Galatasaray test etti: Çukura düşülmüyormuş

GALATASARAY şampiyon oldu, taraftar attı kendini Taksim’e...

Haberin Devamı

Kutlama mitingi yaptılar Taksim’de...
- Sıfır güvenlik önlemi...
- Sıfır organize...
- Sıfır planlama...
Üstelik vakitlerden bir gece vaktiydi.

Sonuç?
- Kimse çukura düşüp uf olmadı.
- Taksim’deki inşaat topluluğa engel çıkarmadı.
- Olay falan hak getire...
Şenlikli bir kutlama yapıldı.
Kısacası...
Galatasaray taraftarı test edip onayladı:
Çukur, inşaat falan bahaneymiş.
Taksim Meydanı’nda pekâlâ 1 Mayıs yapılabilirmiş.

Tebrikler Galatasaray!
Hem şampiyonluğun için...
Hem de koca bir devlet yalanını, Taksim’deki o inşaat çukuruna
gömdüğün için...

Kurtarmaz

SİBEL Üresin gündem olmak için o kadar fazla kıtır attı ki, bundan sonra “İstiklal Caddesi’nde temsili olarak kocasından dayak yiyen kadın tiyatrosu” çevirse bile kurtarmaz.
“Survivor” adlı Acun yarışması o kadar sade suya tirit, o kadar koftiden bir yarışma ki, Duygu adlı kızımız, bulundukları adayı biber gazı ve tazyikli suyla dağıtsa bile kurtarmaz.
Serdar Ortaç arkadaşımız İrlandalı kız ile nişanlılık süresini o kadar uzattıkça uzattı ki, bundan sonra “kırk gün kırk gece kına gecesi” yapsa ya da İrlanda’da bir çadırda yaşasa bile kurtarmaz.
Şahan Gökbakar attığı-verdiği son 1 Mayıs mesajlarıyla düzeyi o kadar düşürdü ki hayatının bundan sonraki bölümünü Recep İvedik taklidi yaparak geçirse bile kurtarmaz.

Haberin Devamı

Bir türlü sevemedim

“IRON man” serisinin hiçbir filmini...
Kendi özgür olunca herkesin özgür olduğunu düşünenleri...
Twitter’da düzenlenen her türden politik kampanyayı...
Kadın ve erkek şahısların telefon mesajına geç cevap vererek karizma yapmaya çalışmalarını...
Bebek Parkı’nı...
“Gider yapmak” tabirini...
İşyerlerindeki hiçbir şeyden memnun kalmaz mızmız tipleri...
Sabahları “lay lay lom” diyerek uyananları...
Köşe yazısında isim vermeden yapılan imalı eleştirileri...
Hiç düşmanı olmayan tipleri...
“Aşka âşık olmak” yaklaşımını...
Eda Taşpınar’ı ve onun yaz gelince hangi şezlongda yanacağı sorunsalını...
Radyodan maç dinlemeyi...

Ahırkapı’dan Hıdrellez izlenimleri

AHIRKAPI Hıdrellez Şenlikleri için yollara döküldük... Bin bir güçlükle “Erol Taş’ın kahvesinin oralar” diye tanımlanan bölgeye vasıl olduk.
Ahırkapı’dan ilk saptama: Sulukule elden gitti ama Ahırkapı’daki özgün Romen Mahallesi direnişini sürdürüyor. Umarız TOKİ’lik olmaz
bu mahalle.
Ahırkapı Hıdrellez Şenlikleri’nde Romenler baş aktör... Yüzlerce davul ve zurnadan yükselen ritimler ve
danslar... Süper fantastik bir atmosfer... Bir tür “Ağır Roman” havası...
Romen mahallesinde oryantalist bir edayla dolaşırken utanıyor insan... “Çıkayım şu oryantalist havadan” diyorsun ama başaramıyorsun.
Ahırkapı bu yıl öksüz... Şenlikleri düzenleyen kurumlar çekip gitmişler yapay park ormanlara... Ahırkapı Romenleri de buna tepki olsun diye kendileri düzenlemişler şenlikleri bu yıl... O yüzden biraz gariban
kalmış organizasyon.
Organizasyon gariban ama Romen eğlencesinin yükselmesi için paraya ihtiyaç yok ki... Üç davul, iki klarnet ve bitmek tükenmek
bilmeyen heves... Budur, bu kadardır ve yeterlidir.
Dilek ağaçları, dilek duvarları var Ahırkapı’nın dört bir tarafında... Hıdrellez’e dair ne kadar batıl itikat varsa hepsi yerine getiriliyor... Batıl olduğu bilinerek... Dudaklara kondurulan ironik bir kıvrım eşliğinde...
Bu arada bir not: Ahırkapı’da Armada Oteli var... Yolunuz düşerse o otelin terasına çıkın... Orada Tarihi Yarımada’nın en uhrevi havasını
yaşamanız garanti... Üstelik
yemekleri de enfes...

Haberin Devamı

Ayasofya

BEN aktaranların yalancısıyım:
AK Parti Kızılcahamam toplantısında bazı milletvekilleri, Başbakan Erdoğan’dan Ayasofya’nın ibadete açılmasını istemişler.
Başbakan Erdoğan da kendilerine “Sultanahmet Camisi çok boş... Sultanahmet Camisi dolarsa Ayasofya’yı da gündeme alabiliriz” demiş.
Başbakan’ın bu yaklaşımından çıkan anlam şudur:
“Ayasofya’nın ibadete açılmasına ihtiyaç yok, çünkü cemaat yok”.

İddiaya giriyorum...
Hayatlarını “Zincirler kırılsın / Ayasofya açılsın” diye slogan atmakla geçiren AK Parti milletvekillerinden hiçbiri Başbakan’a, “Bu nasıl cevap Sayın Başbakan’ım... Ayasofya’nın ibadete açılmasının manevi bir anlamı yok mu? Bu konu ihtiyaç bağlamında değerlendirilebilir mi?” demeyecek.
Belki içlerinden geçirecekler ama son tahlilde yutkunacaklar.

Yazarın Tüm Yazıları