Ekaterinburgskaya Tragediya

Ekim Devrimi’nin üzerinden 9 ay geçmişti. 17 Temmuz 1918 sabahı, Yakov Yurovski komutasında 12 Bolşevik, Ural Dağları’nın doğusundaki Ekaterinburg’da bir evde hapis tutulan kişileri kurşuna dizdiler.

300 yıllık Romanov Hanedanı’ndan geriye kimsenin kalmadığı ilan edildi. İzleyen yıllarda, katliamdan kurtulduğunu, Çar 2. Nikolay’ın kızı Anastasya ya da oğlu Aleksey olduğunu iddia edenler çıktı. Romanov’ların mezarı bulununca, Rusların Ekaterinburgskaya Tragediya (Ekaterinburg trajedisi) dedikleri olay aydınlanır sandık. İlk küreğin vurulmasıyla birlikte, adli bilimciler arasında çıkan DNA savaşları, 15 yıldır sürüyor./images/100/0x0/55eb17e8f018fbb8f8aa9a3d

1992 yazında, Rusya Bilim Akademisi Engelhardts Moleküler Biyoloji Enstitüsü’nden Dr. Pavel İvanov’un beyanatını okuduk. Daha önce polis olan bir film yapımcısı (Geli Ryabov) ile bir jeoloğun (Dr. Aleksander Avdonin) 10 yıl süren araştırmaları sonucunda, Romanov’ların gömülü olduğu yer bulunmuş, Boris Yeltsin’in özel izni üzerine, Ural Devlet Üniversitesi’nden arkeoloji profesörü Dr. Ludmilla Koryakova ile birlikte, Ekaterinburg yakınlarındaki toplu mezarı açmışlardı.

1993 ortalarında Almanya’da bir kongredeydik. Nefeslerimizi tutmuş, İvanov’u dinliyorduk. Sağlık Bakanlığı Baş Adli Tabibi Dr. Vladislav Plaksin ve Rusya’ya davet edilen Florida Üniversitesi’nden Dr. William Maples başkanlığındaki Amerikan adli bilim uzmanları (aralarında New York’un ünlü adli tabibi Dr. Michael Baden de vardı), mezardan çıkartılan 950 kadar diş ve kemik parçasının, 5 kadın ve 4 erkek iskeletine ait olduğunu saptamışlardı. Antropolojik incelemelere göre, erkeklerden biri Çar 2. Nikolay’dı, diğerleri doktor, aşçı ve uşak. Kadınlar, Çariçe Aleksandra (anneannesi, İngiltere Kraliçe’si Victoria’dır), üç kızı ve dadı Demidova.

VARİS YAŞIYOR OLABİLİR MİYDİ

Hepimiz birbirimize bakıyorduk. Kemikler gerçekten Romanov’lara mı aitti? Çar ve ailesinin Rusya dışına kaçırıldığı, beş çocuklu bir köylü ailesinin öldürüldüğü, mezar bulunursa tanınmasınlar diye, cesetlerin parçalanıp, üzerilerine asit döküldüğüne inanan o kadar çok insan vardı ki.

Ayrıca, Çar’ın oğlu ile dördüncü kızı neredeydi? Yoksa 1920’de Berlin’in bir su kanalına kendini bırakıveren Anna Anderson, 1978’deki ölümüne dek ısrarla iddia ettiği gibi Çar’ın dünyalar güzeli kızı, Anastasya mıydı? Daha da önemlisi, 1977’de Kanada’da ölen Heino Tammet, gerçekten Romanov tacının tek várisi Aleksey olabilir miydi?

Dr. İvanov, ağır bir Rus aksanı ile sürdürdüğü olağanüstü ilgi çeken ve bütün soru işaretlerine rağmen ayakta alkışlanan bildirisini noktalarken, İngiliz Adli Bilim Hizmetleri ile anlaştıklarını, kemiklerin DNA analizlerinin Dr. Peter Gill’in laboratuvarında gerçekleştirileceğini ilan etti.

İNGİLİZ POLİS LABORATUVARI

Bir BBC ileri geleni, Dr. Pavel İvanov’u Heathrow Havaalanı’nda karşıladı. Hanedan kemiklerini Volvo’sunun bagajında taşımayı uygun görmediğinden, şatafatlı bir cenaze arabası kiralamıştı.

