Gizli eller

UĞUR Mumcu’, 24 Ocak 1993’te Ankara’da bombalı bir saldırıda katledilmişti.

Bugün 13. ölüm yıldönümünde kendisini anarken, Ağca konusunda yazdıklarına bakmak gerekiyor. (Bugün, Diyarbakır’da katledilen Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı da unutmuyoruz.)

Mumcu, İpekçi cinayetinden Ağca’nın kaçırılışı ve Papa’ya suikast girişimine; ülkücülerden yeraltı dünyasının faaliyetlerine; Abuzer Uğurlu’dan İbrahim Telemen’in eylemlerine kadar Cumhuriyet’te yüzlerce yazı yazdı. Bunları, ’Ağca Dosyası’ ve ’Papa, Mafya Ağca’, ’Silah Kaçakçılığı ve Terör’ adlı kitaplarında topladı.

Kitaplar hálá bir belge niteliğini taşıyor ve bugüne ayna tutuyor.

İpekçi davasının 1984’te yeniden ele alınmasında Mumcu’nun yazdığı yazılar etken olmuştu. Ağca’nın ne zaman yalan, ne zaman doğru söylediğini ve yaşadığı çelişkileri uzun çalışmalar sonucu dava dosyalarındaki ifadelerinden ortaya koymuştu Mumcu... Yakalandığında "İpekçi’yi ben öldürdüm"; daha sonraki duruşmadaki ifadesinde "İpekçi’yi ben öldürmedim" biçimindeki sözlerinden yola çıkarak birçok çelişkiyi gündeme getirmişti.

Mumcu, Ağca’nın ne zaman yalan, ne zaman doğru konuştuğunu yazılarında ayrıntılarıyla anlatmaktadır.

Ağca’nın serbest bırakılması, sonra yeniden tutuklanmasına yol açan İpekçi cinayeti ve Papa’ya suikast girişimine kadar uzanan süreçte, o zaman gündeme gelen isimlerden bir hatırlatma yapıyoruz:

ÜNLÜ İSİMLER

Osman Alasu
(Ağca’nın cezaevinden kaçırılmasında ismi geçen er.)

Selçuk Atar (Ağca’nın Kartal Cezaevi’nden kaçırılışı eyleminde yer alan ülkücü.)

Ömer Ay (Ağca’ya sahte pasaport sağlayacağına söz veren Nevşehirli militan.)

Ömer Bağcı (Ağca’ya Papa’ya suikast girişiminde kullanılan silahı Milano istasyonunda veren ülkücü militan.)

Abdullah Çatlı (Mehmet Özbay) (Ağca’ya Nevşehir’de sahte pasaport sağlanmasında adı geçen ülkücü. Susurluk’ta öldü.)

Yavuz Çaylan (İpekçi cinayetinde Ağca’yı cinayet yerine götüren arabayı kullanan Malatyalı ülkücü militan.)

Bekir Çelenk (Ağca’nın, Papa’yı öldürmesi için 3 milyon DM önerdiğini söylediği ünlü kaçakçı.)

Oral Çelik (İpekçi cinayeti ile Papa’ya suikast girişimine karışan ülkücü eylemci.)

Yılma Durak (İpekçi’nin öldürülmesi ve Ağca’nın cezaevinden kaçırılması olaylarında adı geçen ’Doğunun Başbuğu’.)

Hamit Gökenç (Malatya’da, Ağca için hazırlanan pasaportta ismi bulunan öğretmen. İngiltere’de uyuşturucu suçundan tutuklu)

Mehmet Gürbüz (Ağca’nın cezaevinden kaçırılması olayında yargılanan sağ görüşlü eylemci.)

Ramazan Gündüz (Ağca’yı ihbar ettiği kuşkusuyla öldürülen sağcı militan.)

Yusuf Hududi (Ağca’nın kaçırıldığı cezaevinde görevli astsubay.)

M. Nabi İnciler (İnci Baba) (Ağca’nın kendisinden yardım aldığını söylediği kişi.)

Sedat Sırrı Kadem (Ağca’nın ilk ifadelerinde adı geçen Malatyalı solcu öğrenci.)

Mehmet Kurşun (Ağca’yı Ankara’da saklayan ülkücü memur.)

Ömer Mersan (Sofya’da Ağca’ya para yardımı yapan Türk.)

Yalçın Özbey (İpekçi cinayetinden önce Ağca’nın hesabına para yatıran ülkücü.)

Faruk Özgün (Papa suikastından sonra Ağca’nın üzerinde yakalanan sahte pasaportun sahibi.)

Timur Selçuk (Ağca’ya Erzurum’dan verilmiş sahte pasaportu hazırlatan ve İran’a geçmesi için yardım eden sağcı militan.)

Mehmet Şener (Ağca’yı, İpekçi cinayetine yönlendiren ülkücü eylemci.)

Hasan Hüseyin Şener (M.Şener’in kardeşi, Ağca’yı kaçtıktan sonra Ankara’ya götüren kişi.)

Mehmet Gürbüz (2. İpekçi davasında Ağca’nın kaçırılması nedeniyle hakkında kamu davası açılan kişi.)

Zülfikar Yasan
(Ağca’nın cezaevinden kaçırılma eylemine karıştığı ileri sürülen MHP Eminönü İlçe Başkanı.)

Doğan Yıldırım (Ağca’nın kaçırılması olayında adı geçen gümrük memuru.)

Bünyamin Yılmaz (Ağca’nın cezaevinden kaçırılmasına yardım eden er.)

Mehmet Yıldırım (Ağca’nın cezaevinden kaçırılmasında adı geçen kişi.)

