Emin Çölaşan: Avrupa utan

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Dünkü Radikal Gazetesi'nde Tuğba Hacıbayramoğlu'nun haberini okuyunca gözlerime inanamadım. Olacak şey değildi. Kuşkulandım, Hentbol Federasyonu yetkilileriyle konuştum ve haberi aynen doğruladılar.

2000 yılı hentbol Avrupa şampiyonası grup eleme maçlarını milli takımımız Diyarbakır'da oynuyor. Aynı grupta yer aldığımız Bulgaristan ve Ukrayna maçları da orada oynandı ve hiçbir olay çıkmadı.

Mayıs ayında sıra Hollanda maçına geliyor. Ancak Hollanda federasyonu Diyarbakır'a ‘‘can güvenliği’’ ve oranın ‘‘savaş bölgesi’’(!) olması nedeniyle gelmek istemiyor. Apo duruşmasından birkaç gün önce faks çekip maçın Ankara'ya alınmasını istiyor. Bizim federasyon bu isteği doğal olarak kabul etmiyor.

Son bir yılda Diyarbakır'da 13 uluslararası hentbol maçı oynanmış, milli maçlar yapılmış ve en ufak bir olay çıkmamış. Diyarbakır, Türkiye'nin hentbolde birinci ili olma konumuna gelmiş. Üstelik geçen yıl 75. yıl kutlamaları çerçevesinde Diyarbakır'da düzenlenen bayanlar turnuavasına Hollanda bayan milli takımı da katılmış!

Sonuçta, Hollanda maça gelmedi. Bu durumda hükmen yenik ilan edilmesi gerekiyordu. Ama o da ne, Avrupa Hentbol Federasyonu (EHF) bu durumda Hollanda'ya ceza vermesi gerekirken, Türkiye'yi 10-0 hükmen yenik ilan etti. Bundan birkaç gün önce de bize 100 bin İsviçre Frangı (yaklaşık 27 milyar lira) para cezası geldi!

Bu haksız karara rağmen grubumuzda ikinci olup yarı finallere katılmaya hak kazandık.

***

Ortada Avrupa adına utanç verici bir durum var.

Bugün bizi hükmen yenik ilan edip bir de para cezası veren Avrupa Hentbol Federasyonu'nun hakem kursu da, yine geçen ekim ayında Diyarbakır'da gerçekleşmişti!

Avrupa'nın bu çifte standardı yüz kızartıcıdır. Avrupa spora bile siyaset sokmakta, teröre doğrudan verdiği kadar, dolaylı yönden de destek vermektedir.

Şimdi daha net görüyoruz. Avrupa teröre desteğini ille insan hakları çığırtkanlığı ve para ile değil, spor alanında da veriyor.

Anlattığım bu olay değil Avrupa, herhalde dünya spor arşivine bir utanç belgesi olarak geçecektir.

SAĞOL KADİR

Sevgili arkadaşım Kadir Ercan bazı Emniyet mensuplarının, sadece kamu yararına kullanılması gereken yetkilerini nasıl başka amaçlarla kullandıklarını belgeleyip büyük bir gazetecilik olayına imza attı.

İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, telekulak skandalına adı karışan Ankara Emniyet Müdürlüğü mensuplarını dün soruşturmanın selameti açısından açığa aldı.

Devlet işte böyle çalışmalı.

Ancak bu da yetmez. Kadir bunlardan birinin Ankara'da çiftlik sahibi olduğunu da belgeledi. Aynı kişinin Ankara Büyükşehir Belediyesi ve bazı üst düzey belediye mensuplarıyla yakın ilişkileri olduğu, oraya fidan sattığı ve İ. Melih'le ilgili bazı soruşturmaları bu yüzden hasıraltı ettiği iddia ediliyor.

Bu kişilerin malvarlığının araştırılması gerekir. Bu malvarlığı memur maaşıyla mı elde edilmiştir? Belediye ile parasal ilişkileri var mıdır? Dosyalar deşildiği takdirde, altından petrol fışkıracak gibi görünüyor.

***

Bu arada yetkililere bir uyarıda bulunmak istiyorum. Skandalı ortaya çıkaran Kadir Ercan önceki gün bizim gazetede yayınlanan ‘‘Telekulakın Bir Çiftliği Var’’ haberinden sonra tehdit edilmeye başlandı. Yoğun duyumlara göre, dün görevden alınan bazı kişiler tarafından izletiliyor. Evinin hemen önünde gece geç saatlerde bile kuşkulu kişiler dolanıyor.

Allah korusun, tatsız bir olay olursa bu hükümet sorumlu olur.

Kadir Ercan dün ilgili makamlara başvuruda bulunup koruma istemek zorunda kaldı.

Bu isteminin yerine getirileceğine inanıyorum.

AÇIKLAMA

Bir türlü bitirilemeyen Ankara-Polatlı-Sivrihisar yoluyla ilgili yazımdan sonra dün Bayındırlık Bakanı Koray Aydın aradı, bu projeyi yakın takibe aldığını belirtti ve ‘‘Karayollarında 36 projemiz bitme aşamasında. Bunlar bitmeden gündeme yeni projeler getirmeyeceğim’’ dedi.

Hemen ardından Karayolları Genel Müdürü Dinçer Yiğit'ten bir faks geldi. Teknik bölümlerini atlayıp özetliyorum:

‘‘Yazınız dikkatle incelenmiştir. Bu yol 116 kilometredir ve dört ayrı bölüm halinde çeşitli zamanlarda ihale edilmiştir. Maliyeti 1999 fiyatlarıyla 52 trilyon olup bugüne kadar 37 trilyon harcanmıştır. Ödeneğinin yüzde 63'ü Dünya Bankası'ndan, yüzde 37'si bütçeden sağlanmaktadır ve önemli bir para sorunu yaşanmamıştır.

Günde 20 bin aracın geçtiği bu yolun bir an önce bitirilip tümüyle hizmete sokulması için Sayın Bakan ve ben başta olmak üzere Karayolları'nın tüm yetkilileri çalışmaları dikkatle izlemekteyiz.

Karayolları Genel Müdürlüğü görevine nisan 1999'da yeniden dönüşümle birlikte ilk denetleyip Sayın Koray Aydın'a bilgi sunduğum proje Ankara-Polatlı-Sivrihisar yoludur.

Gerek Sayın Bakan ve gerekse ben, anılan yolun 1999 ağustos sonu itibariyle kısmen aşınma tabakası ve yol çizgileri hariç tümünün bölünmüş yol olarak trafiğe açılacağını, 1999 sonu itibariyle de her şeyi ile tamamlanmış ve hizmete sokulmuş konuma getirileceğini sizin aracılığınızla topluma duyurmak istiyoruz.’’



Yazarın Tüm Yazıları