Enis Berberoğlu: İki ayrı takvim

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

SON krizin piyasa vektörleriyle izahını işin uzmanlarına bırakarak (*) daha geniş ve anlamlı tabloya göz atma zamanı geldi...

Gazetecilik mesleği rutin takibi ve arşivle beslenir. Çünkü kamuoyunda yaygın kanaatin aksine olaylar -hatta krizler bile- tekrara girer. Geçmişi iyi kavramak da ileriye dönük tahmin için zorunludur.

Mesela, gelin sizlerle iki ayrı takvimi hatırlatalım...

Her iki takvimin miladı da Aralık 1999'da başlıyor.

9 Aralık 1999 günü Türkiye, IMF'ye niyet mektubu yolladı.

12 Aralık 1999 günü Türkiye, Helsinki'de Avrupa Birliği'ne aday ülke statüsü kazandı.

22 Aralık 1999 günü IMF İcra Kurulu, Türkiye'nin niyet mektubunu onaylayarak stand-by düzenlemesini yürürlüğe koydu.

Türkiye'yi siyaseten ve ekonomik altyapısıyla Avrupa'ya, küresel düzene taşıyacak iki eksen sadece takvim üzerinde mi bu kadar yakındı dersiniz?

* * *

Bu irtibatı 2000 yılında da test edersek... Aralık ayından bu yılın kasım ayına kadar geçen sürede hükümet ev ödevini kaytaran talebe gibi davrandı.

Ne Avrupa'ya uyum için gerekli yasaları çıkardı... Ne de örneğin cari açığı kapatabilecek Telekom satışına cesaret edebildi.

Ve aniden AB ve ekonomik eksenli takvimler hızlandı.

8 Kasım 2000 günü Avrupa Birliği, tam üyelik için yol haritası olarak kullanılacak Katılım Ortaklığı Belgesi'ni açıkladı. Türkiye, Kıbrıs ve Kürtçe TV'yi bahane ederek çamura yattı.

15 Kasım 2000 günü Türkiye'deki yapısal reformların gecikmesinden rahatsızlık duyan yabancı yatırımcılar, bono ve hisse senedi portföylerini bozdu. Faizler ve döviz talebi tırmandı.

30 Kasım 2000 günü Türkiye ek destek talebiyle yine IMF'nin kapısına dayandı.

* * *

Takvimlerdeki paralel seyri yakın gelecek, hatta önümüzdeki birkaç gün için sınarsak...

4 Aralık 2000 günü iki ayrı IMF heyeti Ankara'da pazarlığa başlayacak...

4 Aralık 2000'de Nice'te, AB Zirvesi'nde Türkiye'yle ilişkiler ele alınacak.

Özetle Türkiye gelecek hafta Avrupa projesini ve ekonomik istikrar azmini teyit ederse mesele yok. Aksi halde Türkiye'yi daha güzel günlere taşıyacak iki ana eksen aynı anda kırılacak...

* * *

İki ayrı takvimin öyküsü böyle... Komplo teorisine inananlar neden-sonuç ilişkisini ‘‘Kıbrıs konusunda Türkiye'nin kolunu büküyorlar’’ diye kurabilir...

Ama eğer sıradan bir yoruma razıysanız, diyelim ki:

Telekom'u satamayan kafa Avrupa'ya giremez... Veya Avrupa değerlerine inanmayan, serbest piyasa düzeninde hükümet edemez...

Ya da hepsi birden.

------

(*) ABD yollarında koşarken Türkiye'ye nefes yetiştirmeye çalışan Üfürükçü Hoca hariç.

KARŞI GÖRÜŞ-KATKI

‘‘İnsanlarımıza; devletimizin insanlarımızın kendisi olduğunu bir türlü anlatamadık. Devletler ile özel işletmeler hepsi dünya üzerinde yüzmeye çalışan gemiler gibidir. Tek farkla: Özel işletmeler sac gemiler gibi su alınca denizin dibine batarlar, içindekiler yok olur. Devletler ise ahşap gemiler gibi, su alsalar dahi su üstünde yüzerler; yolcularının tamamı ıslanır. Biz bu devletin ferdi olarak -var olmanın ötesinde- ıslanmak istemiyoruz.’’ (Ali Oğuz Konuk)

‘‘Kürtçe TV gibi konularda birbirimizle medenice konuşmayı öğrenemezsek, Avrupa Parlamentosu, IMF veya Dünya Bankası yetkilileri aracılığıyla iletişim kurmak zorunda kalabiliriz.’’ (H.Göktaş)

Yazarın Tüm Yazıları