Gill ve İvanov’un, 1994’te ünlü Nature Genetics dergisinde yayınladıkları çekirdek ve mitokondriyal (mt) DNA bulgularına göre, mezardaki 5 kişi birbirinin akrabasıydı ve üçü kız kardeşti. Bilindiği gibi, mtDNA, sadece anneden ve değişikliğe uğramaksızın aktarılan bir moleküldür. Bu nedenle, ana tarafından akraba, kadın olsun, erkek olsun her bireyde aynen bulunur.

İngiltere Kraliçesi Elisabeth’in kocası, Edinburgh Dükü Prens Philip’in büyükanneannesi, İngiltere Kraliçesi Victoria olduğundan, Çariçe ile ana tarafından akrabaydı. mtDNA’sı, mezardaki erişkin kadını tutuyordu. İvanov ve Gill, buna dayanarak, Çariçe’nin mezarda olduğunu, üç kızın da onun çocukları olduğunu bildirdiler.

Rus hükümeti memnundu. Sürgündeki Ruslar ise, bu sonuca inanmak istemedi. Bilim dünyası da, ikiye bölündü. Çar, gerçekten mezarda mıydı? Ana tarafından akrabaları bulunup mtDNA’ları karşılaştırılsa, daha iyi olmaz mıydı?

Ayrıca Prens Philip, Çariçe’nin ana tarafından çok uzak bir akrabasıydı. Uğraşılsa, daha yakını bulunabilirdi. Anladık, bunlar bir aileydi ama, Romanov’lar mıydı?

mtDNA-16169’DAKİ GARİPLİK

Çar’ın ana tarafından en yakın akrabası, 1899’da 28 yaşında tüberkülozdan ölen kardeşi Dük Georgij Romanov’du. Dr. Pavel İvanov, St. Petersburg’daki lahdin üzerinden ağır İtalyan mermeri kaldırtabilmek için, Rus Hükümeti’ne iki yıl dil dökmek zorunda kaldı. Bu arada Çar’ın yeğeni Tikhon Kulikovsky’den kan almaya çalıştı. Kulikovsky, devrim sonrası amcasının iltica talebini reddeden İngilizlere kızgındı, kan vermedi.

Bir Japon müzesinde bulunan ve Çar’a ait olduğu iddia edilen kanlı mendil parçasından (tahta geçmeden önce yaptığı bir Japonya seyahatinde, kılıçlı birinin saldırısına uğramış ve yaralanmıştı) DNA saflaştırmaya çalıştı. Olmadı.

Çar’ın iki uzak akrabasından aldığı kan örneklerini İngiltere’ye gönderdi. mtDNA’ları, birbirini tutuyordu. Ancak her ikisinin mtDNA zincirinin 16169. pozisyonunda "Timin" nükleotidi olduğu halde, Çar’a ait olduğu sanılan kemiklerin bu pozisyonunda, yüzde 28 oranında "Timin", yüzde 72 oranında "Sitozin" nükleotidi bulundu. (Aynı pozisyonda farklı nükleotidlere rastlanmasına, "heteroplazmi" denir.)

Yapılan istatistik hesaba göre, Çar, yüzde 98.5 olasılıkla mezardaydı. Rus Ortodoks Kilisesi’ni bu veriyle ikna etmek mümkün olmadı. Tabii, ne sürgündeki Ruslar’ı, ne de bilim dünyasını.

AMERİKAN ORDU LABORATUVARI

Dr. Pavel İvanov, 1994’te, hükümet yetkilileri ve din adamlarının meraklı bakışları altında Çar’ın kardeşi Georgij Romanov’un mezarını açabildi. Sol femur ve sol tibya kemiğini aldı. Çar’a ait olduğuna inandığı sol femur ve sol tibya ile birlikte bu kez Amerikan ordusunun Rockville’deki DNA laboratuvarına götürdü. (Kore ve Vietnam’da bulunan kalıntıların, ayrıca Kızılderili toplu mezarlarından çıkan kemiklerin mtDNA analizlerini yapmak üzere Binbaşı Dr. Victor Weedn’in kurduğu laboratuvarı, 1996’da ziyaret etmiştim. Bir uzay üssünden farksızdı.)

Georgij, tıpkı ağabeyi gibi 16169’da heteroplazmikti. Tüm veriler birleştirilerek yapılan hesaplara göre, mezardan çıkan kemiklerin Çar’dan başkasına ait olma ihtimali, 121 milyonda birden daha azdı.

