Fazıl Say'ın alçakgönüllü mektubu

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Fazıl Say polemikleri, inanınız, ondan fazla beni rahatsız etti. Bir piyanistin, klasik müzik icracısının, bestecisinin yükseliş çizgisinde kısır tartışmaların odağına düşmesinden üzüntü duydum.

Yetenekli kişilerin küçük dedikodu birikintilerinde, atışma ve tartışma girdaplarında yok olmasına acırım.

Fazıl Say'dan bir mektup aldım. Ağzından kaçırdığı, ya da yanlış anlamalar yüzünden okura, dinleyicisine akseden bazı yargıların, ona mal edilen görüşlerin yanlışlığı üzerinde durmuş:

‘‘Yakın dostların ve çok takdir ettiğim sanatçılar İdil Biret ve Hüseyin Sermet hakkında, bir röportajımda söylediğim sözler bir çok kişi tarafından yanlış anlaşılmıştır.

Onlar yıllardır ellerinden gelen, en iyi şekilde müzik için çalışan, ter döken insanlardır. Bir çok uluslararası ödüle layık görülmüşler ve Türkiye'de klasik müziğin yayılması için ellerinden geleni yapmışlardır.’’

İkisinin de kariyerini, konserlerini düşündüğünüzde, plaklarını dinlediğinizde, müziğe bir ömür adamış insanların, bir cümlede, üstelik bir sanatçı tarafından harcanması, bana insanlık suçu gibi gelir.

Bugün Fazıl Say, salonda dinleyici bulabiliyorsa, İdil Biret'in bu alandaki çabalarını unutmamalıdır.

***

MEKTUPTAN bir bölümü daha aktaracağım:

‘‘Onların hakkında 2.sınıf kariyerleri var derken, okurun bir önceki paragrafta söylediklerim doğrultusunda düşünüp yargılayacağını zannetmiştim. Türk sanatçılarının hakettikleri kariyere ulaşamamasının bir sebebi lobi eksikliği, desteksizlik, sahipsizlik gibi... Aynı parafrafta benim kariyerim de 2. sınıf dediğim için röportajı yapan derdimi anlar zannettim.

Bunları şahsınıza fakslarken son haftalarda başta Cep Telefonu, Uçak Düşmesi, Kim sanatçıdır, gibisinden bir çok polemik konusunu da aynı anda tatlıya bağlamak istiyorum.’’

Müzikçiden, sanatçıdan beklediğim alçakgönüllü tavır bu.

Fazıl Say'ın da sanatçı yüreğine, duyarlığına sahip oluşunun bir göstergesidir.

Önceden faksladığı, zehir zemberek, kızgınlık dozu nezaket mülkünü yıkan mektubun panzehiridir gönderdiği.

‘‘Türk popu ile ilgili fikrimi sormayın,’’ cümlesiyle noktalanıyor mektup.

Zaten Türk popu üzerine yorum yapmasına ne gerek var?

Ben sanatçıların dayanışmasından yanayım, hiç kuşkusuz sanat rekabeti olacaktır, birbirini eleştirmelerine de karşı değilim ama mesleki onurlarına halel gelmemesi şartıyla.

Say'ın açıkladığı gibi, bir Türk müzikçisinin yurt dışında başarıya ulaşması gerçekten çok güçtür.

***

SANIRIM, Say'ın kısa zamanda yaşadıkları, ona deneyim kazandırmıştır. Yaratıcılıktaki özgürlüğün, konuşurken kısıtlanması gerektiğini artık öğrendi.

Umarım ki, sert üsluplu mektubu gönderdiği arkadaşlarıma, meslekdaşlarıma da bu mektubu ulaştırmıştır.

O, tatlıya bağlıyorum diyor, ben de tatlıya bağlıyorum.

Artık sadece müzikteki başarılarını izlemek istiyorum.













Yazarın Tüm Yazıları