Gotham TRT ve bizim Joker

İlk Batman filminde Joker’i oynayan Jack Nicholson’ın şahane performansını hatırlarsınız.

Haberin Devamı

Filmin bir yerinde Joker, Batman’in kendisinden daha çok konuşulmasına gıcık olur ve aklına bir fikir gelir.
Gotham televizyonundaki normal yayını bir anda keser ve kendisi yayına bağlanır. Bir markette, market arabasını lay lay sürerken Gotham halkına eğlenceli/alaysı bir tonda seslenir bu yayında Joker.
Kimse duruma engel olamaz, Joker’in söylediklerini dinlemek zorunda kalır. TRT2’nin gündeme çatırt diye düşen Toronto bağlantısı da aynen böyle bir şeydi.
Tek bir farkla: Bizim Gotham televizyonu bu yayın için ne yazık ki yüklü bir para ödemişti...

Kafa karıştıran indirimler

şu günlerde tüm şehirli kadınlar mağazaların inanılmaz indirimlerini konuşuyor.
Özellikle de burnundan kıl aldırmayan ünlü markaların yüzde elli+yüzde elli indirimleri alışveriş gündemi konusu.
Bir kız arkadaşım ve annesi geçenlerde bu indirimlerden faydalanarak tüm gardıroplarını yenilediklerini itiraf ettiler!
Kriz, parası olana yarıyor gördüğünüz gibi.
“Peki” dedim onlara, “şu yüzde elli+yüzde elli indirim nasıl oluyor?”
şöyleymiş sistem. Bin liralık malı önce 500’e indiriyorlarmış, sonra da tekrar indirime tabi tutup 250’ye. Balenciaga çantalar, Jimmy Choo ayakkabılar böyle kapış kapış gidiyormuş yani.

En pahalı su nerede

Kafeler arası mini bir araştırma yaptım.
Suyu nerede kaça içiyoruz diye.
Çünkü bazen farkına varmadan o mini pet şişelere iyi para ödüyoruz. House Cafe’lerde küçük pet şişe su için bir lira alıyorlar.
Taksim Gezi Pastanesi’nde iki lira.
Wagamama’larda cam şişedeki su için iki lira.
Kitchenette’ler ise en pahalısı, su tam üç lira!

Haberin Devamı

Şehir atlası

HAKKASAN HALKA MI ıNıYOR
* Kanyon’daki Hakkasan da kriz nedeniyle “halka iniyor” diyebilir miyiz? Çünkü “pre-cinema” adlı bir menü uygulaması başlatmışlar. Sinema öncesi gelip atıştırmak isteyene, saat 18.00 ile 20.00 arası, kişibaşı 38 liralık hiç de fena olmayan, doyurucu bir menü hazırlamışlar: Susamlı karides, çıtır ördek sarma, güveçte Sanpei tavuğu, yumurtalı pilav ve sıcak çikolatalı kek, filan...
Fiyatları ve ağır havasıyla şimdiye kadar sadece bilenin/meraklısının müdavimi olduğu Hakkasan için ilginç bir uygulama bence.
Bu arada bu menü için gidenler yemeklerin lezzetine kapılıp sinemadan vazgeçerlerse eğer, haftada bir ta şili’lerden buraya getirtilen nefis levreklerin ve dim sum’ların da tadına bakmalılar.
STOCKHOLM SIKICI, RıYAD EğLENCELıYDı!
* Bol seyahatli, farklı ülkelerde geçen hayat hikayelerine bayılırım. Geçenlerde tanıştığım, Tepebaşı’ndaki Ansen 130 adlı 10 odalık butik otelin görmüş geçirmiş/gezmiş sahibi Esra Pamuksüzer’in hikayesi de aynen böyleydi.
Eşi Ersin Pamuksüzer’in işi dolayısıyla genç yaşta Stockholm’e yerleşmiş Esra Hanım. Ve tam üç yıl orada yaşamış.
Dışardan dört dörtlük görünen ısveç’in bir noktadan sonra nasıl “dayanılmaz” olduğunu, Stockholm’ün hemen ardından yine eş durumundan gidilen Suudi Arabistan’daki Riyad’ın ise aslında nasıl “eğlenceli” olduğunu anlattı Esra Hanım.
Doğrusu cool tavrına ve hikayelerine bayıldım. Ansen’in altında açtığı Le Petit Bistro’ya da. Hiper ince, deyim yerindeyse kağıt gibi pizzalar yedik sohbet boyunca. Menüdeki fiyatlara da göz attım. Ummadığım kadar makuldü. Makarnalar 10-15 lira, etli-balıklı ana yemekler ise 20-25 lira arası.

Yazarın Tüm Yazıları