Eminönü’yü bitirdiler Fatih’in eline verdiler

EMİNÖNÜ Belediye Başkanı Nevzat Er’in 2004’teki vaadine rağmen başkanlık döneminin Sultanahmet Meydanı’ndaki son ’ramazan panayırı’nda 25’i döner, biri sucukçu olmak üzere 96 ’dükkán/tezgáh’ faaliyet gösterdi... Belediyenin yan şirketi Emin AŞ, bir tezgáhı kaça sattı? 10 bin YTL’den aşağı değil diyorlar.

Yıllardır bu ’panayırla’ ilgili sayısız yazı yazdık, ancak ’rantçı’ kafalar bunları dinlemedi. Bazı din tacirleri bu paraları Dubai’ye kaçırdı; Türkiye’ye kaçak mal getirdi.

Hemen herkes ’panayır’dan pay aldı; imar izinlerini aralarında paylaştılar; korkmadan, utanmadan, hem de ’beslemeye’ aldıkları yoksulları kullanarak, din tacirliği yaparak...

Eminönü Tarihi Yarımadası’nda, trafik, imar kaçağı ve dükkán-büfe rantları ’bağış’ ve ’bahşiş’ adı altında pay edildi. (Bunun yargı dışındaki esas adı ’rüşvet’tir.)

ŞAHİN’DEN YAZICI’YA TESLİM

Son iki dönemdir Eminönü’nün en etkin belediyecisi sayılan Teknik Başkan Yardımcısı AKP’li Mahir Katırcı, daha önce Fatih Belediyesi’nde de görev yapmıştı. Bakan M. Ali Şahin’e yakın bir isim.

1995’te Sadettin Tantan’a karşı Fatih Belediye Başkanlığı’nı kaybeden M. Ali Şahin, bugün Katırcı’nın, "Mahir senin hakkında 65 dosya nasıl olur?" diye kulağını hiç çekmez mi?

M. Ali Şahin son seçimlerde Antalya bölgesine gönderildi; 2. bölgede (Fatih, Eminönü) Hayati Yazıcı’nın ismi öne çıktı. Yazıcı ve Belediye Başkanı Nevzat Er, Tayyip Erdoğan’ın avukatları olarak biliniyor.

Yine yağmaya dönelim.

Son yasa ile ortadan kaldırılıp Fatih’e bağlanınca sahipsiz kalan Eminönü’nde kaçak inşaat furyası başladı. Ne soran, ne denetleyen, kimse yok.

Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. İlber Ortaylı, bu konularda baştan uyarıcı sözler sarf etti; ama kimsenin dinlemediğini görünce o da işin ucunu bıraktı.

Yazıklar olsun Eminönü’ye...

İstanbul böyle mi 2010’da Avrupa Başkenti olacak?

2010 yılında Eminönü’ye bir tabela asılsın ki, Eminönü’ye çile çektiren şu başkanların ismi büyük harflerle yazılsın: Tahir Aktaş Ahmet Çetinsaya, Lütfi Kibiroğlu ve Nevzat Er.

Başakşehir Bahçeşehir’i yutacak

İSTANBUL’un Büyükçekmece İlçesi Bahçeşehir Beldesi’nde ikamet etmekteyiz. Beldemizin hükümet tarafından yeni bir uygulamayla Başakşehir ilçesiyle birleştirilmesi amaçlanmaktadır.

Fakat biz Bahçeşehirliler olarak belediyemizin kapatılmamasını ve Başakşehir Belediyesi’ne bağlanılmasını istememekteyiz. Nedeniyse Bahçeşehir beldesinin daha eski bir yerleşim yeri olması, daha oturmuş bir yapıya sahip olması. Belediyemizin kapatılmasından kaynaklanacak olan birtakım eksiklikler yaşayacak olacağımızı düşündüğümüz için belediyenin faaliyetlerinin devamını talep ediyoruz.

Hızır ÜLKER

’İnsani yardım’ kuruluşları nedir

DENİZ Feneri davasının mahkûmiyetle sonuçlanması üzerine ’insani yardım’ adı altında ortaya çıkan dernek ve vakıfların faaliyetleri gözden kaçıyor. Aslında konu hassas... İyi niyetli kişilerin istismarı gündeme geliyor. Bu tür dernekler ne kadar şeffaf, kamu vicdanını ne kadar gözetiyorlar.

