Fethullah Gülen’e içten bir mektup

SAYIN Fethullah Gülen!

Milliyet Gazetesi’ne verdiğiniz röportajda şöyle diyorsunuz:

‘Evren Paşa, seçmeli din derslerini mecburi yapmakla yararlı bir iş yapmıştır. Gençlerin çoğu onun bu icraatı vesilesiyle din eğitiminden nasiplerini almışlardır. Bu iş kanaatimce öyle büyüktür ki -doğrusunu Allah bilir- hiçbir sevabı olmasa bile bu icraatı ona yetebilir, ahirette kurtuluşuna vesile olabilir, cennete de gidebilir.’

Sayın Fethullah Gülen!

Kimin cennetlik olduğu, kimin cehennemi boylayacağı üzerine yapılan heyecanlı tartışmalar karşısında her daim ‘mesafeli’ durmuş biri olarak, Kenan Paşa’yı cennetle müjdelemeniz karşısında öfkeye filan kapılmış değilim.

Çünkü ‘Herkes cennete gönderilirse bize yer kalmaz’ tarzı hasis ve bencil endişe de, cehennemi boylayacakların listesini çıkarmak gibi lüzumsuz kendine güven duygusu da bana göre değil!

Yaratıcının şaşmaz adaletine güven duymak belki de en iyisi!

Bu yüzden Kenan Paşa’nın -Allah uzun ömür versin- öteki dünyada nerede konuk edileceği meselesine hiç takılmadığımı belirtmek isterim.

Mesele cennet ya da cehennem meselesi değil yani.

* * *

Benim üzerinde durduğum mesele şu:

‘Seçmeli din derslerini mecburi yaparak gençlerin din eğitiminden nasiplerini almasına neden olan ve böylece öteki dünyada kurtuluşunu garantileyen’ Kenan Evren’in, 17 yaşındaki bir gence reva gördüğü son!

Sanırım, Erdal Eren adını daha önce duymuşsunuzdur.

Hani yaşı tutmadığı için yaşı büyütülerek idam sehpasına gönderilen 17 yaşında bir delikanlı vardı.

2 Şubat 1980’de gözaltına alınmış, 19 Mart 1980’de idam edilmişti.

Yani jet hızıyla!

Ne dünyanın dört bir yanından gelen tepkilere aldırış edildi, ne avukatların yaptıkları savunmalara.

İdam kararı alındı, yaş büyütüldü ve infaz gerçekleşti!

Sayın Fethullah Gülen, Erdal Eren’i hatırlamadınız mı?

O zaman size cennetle müjdelediğiniz Kenan Evren’in bir zamanlar herkesin diline pelesenk olan ama şimdilerde unutulan bir sözünü anımsatayım:

‘Asmayalım da besleyelim mi?’

Herhalde bunu duymuşluğunuz vardır.

* * *

Sayın Gülen!

Bir din adamı olarak gençlere din dersi verilmesinin önünün açılmasının ne büyük bir olay olduğunu düşünmenizi anlayışla karşılayabilirim.

Hatta heyecanınızı bastıramayıp, Kenan Evren’e öteki dünya mutluluğunun kapılarını açmanızı bile mazur görebilirim.

Ama sizin gibi ‘gözyaşı dökmeyi’ bilen birinin, 17 yaşında idam sehpasına gönderilen o delikanlıyı hesaba katmamasını anlayamam.

Çünkü gözyaşı dökmeyi başaran birinin, ‘Varsın o genç idam sehpasını boylasın, nasıl olsa diğer gençlere din eğitimi verildi, biz ona bakalım’ diyebileceğini hiç sanmıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları