Fatih Altaylı: Son söz, son gün söylenir!

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Muhalifler, AB adaylığımızla ilgili olarak imzaladığımız belgeyi eleştiriyorlar.

Türkiye'nin AB'ye aşırı taviz verdiği, Ege'de ve özellikle de Kıbrıs'ta Yunanistan tezlerinin kabul edildiği ve Türkiye'nin yarın öbür gün bu iki hassas konuda milli politikasına ters düşen işler yapmak zorunda kalacağı muhalefetin iddiası.

Bu iddia yersiz ve yanlış.

Çünkü Avrupa Birliği ile yaptığımız adaylık sözleşmesinin hiçbir bağlayıcılığı yok.

Aslına bakarsanız Avrupa Birliği içinde yapılan hiçbir sözleşme bağlayıcı değil.

Hiçbir nihai sözleşme aslında gerçek anlamda nihai sözleşme değil.

Avrupa Birliği sürekli bir pazarlık ortamı. Bütün üyeler, sürekli bir pazarlık ortamı içinde.

Ekonomisini büyüten, gücünü artıran üye ‘‘En nihai sözleşmeyi’’ bile değiştirtebiliyor.

Gücünü yitiren, ekonomisini küçülten ülke ise geçmiş pazarlıklarda elde ettiklerini bile kaybedebiliyor.

Bu nedenle sakın ola ki, ‘‘AB için büyük tavizler verdik’’ yaygaralarına kanmayın.

AB demek sürekli pazarlık demek.

AB'de, parlamentonun onayladığı sözleşmeler bile onaydan sonra revize edilip değiştirilebiliyor.

AB ile ‘‘tam üyelik’’ günü geldiğinde, dün imzalanan sözleşme değil, Türkiye'nin o günkü gücü belirleyici olacak.

Sözleşmeyi değil, o gün nerede olacağımızı tartışalım.

Rüya icraat...

ACABA Bülent Bey bütün bunları rüyasında görse inanır mıydı?

Ya Devlet Bahçeli?

Ya siz?

Bülent Ecevit, akıl almaz başarılarla dolu bir Başbakanlık dönemi sürdürüyor.

Türkiye'nin birikmiş tıkanmış, düğüm olmuş bütün sorunları Ecevit'in Başbakanlığı döneminde çözülüyor.

Apo yakalanıyor, terör bitme noktasına geliyor, Bakü-Ceyhan petrol hattı, Türkmenistan-Türkiye doğalgaz boru hattının anlaşmaları imzalanıyor.

AB'ye tam üyelik için adaylık kuyruğuna ortadan dahil oluyoruz.

Enflasyon düşüyor, 1 doları bulur mu denilen borsa endeksi üç dolara doğru koşuyor.

IMF ile stand-by imzalama aşamasına geliniyor.

Kredi notumuz yıllardır ilk kez yükseliyor.

Ülkeyi sarsan depreme inat güzel şeyler oluyor.

Bunu da ‘‘Bunaklıkla’’ suçlanan bir Başbakan ve ‘‘Acemilikle’’ suçlanan yardımcısı yapıyorlar.

Bu müthiş ikili, bu başarıyı ekonomi alanında bir de özelleştirme işine yansıtabilirlerse, heykelleri dikilir gibime geliyor.

NOT: Bu hükümete yakışmayan tek unsur Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk. Öyle ki, Osman Durmuş bile onun yanında iyi gibi duruyor.

Teröriste kral muamelesi!

GÜN yok ki, gazetelerde bir Öcalan haberi, bir PKK haberi olmasın.

Terör örgütünün lideri, giderek bir sivil toplum lideri haline getiriliyor.

Önceki gün gazetelerden bir haber: ‘‘PKK, Türkiye'nin Avrupa Birliği adaylığını destekledi.’’

Haydaaaa!

Bir başka gazetede daha iyisi:

‘‘PKK, Avrupa'da Türkiye lehine lobi yürütüyor.’’

Vay anam vay!

Bir başka gün yine bir gazetede:

‘‘Öcalan, Avrupa Birliği konusunda Türkiye'nin önüne engel olarak konulmaya karşı.’’

Yuhhh!

Ve sonuncusu: ‘‘Öcalan: AB adaylığıyla büyük bir demokrasi sürecine girildi. Biz demokrasinin garantisiyiz.’’

Türkiye'de hiçbir legal siyasi oluşumun lideri bu kadar haber olmuyor, hiçbir legal partinin açıklamaları basında bu kadar geniş yer bulmuyor.

Bu nasıl iştir anlamak mümkün değil. Bütün dünyada Apo gibi teröristler yakalandıktan sonra tecrit edilirken, bizde adamın açıklamaları her gün bir yerde.

Apo'nun keyfi ne Şam'da, ne Bekaa'da bu kadar yerinde olmuştur.

Can korkusu olmadan, gerilime girmeden, ekmek elden su gölden demeç üstüne demeç veriyor.

Radyo Foreks'in, elçilik önünde gösteri yapan bir PKK'lının sözlerini haber yaptığı için 1 ay kapatıldığı bir ülkede, PKK'nın başı her gün haber.

Edeyim böyle hukukun içine!

Fenerbahçeliler üzülmeyin!

FENERBAHÇE'nin akıl almaz elenişi Hürriyet'in yazı işlerine bomba gibi düştü.

Fenerbahçe kongre üyeleri Ertuğrul Özkök ve Tufan Türenç, içleri kan ağlayarak birinci sayfamızı yaptılar.

Her ikisinin de umudu Ankara'da. Bugün ikisi de, Ankara Büyükşehir Belediyespor'un Galatasaray'ı elemesini bekliyorlar. Fakat ben yine de Fenerbahçeli basının Fenerbahçe'ye niye bu kadar yüklendiğini anlayamadım.

Çünkü ligde öyle garip bir durum yok.

Eğer Fenerbahçe erteleme maçında Galatasaray'ı yenerse, aradaki puan farkı üçe iniyor. O maç oynanmış ve Fenerbahçe'nin galibiyetiyle bitmiş olsaydı, bugün Fener'in sorunu olmazdı.

Yarın da olmayabilir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Fenerbahçe'yi yıkmak için kol kola girenler, Fenerbahçeliler olmadığı zaman.

Yazarın Tüm Yazıları