Fotokopi diyetler sonuç vermiyor

Bu cümleyi aslında "Diyetlerin yüzde 90’ı işe yaramaz" diye de yazmak mümkün ama bu kadar insafsız olmayı doğru bulmuyorum.

Eğer "diyet" sözcüğünü "sağlıklı beslenmek" olarak anlıyorsanız -ki doğrusu budur- her diyet işe yarar. Yok, eğer bu sözcüğü "zayıflamak için yapılan saçma sapan bir lezzetsiz yiyecek-içecek karmaşası" anlamında kullanıyorsanız ben de diyetlerin çoğunun işe yaramadığını düşünüyorum.

Araştırmalar, özellikle hazır listeler halinde verilen "fotokopi diyetler"e başlayanların yüzde 90’ının başarısız olduğunu gösteriyor. Daha da kötüsü, kalan yüzde 10 da kısa bir süre sonra verdikleri kiloları geri alıyor!

SORUN NEREDE

Fotokopi diyetler önce biraz kilo verdirir. Çünkü tümünün "ortak yanı ve ortak günahı" sadece düşük kalorili kötü birer beslenme planı olmalarıdır. Aldığınız kalorileri azaltınca tabii ki bir miktar kilo verirsiniz ama verdiğiniz kiloların su mu, kas mı yoksa yağ kaybı mı olduğunu bilemezsiniz. Fotokopi diyetlerin çoğunda kaybedilen kilolar yağlardan değil, önce su daha sonra da çok kıymetli bir doku olan kas kaybındandır. (Kaslarınızın kaybolması demek metabolizmanızın daha da yavaşlaması, durma noktasına varması, vücudunuzun kas-yağ dengesinin altüst olması anlamına gelmektedir). Aynı tehlike kendi kendinize başladığınız diyetlerde de vardır. İster tek yönlü beslenmeyi öneren fotokopi diyetleri (kabak çorbası, lahana çorbası veya greyfurt diyetleri), ister protein yükleyerek sağlığınızın canına okuyan Atkins ve benzerlerini uygulayın vücudunuzun zarar göreceği kesindir.

NE YAPMALISINIZ

Bütün mesele yola çıkarken yığınağı sağlam yapmanızda, doğru, bilimsel, sağlıklı bir taktik -plan- oluşturmanızdadır. Diyette başarılı olmanın yolu hiçbir zaman sadece diyet listelerinden geçmez. Kilonuzda sorun olduğunu düşünüyorsanız, diyet yapmaya değil, yaşamınızı değiştirmeye karar vermelisiniz. Bunun için beslenmenin ve aktivitenin sırlarını değil doğrularını kavramalı ve bu doğruları rehber yapan yeni bir hayat oluşturmalısınız.

MEDENİ BİR DİYET NASIL OLMALI

Diyet dediğiniz medeni olmalı! Diyet yaparken de gezebilmeli, eğlenebilmeli, arkadaşlarınızla birlikte olabilmelisiniz. Diyetinizi düşmanınız gibi görmemelisiniz. Yeni bir hayat tarzı gibi kabul etmeli, sevmelisiniz. Profesyonel bir yardıma ihtiyacınız varsa almalısınız. Profesyonel bir yardım almadan, tıbbi bir denetimden geçmeden, beslenme uzmanı, egzersiz uzmanlarının size özel önerilerini öğrenmeden çıkacağınız uzun sürebilecek bir diyet yolculuğu yarı yolda biter. Medeni olmayan, yani hayatın içinde kalamayan, kısıtlayıcı, yasakçı, tavizsiz beslenme planları da aynı sonucu verecektir. Bahar yaklaşıyor. Diyet zamanı geliyor. Bu önerileri dikkate almanızda fayda var.

Her bel ağrısı bel fıtığı değildir

Bel fıtığı ağrısını diğer bel ağrılarından ayırt edebilmeniz için size birkaç ipucu...

n Beldeki ağrı basit ağrı kesicilerle geçmiyorsa

n Ağrı kalçaya ve bacaklara vuruyorsa

n Bacakta ve bel bölgesinde uyuşukluk varsa

n Sağ kalça ile sol kalça, sağ bacakla sol bacak arasında his farkı varsa

n Bacağın belli yerlerinde hissizlik oluştuysa

n Bacaklarda çabuk yorulma ve güç zayıflaması varsa bel fıtığı olasılığı artıyor.

