Fatih Altaylı: Gül ve Derviş






Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

MHP'li Mehmet Gül'ün Kemal Derviş'i ‘‘Şerefsiz’’ olarak tanımlamasından yola çıkarak dünkü yazımda ‘‘MHP'nin Derviş'e bakışı belli’’ demiştim.

Bazı okurlar, ‘‘MHP'yi hemen mahkûm etmişsiniz. Nereden biliyorsunuz?’’ diye tepki gösterdiler.

MHP'den ise resmi bir tavır gelmedi. Yani ne ‘‘Gül'le aynı kanaatteyiz’’ diyorlar, ne de ‘‘Gül'ün görüşleri bizi bağlamaz’’. MHP ‘‘sessizlik politikası’’nı burada da sürdürüyor.

Bahçeli renksiz, soğuk, donuk kişiliğini koruyor.

Tavırlar ise yer yer bakanlar, yer yer milletvekilleri aracılığıyla sergileniyor.

Yani Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in kapı arkası dedikodularının da, Enis Öksüz'ün kimi olaylar karşısındaki tavrının da, Mehmet Gül'ün kimine ‘‘Homoseksüel’’ kimine ‘‘Şerefsiz’’ yakıştırmalarında bulunmasının da parti liderliğinden bağımsız yapılmış açıklamalar veya alınmış tavırlar olduğunu düşünmüyorum.

MHP gibi ‘‘otoriter’’ bir partide böyle bir şey mümkün değil.

Zaten genel tavırlar da, MHP'nin Kemal Derviş'ten, Derviş'in programından çok da fazla hazzetmediğini gösteriyor.

Kemal Derviş'in şortlu, sweater'lı, Nike'lı görüntüsü ile Mehmet Gül'ün Küba görüntülerini veya herhangi bir MHP'linin, herhangi bir görüntüsünü yan yana koyarsanız, karşılıklı bir hazzın zaten ‘‘eşyanın tabiatına aykırı’’ olduğunu da görürsünüz. Ancak Türkiye insanının 21. yüzyıl beklentisini karşılamaya daha yatkın görünenin hangisi olduğu çok açıktır. Derviş'in ve benzerlerinin yolu gibi...

Orman Bakanlığı yok mu?

ANTALYA'daki çamların bir salgın sonucu yok olma tehlikesiyle yüz yüze olduğunu yazdım.

Tek bir yanıt alamadım.

Orman Bakanlığı'ndan ses seda yok.

Böyle bakanlığın ormanı yanar elbet.

TEMA da yaptığım çağrıyı duymadı. Meşe ekerken, eldeki çamları pek umursamıyorlar galiba.

Bu arada ben bu salgının adının ‘‘çam kesesi’’ olduğunu öğrendim.

Şu anda Türkiye'de son derece yaygın bir illet.

1996 ve 1997 yılında patlama yapmış.

Son derece yaygın. Tek çözüm ise havadan ilaçlama. Özellikle de helikopter ile yapılan ilaçlamaların Avrupa'da başarılı sonuçlar verdiği biliniyor.

‘‘Çam kese tırtılı’’ denilen bu zararlının hızla tahribat yaptığı ve bunun için de hızla önlem alınması gerektiği açık. Çünkü bu da bir nevi yangın.

Duman ve ateş çıkarmadığı için dikkat çekmiyor ama sonunda ağacı kül ediyor.

Konuyla ilgili bilim çevrelerinden bana ulaştırılan bilgilere göre, şu anda yer yer bu zararlıyla mücadele sürdürülüyor ama hem yetersiz, hem de etkisiz. Çünkü söylediğim gibi, yerden ilaçlama zararlıyı engellemiyor.

Helikopterle yapılan ilaçlamanın en iyi etkiyi verdiği biliniyor. Ama Orman Bakanlığı ilgisiz ve duyarsız.

Bir yandan meşe ekmek için para topluyoruz, diğer yandan çamları kaybediyoruz.

Önemli değil.

Dostlar alışverişte görsün.

Yazmasam olmaz

ANTALYA'da bir hafta sonu geçirmek aslında bir aylık yazı çıkarır da, canınızı sıkmayayım diyorum. Ama şunu yazmasam olmaz.

Antalya Havalimanı'na son derece güzel bir Dış Hatlar Terminali yapılmıştı.

İki yıldır hizmette. Ancak hem buna, hem de iç hatlar terminaline ulaşmak pek mümkün değil.

Çünkü havalimanı yolu delik deşik.

Öyle küçük çukurlardan söz etmiyorum.

Bayağı bir hafriyat var.

Yol kapalı, geliş-gidiş birleştirilmiş ama ne bir uyarı, ne bir ışık.

Tam keşmekeş.

Otobüsler birbirinin içine giriyor.

Yolu kesen hafriyat alanında ise hiçbir çalışma yok. Kazılmış ve bırakılmış.

Turizm sezonuna girerken görüntü içler acısı.

Bizi bu kadar rahatsız eden bir görüntünün, gelen turisti ne kadar bezdireceğini varın siz hesaplayın. Ama zaten Antalya'nın içini ‘‘bok götürdüğü’’ için ve bakımsızlık abidesi olarak yükseldiği için bu duruma şaşmamak gerek diyorsanız o başka!

At şunları artık Ömer Bey!

TASARRUFUN konuşulmaya başlandığı günlerden bu yana Meclis Başkanı Ömer İzgi sürekli olarak danışmanlarından yakınıyor.

O bunlardan yakınmazken, biz burada yine de yakınıyorduk. Sonunda ortak bir nokta bulduk, sevinçliyiz. Ama ben, İzgi'yi çok samimi bulmuyorum. Çünkü ilk günlerde 70 kadar bankamatik danışmandan söz ediyordu. Sonra bu sayı 40'lara düştü.

Zannımca 30 kadarı siyasi bağlılık bildirerek, yerlerini kazandılar.

Geriye kalan 40 kadar ise bir türlü temizlenmiyor.

Ömer İzgi yakınıyor ama gereğini yapmıyor, ya da yapamıyor.

Yapmıyorsa diyeceğim bir şey yok. Türkiye'de car car konuşup, hiçbir şey yapmayan milyonlar arasında yerini alır ve beni şaşırtmaz.

Yok eğer yapamıyorsa, çıkar ortaya, bu danışmanların görevine neden son veremediğini, kendisini yasal veya gayri yasal neyin ve kimin engellediğini açıklar.

Aksi bir tavır, sadece ve sadece halkı kandırmaya delalet eder.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Türk parası ile aldığımız yatlara, hayatımızda görmediğimiz ülkelerin bayraklarını çekmediğimiz zaman.

Yazarın Tüm Yazıları