Görüştüğüm anne sayısı 7 yılda müthiş artmış

Hiçbir zaman günlük tutmayı sevmemekle birlikte ajandaları karmakarışık hale getirecek kadar yazılara ve notlara boğmayı her zaman sevmişimdir. Ayrıca sene sonları kendi kendime analizler yapmaya, istatistikler çıkarmaya bayılırdım.

Güzel bir kadeh kırmızı şarap alır, masamın başına geçer, ölçer de ölçerdim. Mesela sürekli yeni insanlarla tanıştığım senelerde yıl sonu ajandamı kapatırken, o yıl kaç kişiyle tanışmışım, kimlerdir, hayatımdaki fonksiyonları nelerdir, hepsini listelerdim. Hálá da dururlar.

Biraz önce de telefonumu karıştırırken aklıma bir şey geldi ve oturup hemen bir değerlendirme daha yaptım. Hızımı alamayıp ajandalara daldım.

Olay şöyle sonuçlandı:

n Yıl 2003, 29 Kasım günü cep telefonumdaki kız arkadaş sayısı (arkadaş ama);

Evli olanlar: 4

Bekar olanlar: 9

Anne olanlar: 18

Ajandama göre aynı gün ama 7 yıl önce, 1996'da (Cep telefonuma ilk sahip olduğum sene)

Evli olanlar: 8

Bekar olanlar: 52

Anne olanlar: 4

Yıl 1996, ayda okuduğum kitap sayısı: 4 (Neyse ki kitaplara tarih atarım. Bir de nedense fiyat etiketini çıkarırım)

Yıl 2003, 3 ayda okuduğum kitap sayısı: 2

Saçımın uzunluğu

Yıl 1996: Takribi 5 santim

Yıl 2003: Takribi 50 santim

Aklımın kısalığı!

Eeee, n'ooldu şimdi?

Bu sonuçlar beni nereye götürdü?

İyi mi geldi, canımı mı sıktı?

Bir kere görüştüğüm insan sayısında ciddi bir azalma söz konusu ve annelerin sayısındaki artış saçım kadar olmasa da çarpıcı.

Bu gelişmeyi biraz normal karşılamak mümkün. Tabii ki anne olunca diğer annelerle daha çok ortak noktan var. Dolayısı ile onlarla görüşüyor olmak doğal.

Bence hatam, genç nesilden az insan kazanmam. Acaba onları sıkar mıyım? Açıkçası sanmıyorum.

Neyse, anlayacağınız bir anlık bunalım beni yine istatistikler dünyama götürdü.

Şimdi iyiyim. Bayram furyası bitti, oğlan yaralı kaşı gözüyle (aynen öyle!) okuluna devam ediyor. Ben de Motus dünyama kavuştum, fazla enerjimi yürüyüş bandı ve diğer müthiş aletlerde boşaltmaya başladım ve kendime geldim.

Esas sıkıntım başlıyor: Bu akşama ne yemek pişireceğim? (Niçin elimdeki onlarca dergi ve internet sitelerindeki binlerce tarifi değerlendirmeyi beceremiyorum ki!)


Bir bilene sorun


Çocuğun nasıl bir yetişkin olacağı tamamen 0-6 yaş arasındaki dönemde şekilleniyor. O yüzden bu döneme dikkat. Ama pek çok ebeveyn çocuğunun fiziki hastalığına gösterdiği ihtimamı sosyal, zihinsel ve duygusal gelişimine göstermez.

Oysa ki bu dönemde fark edilen pek çok sorun çözümlenebilme fırsatına sahip. Ayrıca bu yaşları iyi atlatan çocukların çok daha rahat ve kolay bir ergenlik ve yetişkinlik yaşadığı da bir gerçek.

Bir bebek doğumundan itibaren çeşitli dönemler geçirir. Hangi dönemde ne yapılacağını, ne yapılmayacağını, çocuğa nasıl cevap verileceğini öğrenmek açısından ebeveynlerin bilgi alması çok önemli.

Mesela ona vermemiz gereken özgüveni yeterince veremezsek, okul döneminde sorunlarla karşılaşabiliriz. Annelerin bazen kafaları karışabiliyor, 'ne zaman iş ciddi boyuta varıyor acaba' diye bir soru çıkıyor ortaya.