Kimler risk altında

Kadınlar erkeklere oranla daha riskli bir grubu oluşturuyor. Çünkü kadınların kemik yapısı farklı, kas güçleri az ve hamilelik süreci var. Hamilelik döneminde vücutta adale sisteminde çok büyük değişiklikler oluyor. Eğer kişiye iyi bir hamilelik rehabilitasyonu uygulanmadıysa, o ani kilo alıp verme döneminde çok önemli sorunlar ortaya çıkabilir. Bu zorlanmalara bağlı bel ve kalça kaslarının yapışma yerlerinde ağrılar meydana gelir. Hamilelikte rehabilitasyon programları dünyaya yaygın şekilde uygulanmaktadır ama Türkiye’de bu programlar çok gelişmiş değil. Hamile kadın bu belirli egzersizleri yaparak hem bel fıtığını önler hem de rahat doğum için ön hazırlığı yapmış olur. Kişi bunu doktordan öğrenip evde yapabilir. (Devam edecek)

Diyetler de hoşgörülü olmalı

Hayat dediğiniz şey dümdüz bir yolda cereyan etmez. İnişleri çıkışları, zor ve kolay zamanları vardır. Sevinçleri, hüzünleri, umutları, heyecanları olmadan; kalabalıklara karışmadan, sosyal ortamlarda insanlarla birlikte olmadan kolay kolay çekilmez. Kilo verirken de arkadaş yemeklerine katılabilmeli, düğün-derneklere gidebilmelisiniz. Pazar sabahlarını keyifli kahvaltılarla, Pazar öğlenlerini peynirli, domatesli, sarmısaklı makarnalarla, hatta -çok istiyorsanız- bir-iki bardak şarapla süsleyebilmelisiniz. Hayatınızı güzelleştirmeden güzelleşmeniz, hayatın inceliklerini pas geçerek incelebilmeniz, ruhunuzu forma sokmadan tipinizi forma sokmanız asla mümkün değildir. Bir süre sonra bıkacağınızdan, sıkılacağınızdan hiç kuşkunuz olmasın.

Diyetler neden başarısız

n Kişisel beslenme tercihlerini, ağız tatlarını dikkate almadıkları,

n Diyet yapanın ekonomik gücünü ve imkanlarını önemsemedikleri,

n Beslenme kültürlerini göz önünde bulundurmadıkları,

n Sosyal yaşamı ciddiye almadıkları veya yok saydıkları,

n Sadece yiyecek ve içecek kısıtlaması yaptıkları,

n Aktivenin ve motivasyonun önemini görmezden geldikleri,

n Çoğu kez birbirinin aynı ve can sıkıcı önerilerde ısrar ettikleri,

n Kişiye özel planlanmadıkları,

n Eğlenceli olmadıkları,

n Hayat tarzını değiştirmeyi hedeflemedikleri için diyetlerin yüzde 90’a yakını başarısız kalıyor.

Kimler ’malign melanom’ riski taşır

l Malign melanom" tehlikeli bir cilt kanseri türüdür. Korunmak çok önemlidir. Bu hastalık bazı risk gruplarında daha sık görülüyor. İşte risk faktörlerinin en önemlileri...

l Ailenizde ben kanseri olan birileri varsa,

l Açık tenli, çilli, kızıl saçlıysanız,

l Çocukluk ve ergenlik döneminde cildiniz defalarca güneşten yanıp soyulmalar yaşamışsanız,

l Güneş altında çalışan biriyseniz,

l Vücudunuzda çok sayıda benleriniz varsa,

l Benleriniz ayak tabanı, kemerin ve sutyenin sıktığı yerler gibi devamlı tahrişe açık yerlerdeyse riskiniz fazla olabilir.

Eğer bu grupta iseniz yılda bir kez dermatoloji uzmanı tarafından "dermatoskopi cihazı" ile muayene edilmeniz gerekmektedir. Doktorunuz risk içeren benlerinizi tespit edecek, resimleri çekecek ve takip edecektir. Böylece risk içeren benler tespit edilip ya takip edilir ya da önceden cerrahi olarak çıkartılır.

Süt ürünleri gaz yapıyorsa

Süt içtikten sonra karın ağrısı, gaz ve bazen ishal oluyorsanız, sütte bulunan süt şekeri de denilen laktozu sindiremiyorsunuz demektir. Diyetinizden kaldırırsanız, kalsiyum alınımınız azalabilir. Sizde ve ailenizde laktoz intorelansı varsa;

n Az miktarda laktoz içeren besinle başlayın. Daha sonra kişisel toleransınızı belirlemek için porsiyon büyüklüğünü azar azar artırın.

n Laktoz içeren besinleri yalnız almak yerine öğünün bir parçası yapın. Yiyecek karışımı laktozun sindirim sistemine geçişini yavaşlatır, sindirilmesini kolaylaştırır.

n Laktozdan zengin besinleri daha küçük daha sık porsiyonlar halinde yemelisiniz. Örneğin bir kerede bir bardak süt içmek yerine, 1/2-3/4 bardak sütü gün boyunca birkaç kez için.

n Daha fazla kalsiyum, daha az laktoz içeren besinleri seçin, örneğin eski peynir.

n Sindirimi kolaylaştıran bakteri sayısı fazla, laktozu az yoğurt ve kefiri tercih edin.

