Ertuğrul Özkök: Şair Yunanlı, şeytan Türk

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Yazının başlığı, ‘‘Yunanlı şair, Türk şeytanlar’’... Daha başlığında iki toplum hakkında klişe oturtulmuş.

Yazının spotlarında aynı klişe devam ediyor:

‘‘Urla'nın yeni belediye başkanı, 1900 yılında orada doğan Nobel ödüllü Yunan şair Yorgo Seferis anısına takılan plakayı kaldırttı. Türk milliyetçileri son seçimlerdeki zaferlerini böyle kutladılar.’’

* * *

Yazıyı yazan kişi bir Türk.

Nedim Gürsel.

İyi bir arkadaşım.

Yazı Fransa'nın Liberation Gazetesi'nde yayınlanıyor.

Ama Nedim Gürsel'e hiç yakışmayacak eksiklikler ve önyargılarla dolu.

Yazı, milliyetini saklamaya özen gösteren bir ‘‘tarafsız gözlemci’’ gözüyle kaleme alınmış.

Mesela Kurtuluş Savaşı'ndan, ‘‘Büyük Zafer’’ olarak söz ederken, Yunanlılar'ın buna ‘‘Büyük Bozgun’’ dediğini eklemeyi unutmuyor.

Türkler'in, ‘‘İzmir'i Yunanlılar yaktı’’ tezini savunduğunu, buna karşılık Yunanlılar'ın da ‘‘İzmir'i Türklerin yaktığını’’ iddia ettiğini belirtiyor.

Yazının ana teması ise son bölümde şu cümlelerle veriliyor:

‘‘Urla belediye başkanının bu barbar hareketi... son seçimlerde milliyetçi partilerin başarısından sonra Anadolu şehirlerinde esen hava hakkında bir fikir veriyor. Bugün, yurttaşım Yorgo Seferis'in izleri silinmek isteniyor. Yarın kozmopolitizmin ve hümanizmin bütün izleri silinecek.’’

İşte bu cümlelerde büyük bir abartma va haksızlık okuyorum.

* * *

Nedim Gürsel, Türkiye'de çok sayıda kurum ve insanın Urla Belediye Başkanı'nın bu hareketine nasıl direndiğini aktarmayı ya unutuyor, ya da bu hiç işine gelmiyor.

Çünkü teşhisi koymuş.

O teşhisi yanlış çıkaracak veya etkisini zayıflatacak unsurlar hoşuna gitmiyor.

İkincisi, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın bizzat devreye girerek bu kararı geri aldırttığını da yazmıyor.

Üçüncüsü, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Adana'da Uğur Mumcu adını değiştiren bir belediye başkanını arayarak, bu kararı değiştirttiğini de görmek istemiyor.

* * *

Türkiye artık Nedim Gürsel'in bıraktığı Türkiye değil.

MHP onun 1970'lerde bıraktığı MHP değil. Bu partinin eski ve yeni lideri, dünyada bütün aşırı milliyetçilerin sömürebileceği bir PKK olayını istismar etmedi.

Bu ülke, birçok konusunu, dünyanın az ülkesinde görülen bir serbestlikle tartışıyor.

Türkiye'nin bu iç dinamiğine ‘‘Fransız kalıp’’, eksik unsurlu yazılar yazmak da çok ayıp oluyor.

Beni bu tür yazılarda en fazla rahatsız eden şey ise, bu kişilerin kendi ülkelerine karşı takındıkları tuhaf tarafsızlık anlayışları.

Tarafsızlığı, kendi ülkelerine karşı acımasız ve haksız bir eleştiri yapmak olarak kabul eden bu demode zihniyet artık ömrünü tamamlıyor.

1950 model enternasyonalizmin ürünü olan bu entelektüel haymatlosluk (vatansızlık) artık muteber bir aydın kimliği olmaktan çıkıyor.

Tam aksine, milli aidiyetini temel kabul eden aydının dürüstlüğü öne çıkıyor.

* * *

Bu tür aydın örnekleri de var.

Özdemir İnce geçen ay Hürriyet'te Seferis olayı üzerine yazdığı bir yazıda, milli aidiyetini hareket noktası kabul eden bir aydının nasıl tarafsız olabileceğini gösterdi.

Seferis'i Türkçe'ye çeviren İnce, Yunanlılara gücenik olduğunu, o yüzden artık Yunanistan'a gitmediğini yazdı.

Kısaca Türkiye, Nedim Gürsel'in yazısının başlığına oturan o itici ‘‘Şeytan’’ sıfatını hak eden bir ülke değil.

Bütün ülkeler gibi, şeytanları ve melekleri, dürüst aydınları ve hatta sayısı az olmayan haymatlos aydını ile şair ruhlu Yunanistan'dan geri bir ülke değil.

Hatta birçok konuda çok daha liberal, çok daha medeni ve çok daha hümanist...

O nedenle, Fransa'daki bir müşteri grubu uğruna Türkiye'yi böyle bir çırpıda harcamamak gerekir.



Yazarın Tüm Yazıları