GÜNÜN SÖZÜ

"Uğur Mumcu bir cesur yürekti."

(SHP Genel Sekreteri Ahmet Güryüz Ketenci)

Gürkan’ın vasiyeti

PROF. Aydın Güven Gürkan, illet hastalığa üç yıl kadar önce yakalanmıştı. Bir çok kez zorlu ameliyatlar geçirmiş buna karşın yaşam sevincini hiç kaybetmemişti. Hatta Futbol Federasyonu seçimlerini öğrendiğinde "Haluk Ulusoy yine mi seçilmiş?" diye sormuştu yakınlarına... Son ana kadar Türkiye’de olup-bitenle ilgiliydi.

Son bir haftadır durumunun ağırlaşması nedeniyle solun bütün kesiminin önderleri kendisini ziyaret etmiş, sanatçı eşi Serap Aksoy Gürkan ve kızı Burcu Gürkan’ı aramışlardı. Deniz Baykal "Çok üzüntülüyüz. Parti olarak gereken herşeyi yapacağız" demişti. Karayalçın da aynı şekilde... Erdal İnönü, son anlarında yanında olmuş; CHP’li bazı milletvekilleri ile DSP’den Masum Türker kendisini ziyaret etmişlerdi. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve ÖDP’liler de, kendisinin yanında olmuşlardı.

Başbakan Erdoğan da, Serap Aksoy’a telefonda başsağlığı dilerken "Sayın Gürkan değerli bir insandı. Kendisiyle birkaç kez konuşma fırsatım olmuştu" demişti.

SOSYAL DEMOKRATLARIN VİCDANI

Gürkan,
Gazi Üniversitesi kökenli bir ekonomi hocasıydı. Yakın arkadaşı Ercan Karakaş "O sosyal demokratların vicdanıydı" diyor. HP Genel Başkanı iken SODEP ile birleşmenin mimarlarından oldu Gürkan.... Birleşmenin ardından SHP Genel Başkanı seçildi. Elazığ, İçel ve Antalya’dan üç dönem milletvekilliği yaptı. DYP-SHP hükümetinde Çalışma Bakanlığı’nda bulundu. CHP’ye katıldı, ancak istifasından bir süre sonra İsmail Cem’in YTP’sine katıldı.

Yakın arkadaşı Ercan Karakaş "O sosyal demokratların vicdanıydı. Ne yazık ki, solun bütünlüğünü yaşamı boyunca gündemde tutmasına karşın, bu çabalarının meyvasını göremeden gitti" diyor. Gürkan’ın sevdiği iki politikacı da Cüneyt Canver ve Fikri Sağlar’dı. Bir gün şöyle demişti bize: "Hırsızlık, yolsuzluk, haksızlık, adaletsizlik, özgürsüzlük, gericilik, sömürü... Her ne varsa, ’kötülük’ adına bu gencecik arkadaşlarımız birer ’volkan’, bir bomba, bir ’Küheylan’, bir ’Don Kişot’tur."

Parlak zekası, entellektüelliği, cana yakınlığı ve bunun yanında hümanist kişiliğiyle kompleksiz bir siyasetçi olarak, solun pratiği ve teorisini birlikte ’harmanlamış’ hemen hemen tek siyasetçiydi.

BAYKAL’A MEKTUBU

20.2.2003’de Deniz Baykal’a gönderdiği mektupta "CHP, içinde birbirinden çok yakın farklı görüşler barındıran kocaman ve güçlü bir aile... Bu aileyi bir arada tutmaya çalışmanı diliyorum. Aile bütünlüğünü asgari düzeyde de olsa korunması açısından önemsiyorum. Lütfen geniş yürekli, cömert ve babacan ol. Aile bütünlüğünü gözet, koru ve geliştir." (Oral Çalışlar, Cumhuriyet 23.2.2006)

Gürkan, Milliyet’
ten Derya Sazak’la yaptığı söyleşide (8.3.2004) sol üzerine şunları söylemişti:

"CHP gerçek bir sol parti olmadı. Olamayacak. CHP merkeze yönelmeli. Ben bunda yüksünecek bir şey görmüyorum. Sosyal demokrat sol olmak da, ilerici reformcu merkez demokrat olmak da saygın politik konumlar. (...) Sosyal demokrat sol, din devlet ilişkilerinin düzenlenmesine bütünlüğü olan cesur ve yeni açılımlar getirmelidir.

’Aydın Hoca’ bugün Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Tuzla’da toprağa verilirken, yeni ve eski bütün sol liderler bir araya gelecek.

Yozlaşmış bir toplum

"... Ne var ki bugün, içi boş bir değişim, dönüşüm, yenileşme histerisi içinde yoz bir toplum yaratılmak istenmektedir. ’Atınız, atınız; elde ne varsa tutup atınız. Atatürk’ü de atınız, Lozan’ı da atınız, laikliği de atınız, devletin tekliğini de atınız, millet olma duygusunu da atınız, kafanızda toplum, toplumsallık diye bir kavram varsa onu da atınız’ anlayışı topluma benimsetilmeye çalışılmaktadır. Amaç toplumumuzun temel değerlerini ve temel yönelimlerini yok ederek, toplumu her yere çekilebilir, sürüklenebilir, iteklenebilir bir toplum haline getirmektedir."

1993’de bir devlet bankasından kredi alarak aday olan Gürkan’ın seçim bildirgesinde söylediği noktaya doğru gelmedi mi Türkiye!...

Kıvanç USLU-İSTANBUL
Yazarın Tüm Yazıları