Emin Çölaşan: Fransa'nın intikamı







Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

BİR parlamentodan oybirliği ile karar çıkarmak çok zor iştir. Fransız parlamentosu, Ermeni soykırımı tasarısında bunu başardı! Türk düşmanlığının Avrupa'da ve bu ülkede hangi boyutlara vardığını bir kez daha bize göstermiş oldu.

Şimdi ne yapalım? Ne yapacağımızı düşünürken, işin ardındaki tarihi gerçekleri de unutmayalım.

Avrupa ve bu kapsamda Fransa, yıllardan beri Türkiye'den intikam alıyor. Neyin intikamını?

Yakın geçmişin.

İstiklal Harbi başladığında Antalya ve çevresi İtalyan, Batı ve Orta Anadolu Yunan, başkent İstanbul İngiliz-Fransız-İtalyan, Adana, Maraş ve Antep yöresi ise Fransız işgali altındaydı.

Adana, Maraş ve Antep işgalinde Fransız ordusu tamamen Ermenilerle işbirliği içindeydi. Türklerle işbirlikçi Ermeniler arasında bu yörede yoğun çatışmalar oldu.

Türk ulusu bu işgallere karşı direndi, ulusal zafere kavuştuk. Ama çok kanımız döküldü. Vatanımız harabeye döndü.

* * *

Şimdi 1930'lu yılları anımsayın. Bütün Suriye gibi Hatay da Fransız işgali altındaydı. Atatürk bu Türk ilini vatana katmak için büyük çaba harcadı. Oralarda gövde gösterileri yaptı.

Uzun çabalardan sonra bağımsız bir Hatay devleti kuruldu. Bu devletin parlamentosu bir süre sonra Türkiye'ye katılma kararı aldı.

Türk ordusu büyük gösterilerle Hatay'a girdiğinde, Atatürk artık yaşamıyordu. Bu mutluluğu göremedi.

Bütün bu olanlar ve yakın geçmiş, Fransızların kafasında herhalde ‘‘Biz bu Türkleri çok severiz. Tarihten gelen bağlarımız çok dostçadır’’ düşüncesi yaratmadı.

* * *

Peki biz şimdi ne yapmalıyız? Fransa'ya karşı birkaç ‘‘kınama mesajı’’ yayınlamakla, ya da ‘‘Bu Ermeni soykırımı iddialarını tarihçilere bırakalım’’ demekle bir şey kazanır mıyız?

Nutuk atmak, mesaj yayınlamak bir yarar sağlamaz.

İşi tarihçilere bırakmak da öyle. Burada kaç kez yazdım. Örneğin, ‘‘Saygın bir Türk tarihçisi’’ olan ve aynı zamanda Sabancı Üniversitesi'nde gencecik çocuklarımızı eğiten Halil Berktay isimli profesör, çeşitli zamanlarda verdiği demeçlerde ‘‘Evet, biz çok Ermeni öldürdük’’ diyor.

Eğer Ahmet Necdet Sezer'in de Birleşmiş Milletler kürsüsünden dile getirdiği ‘‘Bu işi tarihçilere bırakalım’’ görüşü gündeme gelirse, hapı yuttuğumuzun resmidir.

Adamlar o takdirde karşımıza ‘‘Tamam canım, bu işi tarihçilere bırakmak istediniz ve bıraktık. İşte sizin tarihçilerinizin sözleri bunlar’’ dediği anda, kaçacak delik ararız.

* * *

Benim aklıma çok kısa vadede alınacak iki önlem geliyor.

1- Kablolu televizyon yayınında yer alan TV5 isimli Fransız kanalını devre dışı bırakmak.

2- Fransa'ya düzenlenen bütün turistik turları derhal iptal etmek. Bizim sırtımızdan korkunç para kazanıyorlar.

3- TBMM toplanır ve Fransa'nın bu yüzyıl içerisinde Cezayir, Vietnam ve diğer Uzakdoğu ve Afrika sömürgelerinde yapmış olduğu soykırım, ekonomik, sosyal ve siyasal sömürüyü kınayan bir kararı oybirliği ile alır.

Gerisini de bizim anlı şanlı yetkililerimiz, bizi yönetmekte olan Türk büyükleri düşünür!

* * *

Şimdi işin bir başka boyutuna bakalım. Pek çok Avrupa ülkesi, Türkiye'nin başına bela edilen terörün öncüsü, yaratıcısı ve besleyicisidir. Fransa bunlardan biridir.

Kendi ülkesinde diplomatlarımız ASALA militanları tarafından öldürülürken, Türk işyerleri ve hatta büyükelçiliğimiz basılırken, görevliler rehin alınırken, Orly Havaalanı'nda THY bürosu bombalanırken, onların parlamentosu herhalde kapalıydı! Öyle ya, açık olsaydı o iğrenç eylemleri de kınamaları gerekirdi.

Türkiye 1970'li yıllarda ASALA terörüyle boğuştu. Bu terör 1980'li yılların ortasına kadar sürdü. ASALA militanları bazı Avrupa ülkelerinde Türk devleti tarafından tek tek ‘‘temizlenmeye’’ başlanınca bu iş bitti.

Avrupa, ASALA'nın hemen ardından devreye PKK'yı soktu. Aynı Avrupa ülkelerinin maşası ve taşeronu olan PKK terörüyle de 15 yıl boğuştuk. PKK bugün yine Avrupa'da ve Fransa'da. Televizyonları, gazeteleri, dernekleri vesairesi hep oralarda!

DHKP-C de Avrupa'da.

Ne ilginç değil mi! Ne ilginç rastlantılar!

130 milyar dolar para harcadık, on binlerce can verdik ve PKK terörünü bitirdik. Avrupa şimdi sıraya Ermeni soykırımını soktu. Bu furya da bir gün bitecek ve biz içeride birbirimizi yerken yeniden bağıracaklar:

‘‘Türkiye bekliyor, sıradaki gelsin...’’

Yazarın Tüm Yazıları