Evet, ne zaman sizin çocuğunuz için bir danışmanlık gerekiyor? Bunun ateş ölçer gibi kesin bir metodu yok. Çocukla yakın ve ilgili olmak, bunu anlamak için önemli bir anahtar.

Her çocuğun gelişimi farklılık gösterse de bazı durumlarda 'komşunun çocuğu' ile kıyaslamalar yapmak da yanlış olmaz. Yaşıtlarıyla arada çok büyük farklılıklar olmamalı. Mesela normal olarak bir yaşından sonra çocuklar hecelemeye ve birkaç kelime söylemeye başlar. Ama üç yaşına gelen bir çocuk hálá birkaç kelime edemiyorsa bu normal bir durum, sıradan bir 'Bizimki biraz geç konuştu' durumu değildir. Bu durumda müdahale etmek ve altında yatan sorunu bulmak gerekir.

Belli dönemlerde çocukların belli şeylere takılması da normal ama bu sürenin uzaması sakıncalı, diyor uzmanlar. Norm Psikodrama ve Psikolojik Danışma Merkezi ile yaptığımız görüşmede çocuklarda takıntıların oluşmasında annenin etkisinin büyük olduğunu öğrendik. Çocuklar bırakabilecek durumda olsa bile anneler bazı alışkanlıklarının sürmesini tercih ediyor. Oysa çocuklar rutinleri sevse de, bunların takıntı haline gelmemesi için bazı alışkanlıklarından çaktırmadan uzaklaştırılmaları gerekiyor.

Zeka geriliği, otizm, hiperaktivite gibi pek çok sorunu da erken teşhis ederek çocuğa yardımcı olmak mümkün. Tabii en ufak belirtide böyle ağır rahatsızlıkları düşünmemek gerekir. Pedagojik danışmanlık almak için çocukların sorunlarının bu boyutta olmasına gerek yok.

Sebepli sebepsiz ama sıkça, kendisine, çevresine ve eşyalara zarar verebilecek kadar şiddetli ve yoğun saldırganlığa neden olan 'Davranış bozuklukları' da günümüz çocuklarında çok karşılaşılan bir durum.

Çocuğu iyi takip etmek birinci görev. Hem annenin, hem babanın işi. Özellikle erkek babaları, üç yaşından sonra oğullarına iyi model olmak durumunda. Erkekliğin getirdiği küçük detayları oğullarıyla paylaşmalı. Mesela tıraş olurken kendilerini seyretmelerine izin vermeli. Arada bir başbaşa gezmeye gitmeli, erkek olmanın özelliklerini oğluna göstermeli. Sonuç olarak sağlıklı çocuk yetiştirmek, onun belenmesine, fiziki sağlığına gösterilen özen kadar psikolojik destek almaktan da geçiyor.


0-6 yaş arasında neler geçiriyorlar

Güven-güvensizlik

Anneye düşkünlük

Cinsiyet keşfi

İnatçılık (İki yaş sonrası)

Hırçınlık (4 yaş civarında görülür)

Altın Çağ (5. yaşta)

ANNEMİN KÖŞESİ

Neden annemin yaptıklarını yapamam?

Annemin güzel yaptığı ve benim hiç yapamadığım birtakım şeyler var bu hayatta... Mesela yemek... Mesela sofra kurmak... Mesela pembe rengi sevebilmek... Son derece düzenli gardıroba sahip olabilmek ve bunu sürekli böyle tutabilmek. Sabah sürdüğü ruju bütün gün dudağında taşıyabilmek.

Bu kadar da değil, 5 lisan konuşabilmek, hiçbir şeyi unutmamak, (Ben unutmama becerimi nedense sadece kin gütmek amacıyla kullanıyorum da...)

Ve taklit. Evet, annem çok nadir olmakla birlikte çok iyi taklit yapar. Bir ara Yasemin'in Penceresi çok moda olduğunda Yasemin Bozkurt'un nefis taklidini yapardı.

Tabii doğal olarak benim de ondan aldığım birtakım beceriler var bu hayatta. Mesela idareci olma yeteneğim sanırım ondan bana geçti. Bir de gergin durumlarda sakin ve sessiz olma başarımız çok yüksektir. Bu da ikimizin önemli ortak özelliklerindendir.

Ama açıkçası, benim iyi yapıp onun yapamadığı şeyler var mı diye düşünüyor veeee

Bulamıyorummmm......
Yazarın Tüm Yazıları