Fatih Altaylı: Tasarruf yapacağız derken

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

CUMHURBAŞKANIMIZ Ahmet Necdet Sezer, klasik tasarruf tedbirleri kapsamında Türk cumhuriyetleri gezisine küçük ve arızalı Gulfstream ile gidince, astarı yüzünden pahalıya geldi.

Cumhurbaşkanı'nın beraberindeki heyet küçük uçağa sığmayınca, onlar için başka küçük uçaklar kiralanmak zorunda kalındı.

Hal böyle olunca da, Cumhurbaşkanı'nın tasarruflu gezisi, normalden pahalıya çıktı. Tabii bunun kabahatini Cumhurbaşkanı'na yüklemek gereksiz.

Kabahatin büyüğü danışmanlarda.

Cumhurbaşkanı tasarruf olsun diye küçük uçakla gitmek isteyebilir.

Ama Köşk'tekilerden biri kalkıp, ‘‘Beyefendi. Küçük uçağa heyetin tamamı sığmaz. Bu kez bir sürü küçük uçak gerekir. Daha pahalıya gelir. Biz yine THY'den uçak kiralayalım. Gazetecilere biletleri pahalı satar, uçuş masraflarını bedavaya getiririz’’ dese, Ahmet Necdet Sezer'in buna itiraz edeceğini sanmam.

Ki, Galatasaray bile böyle yapıyor.

Uçak kiralanıyor.

Kafileyle gelecek gazetecilere biletler iki misli fiyata satılıyor.

Uçak bedavaya geliyor.

Umarım bundan böyle Cumhurbaşkanı da böyle yapar.

Tasarruf diye iki misli para vermek, çok da hoş olmuyor.

Ayrıca da Türkiye, Cumhurbaşkanı'nın seyahat masraflarını karşılayamayacak kadar gariban bir ülke de değil.

Sezer, Türkiye'yi uçak ve otomobil masraflarını kısarak kurtaramaz.

Onun yeğeni olmaması bile ülke için zaten yeterince tasarruflu bir durum.

Kayıttan sayım bizde zor

BİZLERİN sayılmak için eve kapandığımız gün, bir Amerikan gazetesinde ABD'de nüfus sayımının sürdüğü haberi vardı.

ABD'nin nüfusunu sayma ve değerlendirme işini alan bir özel şirket, bir süreden beri ABD nüfusunu sayıyor. Habere göre günde 1 milyon 300 bin kişiyi sayıyorlarmış. ABD'nin tamamı yaklaşık 200 günde sayılmış ve değerlendirilmiş olacak.

Bizde ‘‘sözde’’ sayım 1 gün, ama değerlendirme 18 ay sürecek.

ABD'liler sayılırken, bizim gibi eve kapatılmıyor.

Habere göre, sayım işini üstlenen şirket doğum, vergi, sosyal sigorta ve sağlık kayıtlarını, belediye hizmet kayıtlarını, telefon, televizyon aboneliklerini inceleyerek ve bunları sistemdeki diğer verilerle karşılaştırarak sayıyormuş. Aynı şirket yakında İngiltere'nin nüfusunu da bu yöntemle sayacakmış.

Tabii bizde böyle bir sayım yapmak mümkün değil. Vergi kaydından gitsen, Türkiye'nin nüfusu en fazla 14-15 milyon çıkar.

Sigortadan gitsen, o bile çıkmaz.

Sağlık kayıtlarından gideyim desen tam yandın, kayıt bulamazsın.

Türkiye'de sayımın tek bir yolu var gibi duruyor. O da eve kapatılmak. Galiba bir de mahkeme kayıtlarıyla sayılmak mümkün olabilir.

Çünkü Türkiye'nin yarısı, diğer yarısıyla davalı.

Toplam dava sayısını ikiyle çarparak nüfusu belki bulabiliriz.

Ademelması gelişmemiş erkekler

BİR kadının bileziğini çalmanın, bir kadının iffetini, ruh sağlığını, kendine saygısını çalmakla eşanlamlı tecavüzden daha ağır suç olduğunu yazıyorum ikidir, bir tek kadından ses yok.

Hele hele feminist yazarlardan, Meclis'teki kadınlardan hiç ama hiç.

Dandik feministlerin derdi başka.

‘‘Kocam g string külodumu gösteren pantolonlar giymeme izin vermiyor. Nerede kadın hakları!’’ gibisinden başlayıp, ‘‘Dekolte giyince çok bakıyorlar. Erkeklerin kadınlara saygısı yok’’ noktasında sona eren bir ‘‘kadın hakkı’’ anlayışına sahip bizim feministler.

Meclis'teki kadınlardan ise hiç umudum yok. Onlar bence kadın değil.

Ademelması gelişmemiş erkekler sadece. Çünkü zerre kadınlık olsa, bir kadının cüzdanının çalınmasının, tecavüze uğramasından daha büyük suç teşkil etmesine tepki gösterirler.

Kadınlar sahip çıkmasa da, ben yine bu konuyu yazmaya devam edeceğim. Çünkü onları bilmem, ama bence bir kadının onuru ve namusu, parasından daha değerli.

Çok şükür

BİR gazeteci daha ne ister.

Erdal Acar'ın asker kaçağı olduğunu ısrarla yazdım.

Kendileri şimdi Lice'de, birliğinde.

Halkbank'ın Murat Demirel'e kredi vererek banka aldırdığını yazdım, Halkbank Genel Müdürü Yenal Ansen hakkında dava açılıyor.

Nail Keçili'nin Egebank'la ilişkisini yazdım, yargı karşısına çıkıyor.

Rüşdü Saracoğlu'nun Egebank'tan 40 bin dolar aylık maaş, 500 bin dolar kredi aldığını yazdım. O da şimdi yargı karşısında.

Murat Demirel'i yazdım. Malumunuz.

Amca Demirel'in görev süresi uzatılmasın diye yazdım. O da malumunuz.

Ne olursa olsun, kim ne derse desin, gazetecilik güzel iş.

Geceleri huzur içinde uyuyorum.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İşimizi gerektiği gibi yaptığımız zaman.

Yazarın Tüm Yazıları