Yeni Şafak’ta İbrahim Karagül, insani yardım kuruluşlarının denetimi konusunu işlerken bir üst kurul önerisini getiriyor. Bu konuda dernekler işin ucunu kaçırdılar mı sorusu da tartışılmalı bize göre... Deniz Feneri örneği düşünülürse, bunun ucundan ne vurgunlar yapıldığı bugün açıkça ortaya çıkmış bile değil...

Atatürk’ün manevi koruyucusu anıt bir kurum; Kızılay varken bunlara ihtiyaç var mı? Bu da ayrı bir tartışma konusu...

’İnsani yardım’ kuruluşlarını tanımak ister misiniz?

DENİZ FENERİ: AKP çevrelerinden büyük destek gördü ve büyüdü; Başbakan Erdoğan, Güneydoğu’daki bir sel felaketinde bizzat adını anarak teşekkür etti bu kuruluşa... Geçen yıl Kızılay’dan daha çok kurban derisi ve bağış topladığı biliniyor. Ama bu yılki bağışların, AKP’li belediyelerin toplu taşıma araçlarında iftar paketleri dağıtmasına karşın eski gücünün kalmadığı belirtiliyor. Almanya’daki mahkûmiyetten sonra ’intizar’ edenlerin sayısı giderek artıyor. Çok gücünü kaybetti. Kurban bağışı alabilir mi, zor.

CANSUYU: Milli Görüş’ün, Deniz Feneri’ni elinden kaptırınca yeniden kurduğu ’insani yardım’ örgütü... Başkanı eski RP Isparta Milletvekili Mustafa Köylü... Yönetim kurulunda; Prof. Sacit Günbey, Muhammet Polat... ASKON üyesi Tekbir, Damat, Ramsey ve Giyimkent gibi firmaların yardımlarını Cansuyu üzerinden yaptıkları kamuoyuna yansıdı. Logosunun Kızılay’dan çalıntı olduğu belirtiliyor.

KİMSE YOK MU: Samanyolu TV’deki yayınlarından, Deniz Feneri’ne alternatif olarak faaliyet sürdürdüğü anlaşılıyor. Derneğin yardımları, daha çok F.Gülen cemaati tarafından yapılıyor.

Yurtdışı organizasyonları bulunuyor.

İHH: ’Uluslararası İnsani Yardım Teşkilatı’... Uluslararası yardım açısından en büyük kuruluş sayılıyor. Erbakan tarafından kurulan derneğin adı Bosna Savaşı ile birlikte öne çıktı. Birçok Afrika, hatta Latin Amerika ülkelerine kadar yardım faaliyetleri yaptı. Erbakan’ın siyasi gücünü kaybetmesi ile birlikte Milli Görüş’ün kontrolünden çıktı ve AKP’ye ’yaslandı’... Bazı üyeleri bunu kabul etmek istemiyor görünüyor. Ancak Büyükşehir’in billboard’larında en çok reklamı yayınlanan kuruluş... Başkanı Bülent Yıldırım... Bir dönem Milli Gençlik Vakfı’nın (MGV) İstanbul İl Başkanlığı’nı yaptı ancak daha sonra MGV Genel Merkezi tarafından çalışmalarından memnun kalınmadığı için görevden alındı. Daha sonra ne olduğu anlaşılamadı; tayin mi edildi, seçimle mi geldi, İHH’nin Genel Başkanlık koltuğuna yeniden oturdu. Ara dönemdeki başkan Mehmet Köse’nin bir anda Kanada’ya kaçtığı belirtildi.

İHH’nın Avrupa’daki kolu, halen Milli Görüş’ün emrinde... İstanbul’daki merkezin, kendilerine bağlı yeni bir dış yardım örgütü kurdukları söyleniyor.

İstanbul’daki Deniz Feneri’nden ’balon’

DENİZ Feneri’nin, tüm itibarını yitirmesi üzerine dün birçok camide cuma namazı çıkışında, içinde iki balonun da bulunduğu poşet içinde "Deniz Feneri, Türkiye’de kurulu bir dernektir ve Almanya’da görülmekte olan dava ile isim benzerliği dışında hiçbir ilgisi olmadığı gibi Almanya’da şube ve temsilciliği de yoktu. Almanya Deniz Feneri e.V. başka bir kuruluştur" diye bildiriler dağıttıklarını biliyor musunuz?
Yazarın Tüm Yazıları