Gezi Ukrayna’ya karşı- 2

BİR önceki yazımda Ukrayna ve Gezi ayaklanmalarını ve katılımcılarını karşılaştırmıştım. Sırada ise iki ülkenin iktidarı ve isyana verdikleri tepki var.

Haberin Devamı

*

EVVELA, Ukrayna otoriter bir demokrasi. Devrilen Devlet Başkanı Yanukoviç’in seçilme şekli, başlı başına ülkedeki demokrasinin olgunluğunu göstermeye yeterli. Yanukoviç 2004’teki seçimlerde şaibeli bir şekilde devlet başkanlığını ilân edince, on binlerce kişi sokaklara dökülüp Turuncu Devrim’i başlatmıştı. 2010’da yine şaibeli bir seçimle başkanlık koltuğuna oturduğundan beri ise otoriter icraatları eksik olmadı. Türkiye ise tüm eksiklerine ve aksaklıklarına rağmen demokratik bir ülke. AKP de adil ve özgür seçimlerle iktidara gelmiş bir parti.
Bununla birlikte, AKP son derece konsolide olmuş, kendini ziyadesiyle güvende hisseden bir iktidar. Zira sandıktan aldığı güçlü destekle 3 dönemdir ve nerdeyse 12 senedir iktidarda. Ukrayna’nın doğusunun desteklediği, batısının diş bilediği Rusya yanlısı Yanukoviç ise ülkedeki bölünmüşlük sebebiyle kendini hep bıçak sırtında hissetti.

*

Haberin Devamı

BU farklılıklar da hükümetlerin verdikleri tepkiye elbette yansıdı. Her iki iktidar da direnişçilerle baş etme yöntemi olarak polis gücüne başvurmuş olsa da, şiddeti ve niteliği farklı.
Gezi’de polis tazyikli su, gaz bombası ve plastik mermiye başvurarak orantısız güç kullandı. 7 kişi hayatını kaybetti. Ukrayna’da ise polis şiddeti bunun çok ötesine geçti. Berkut adlı polis gücü cop ve gerçek mermi kullanarak Maidan (Bağımsızlık) Meydanı’nı resmen kan gölüne çevirdi. Bu da yetmedi, iktidar çatılardan ateş açan keskin nişancılar tuttu. Yaklaşık 100 kişi hayatını kaybetti.
Yanukoviç’i yolsuzlukla suçlayan gazeteci Tatyana Çornovol gibi kaçırılıp öldüresiye dövülen gazetecilerin sayısı da bilinmiyor. Timoşenko gibi pek çok muhalif lider ise hem Yanukoviç iktidarında, hem isyan sırasında hapse atıldı.

*

YİNE, Gezi’de çadırların yakılması emrini Başbakan Erdoğan’ın vermediği yazıldı geçtiğimiz haftalarda. Başbakan da haberi yalanlamadı. Bu da polisin zaman zaman kendi insiyatifini kullandığı algısını doğurdu. Cemaat-AKP çatışmasının bir tezahürü olarak. Ukrayna’da ise iktidarla polis gücü tek yürekti.
Son olarak, yeterli olmasa da, Başbakan iki kez Gezi’yi temsil eden gruplarla görüştü. Bunlardan biri Taksim Dayanışması üyeleri, diğeri ise eylemlerde yer alan grupların temsilcileriydi. Yanukoviç ise göstericilerle görüşmek bir yana, sokağa çıkanlara hapsi boylatacak Rus soslu yasalar çıkarmakla yetindi.

*

Haberin Devamı

PEKİ, hiç mi benzerlik yok iki hareket arasında? İki hükümetin de uzlaşmacı bir tavır yerine polis gücüne başvurmaları iki ayaklanmayı da bir anda büyüttü. Ve her iki iktidar da kutuplaştırıcı ve ötekileştirici bir dile sarıldı.
Bir diğer benzerlik ise iki hareketin de yeni bir sivil direniş ve iletişim şeklini ortaya koymuş olması. Buna cevap veren yeni bir siyaset yapma tarzı ise artık kaçınılmaz. Peki, bu Ukrayna’dan çıkar mı? Görmeye ömrümüz vefa etmez. Ya Türkiye’den? Allah’tan ümit kesilmez.

Yazarın Tüm Yazıları