Hangi ilaçlar kabızlık yapıyor

Spazm çözücüler, ağrı kesiciler, demir ve kalsiyum içeren besin destekleri, bazı depresyon ilaçları, uyku ilaçları ve antihistaminiklerin bazıları kabızlığa yol açabilir. Kabızsanız daha fazla kurubaklagil, kepekli tahıllar ve kepekli ekmek, makarna gibi ürünler tüketmelisiniz. Daha fazla sebze ve meyve yemeniz, -mümkünse meyveleri kabuğuyla tüketin- daha fazla sıvı almanız ve su içmeniz de faydalı olacaktır. Kuru kayısı, kuru erik ve incirden faydalanmayı da unutmayın.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Bu hataları yapmayın (2)

3. Sosyal aktivitelerde fazla yemek

Yılda birkaç kez dışarıda yemek yiyorsanız, restoranda ne istiyorsanız onu tüketebilirsiniz. Bu o kadar önemli değildir. Fakat gün içerisinde her dört öğününüzün birini dışarıda tüketiyorsanız bu sizin için bir alışkanlığa dönüşmeden dışarıda yemek yemek ile ilgili bir stratejiye ihtiyacınız vardır.

Hemen düzeltelim: Bu aktivitelere katılırken abartmamaya dikkat edin. Izgara gibi az yağla pişirilen mönüleri tercih edin ve içerisinde bulunan malzemeleri ve sosları sorun. Bu sizin besin tüketiminizi kontrol altına alacaktır.

4. Ufak tefek atıştırmaları önemsememek

Evi temizlerken 1-2 patates cipsi, yemek pişirirken küçük bir parça kek yemek! Öğünler arasında sürekli bir şeyler atıştırmak, boş kaldığımızda veya bir şeye odaklandığımızda (kitap okumak gibi) bir şeyler yeme alışkanlığı doğurur. Ve bu yüzden bunlar sayılmaz diye düşünürsünüz.

Hemen düzeltelim: Kitap okurken veya televizyon seyrederken bir şeyler atıştırmaktan çok bir şeyler içmeyi deneyin.

5. Gerçekçi olmayan hedefler

Kendinizi adadığınız birkaç aydan sonra tartının zorlukla kıpırdadığını düşünerek bir üzüntü içerisine düşersiniz. Uzun bir süre sonra çok fazla bir kilo kaybı beklemek insanların yaptığı en büyük hatadır. Devam eden kilo kaybınız haftada 500 gram ile 1 kg arasında olmalıdır. Birçok insan daha fazlasını hedefler ve gerçekçi olmayan bu hedefine ulaşamayınca da bırakır.

Hemen düzeltelim: Hızlı giden hızlı gelir.

Diyetimi bozmamaya çalışsam da sevdiğim bir yiyeceği görünce dayanamıyorum. Aslında görmesem hiç yemeyeceğim ama karşıma çıkıyor işte. Kendimi nasıl durdurabilirim?

"Hayır" diyebiliyor musunuz

Diyeti hiç bozmadan sürdürmek kolay değil, olması gereken de bu aslında. Yani küçük ve masum kaçamaklarla diyet yapıyormuş gibi değil de sadece dikkat ederek bir beslenme programını sağlamak ve sürdürmek önemli. Yani bizim de hep söylediğimiz gibi diyeti "yaşam tarzı" haline getirebilmek... O karşınıza çıkan yiyecekler karşınıza çıkmaya devam edecekler ve siz onlara karşı gücünüzü kullanmak zorundasınız. Bir kere "evet" dediğiniz bir ısrara ikincide "hayır" demeyi öğrenmelisiniz. Ancak o zaman hem sevdiğiniz yiyeceklerden kaçmıyor hem de yavaş yavaş kilo kaybını sağlıyor olacaksınız. Nerede ve ne kadar yiyeceğinizi bilmek hem kendinize güvenmenizi sağlar hem de zayıflamayı durdurmanızı önler. Bu sürekliliği sağlamak zor ama kilo kaybında ve kilo korumada en başarılı olanlar; mantıklı (gerçekçi) hedefler koyabilen, sabırlı olan, meraklı olan ve pozitif düşünebilen kişilerdir. Kendi vücudunuzu tanıyın ve onu kızdırmadan size özel bir beslenme programı, egzersiz programı ve belki de psikolojik yardım ile programınızı sürdürün.
Yazarın Tüm Yazıları