En iyisi buradan taşınmanız!

Süreç şöyle işliyor: Önce kızıyor, köpürüyoruz.

Haberin Devamı

“Böyle saçmalık olur mu!” diye söylenip endişeleniyoruz.
“Persepolis” filmini yeniden anımsıyor, “Nereye böyle?” diyoruz.
Sonra işi geyiğe vurmaya başlıyor, sosyal medyada/ofiste konuyla ilgili espri yapmaya başlıyoruz.
“Eğer öyle bir şey olursa şunu yaparız” tarzı espriler...
Ve birkaç gün, hadi bilemedin bir hafta sonra... Unutuyoruz.
Konu gündemden kalkMIŞ (gibi) oluyor.
Gerçekten öyle mi oluyor?
Yoksa alt katında oturan iki kız öğrenciden zaten pek hoşlanmayan gardiyan ruhlu apartman yöneticisinin eline daha çok koz mu geçmiş oluyor?
Öğrenciye evini kiraya vermiş, semtten uzakta oturan ev sahibine her seferinde, “Apartman bunlardan rahatsız” diyerek baskı mı kurmaya başlıyor o yönetici?
Ya da o kız öğrencilerin karşı komşusu olan teyze daha çok homurdanmaya mı başlıyor?
Kız öğrencilerden birinin sevgilisi olan oğlanın eve geliş gidişini takip etmenin ötesine geçip artık yüksek sesle “Ahlaksızlar!” diye bağırmaya mı başlıyor?
Kızların alışveriş yaptığı marketin iyi niyetli sahibi ve kızlara o evi bulmuş yine iyi niyetli emlakçı sonunda şu nasihati mi veriyor:
“En iyisi buradan taşınmanız kızlar, size BURADA DA rahat yok.”
Yanisi: Fantastik bir yasal düzenlemeye aslında gerek yok.
İlla kızlı-erkekli aynı evde kalmak ve öğrenci olmak da şart değil. “Aile” olmamak yeterli.
Nitekim bu tip zırvalıklar zaten oluyordu.
Sadece şimdi mesaj daha net, daha resmi bir şekilde alındı.
Fark bu.
Kısacası, konu gündemden kalkmadı.
Hayatın içine virüs gibi yayıldı çoktan.

Haberin Devamı

Denizli nasıl eğleniyor(du)?

En iyisi buradan taşınmanız

Başbakan öğrenci evi meselesini Denizli’den yola çıkarak gündeme taşıdı.
Denizli’ye en son 2010 yılında Türkiye Nasıl Eğleniyor yazı dizisi için gitmiştim.
Sosyal yaşamına dair hiçbir şey bilmediğim bu kent beni o zaman çok şaşırtmıştı. Mesela Keyif diye büyük bir mekan vardı.
Hem barı hem de kulübü olan.
Kulüp kısmında hatta yerli şarkıcılar konser vermeye geliyordu.
Burada her kesimden insan görmüştüm. Baş başa eğlenmeye gelmiş kadınlar...
Şişe açtırmış ağır abi görünümlü erkekler... Müziğin ritmine kendini kaptırmış bir türbanlı kız...
Benim Denizli’de esas eğlendiğim yer ise orta yerindeki sobasıyla hafızama kazınmış Gazeteciler Lokali olmuştu.
Çünkü gayet sıkı bir rock bardı burası! Hâlâ öyle mi bilmiyorum tabii.
Denizli gençliğinin geceyi sonlandırdığı mekanlar ise ya Papirüs ya da Baron’du.
Baron’u hiç unutmuyorum mesela.
Ormana karşı lüks villaların konuşlandığı, Denizli’nin zenginlerinin oturduğu bir yerdeydi Baron...
İki katlı, çiftlik evi gibi, büyük bir yerdi.
Mekânın dansçıları vardı ve “Böyle bir yer İstanbul’da bile yok” demiştim Denizli’de tanıştığım yeni arkadaşlarıma...
Şimdi hangi mekanlar kaldı, ne olup bitti, sosyal hayat nasıl değişti tekrar bakmak lazım tabii.
Yani, yeni bir Türkiye Nasıl Eğleniyor yakındır...

Yazarın Tüm Yazıları