiziyorum, arada çatlak sesler olabilir, ama bu yeni Kürt Hareketini amacından saptırmaya yetmez gibi görünüyor. Elbet, kendileri de, bu açıklanan düşüncelere sadık kalmaları koşuluyla!..

Yeni parti, geçmişten ne kadar çok ders alırsa, başarı şansı o kadar fazla!..
Yazarın Tüm Yazıları