Heteroplazmi, adli amaçlı olarak, ilk kez kullanılıyordu. Kalıntılar, Moskova Büyükelçimiz Nabi Şensoy’un da aralarında bulunduğu, 27 ülke diplomatının katıldığı görkemli bir törenle, 17 Temmuz 1998’de, St. Petersburg’taki Aziz Peter ve Paul Kilisesi’ne gömüldü.

DNA SAVAŞLARI BAŞLIYOR

mtDNA analizlerinin kesin bir kimlikleme yöntemi olmadığı, sadece kişilerin ana tarafından akraba olduklarını gösterdiğini ileri süren bazı araştırıcılar, Ekaterinburg kemiklerini tekrar tekrar incelediler. Örneğin 2001 yılında Moskova Devlet Tıbbi Ağız Bilimleri (Medical Stomatological) Üniversitesi’nden anatomi profesörü Lev Kolesnikov ve ekibi, Romanov Ailesi’nin çok sayıdaki fotoğrafını referans olarak kullandı ve bunlarla aynı açı ve uzaklıktan çekilen kafatası fotoğraflarını, bilgisayar ekranında üst üste getirmeye çalıştı. Dişlerdeki dolguların metal alaşım oranlarına kadar inceleyen Kolesnikov’a göre, mezardakiler arasında Anastasya var, buna karşılık Çar’ın bir diğer kızı, Mariya yok.

2004 yılında, Stanford Üniversitesi’nden Alec Knight’ın, Rusya Bilim Akademisi’nden genetik uzmanı Lev A. Zhivotovsky ile birlikte yayınladığı çalışma ortalığı daha da karıştırdı. Çariçe Aleksandra’nın kız kardeşi Düşes Elizabet Feodorovna’nın, 1982’de Kudüs’te açılan mezarından alınan ve bir tahta kutu içinde New York’ta, Ortodoks Filistin Topluluğu’nun lideri, Papaz Anthony Grabbe’nin evinde muhafaza edilen parmağın (yanlış okumadınız, parmağın) mtDNA’sını incelediler. (Düşes, 1918’de Rusya’da ölmüş, ertesi yıl tabutu Mançurya üzerinden Kudüs’e kaçırılmış!) Sonuçlar, İngiliz Peter Gill’in 10 yıl önceki bulguları ile örtüşmedi. Bu durumda, mezardaki kadın, Çariçe değildi.

Hemen ardından Hollanda Leiden Üniversitesi’nden Peter de Knijff, Ekaterinburg’daki cesetlerin aslında Romanov’lara ait olmadığını, bilim insanlarının siyasete alet edildiğini öne sürdü.

İtham edilenler elbette sessiz kalmadı. DNA analizlerini gerçekleştiren Rus, İngiliz ve Amerikalılar basın toplantıları yaparak kendilerini savundular. Onlara destek olmak üzere Oslo Üniversitesi’nden Erika Hagelberg, parmak deneylerinde yapılan hataları yayınladı. Ardından, Almanya’nın ünlü Max Planck Enstitüsü’nden Dr. Michael Hofreiter, Knight’ı, mtDNA’sını çalıştığı parmağın, Çariçe’nin kız kardeşine ait olduğunu kanıtlamaya davet etti.

Şimdilik durum bu aşamada. 950 diş ve kemik parçası tükeninceye kadar da süreceğe benzer. Naçizane fikrimi sorarsanız, çok ender görülen mtDNA 16169 heteroplazmisi nedeniyle, Çar, mezarda. Ancak, Japonya’daki kanlı mendilin peşine düşmekte fayda var. Günümüz teknolojisiyle, DNA elde etmek mümkün olabilir. Tabii o da, turist çekmek için dahiyane bir buluş değilse!

Çar, Çariçe, Dük, Düşes kargaşası, kimi zaman Fransa’da, kimi zaman İspanya’da oturan Mariya Vladimirovna Romanova’yı, hiç mi hiç ilgilendirmiyor. O, Rus Hükümeti ile davalık. Bir sonraki duruşma 24 Mayıs 2006’da. Moskova Tverskoy Mahkemesi’ne sunduğu belgeler ile, Çar ve ailesinin, Bolşevik hükümetinin emri üzerine infaz edildiklerini kanıtlayabilirse, devletin elinde Romanov’lara ait taşınır, taşınmaz ne varsa, hepsini geri alacak ve akrabalar arasında paylaştıracak.

Anna Anderson Çar’ın kızı mı?

1920 yılında, Berlin’in Landwehr Kanalı’na atlayarak intihara kalkışan Anna Anderson, 2 yıl Dalldorf Akıl Hastanesi’nde kaldıktan sonra, Çar 2. Nikolay’ın küçük kızı Anastasya olduğunu iddia etmeye başladı. Çariçe’nin erkek kardeşinin tuttuğu özel dedektif, bu kadının Anastasya değil, Polonyalı bir fabrika işçisi Franziska Schanzkowska olduğuna ilişkin ipuçları buldu. Buna rağmen milyonlarca insan, Çar’ın kızı olduğuna inandı.

Anna, 1938’te bir Alman mahkemesine başvurarak, hanedan mirasını geri almak istedi. 32 yıl süren davada, ne Çar’ın kızı olduğu ne de olmadığı kanıtlanabildi. Anna, 1984’te Amerika’da öldü. Vasiyeti üzerine yakıldı.

Ekaterinburg’daki kemiklerde, Çar’ın kızlarından biri yoktu. Dr. Gill, Anna Anderson’un Anastasya olup olmadığını araştırmak istedi. 1979 yılında Charlottesville, Virginia’da geçirdiği bir bağırsak ameliyatı sırasında 25 cm kadar uzunlukta bağırsağı kesilmiş ve formaldehid içerisine konmuştu. Dr. Gill, Anna Anderson’un mtDNA’sını belirlemek üzere, hastanenin patoloji bölümündeki bağırsağı kullandı. Çar Ailesi ile bir akrabalığı yoktu.

ANASTASIA, ANASTASIA

mtDNA’sını, 1920’de ortadan kaybolan Franziska Schanzkowska’nın kız kardeşinin oğlu Carl Maucher’inkiyle karşılaştırdı. Tam bir uyum saptadı. Berlin kanalına atlayan kadının, Çar’ın kızı değil, Polonyalı bir işçi kız olduğu kesinlik kazandı.

70 yıldır süren, filmlere ve romanlara konu olmuş Anastasya efsanesi de böylece son buldu. (1956 yapımı, Anatole Litvak’ın yönettiği "Anastasia" filminde, Ingrid Bergman ile Yul Brynner oynamış, müziğini, 200’den fazla Hollywood film müziğine imza atmış Alfred Newman bestelemişti. Ailece sinemada seyrettikten 40 yıl sonra bile annemin, evin içinde bir yandan dolaşıp, bir yandan "Anastasia, Anastasia" diye şarkı söylemesi hálá kulaklarımdadır.)

Heino Tammet Çar’ın oğlu mu?

26 Haziran 1977’de, Kanada Vancouver’de, Aleksey Heino Tammet-Romanov adlı biri, kesin olarak tanımlanamayan bir kan hastalığından öldü. Milyonlarca Rus, bu kişinin, kemikleri mezardan çıkmayan Çar’ın oğlu olduğuna inandı, hálá da inanıyor.

Aleksey’in kendinden 35 yaş küçük, üçüncü karısı Sandra, 1993 Nisanı’nda, kocasının iki dişini Dr. Pavlov İvanov’a gönderdi. O da birini Dr. Gill’e teslim etti. Sandra, 1995’te dişlerden DNA elde edilebildiğini öğrendi. Ancak bütün uğraşlarına rağmen, ne İvanov’dan ne de Gill’den daha fazla bilgi elde edemedi.

SONUÇ HÁLÁ YOK

Günün birinde Gill, dünyanın dört bir yanından "Romanov’ların akrabasıyım" diyerek postalanan saç ve dişler nedeniyle, ücret almadan gerçekleştirdiği bu araştırmaları sonlandırdığını bildirdi. Bu kez İvanov, elindeki diğer dişi, Romanov kemiklerini ilk inceleyenlerden olan Dr. William Maples’e gönderdi. Maples da, Berkley Üniversitesi’nden Dr. Mary-Claire King’in laboratuvarına. Aradan 10 yıl geçti. Sandra Romanov hálá bir sonuç bekliyor. Tammet-Romanov’un iki oğlu ve torunları Kanada’da yaşamlarını sürdürüyorlar. Eğer Vancouver mezarlığında yatan, gerçekten Çar’ın oğlu Çareviç Aleksey Nikolayeviç ise, Romanov’ların soyu sürüyor demektir.
Yazarın Tüm Yazıları