Duty Free’de en çok satanlar

Havalimanları, duty free yani gümrüksüz satış mağazalarıyla giderek lüks alışveriş merkezi haline geliyor.

Birçok yolcu check-in ve pasaport işlemlerini hızla tamamlıyor, mağazalara koşuyor. Alışveriş yapmasa bile fiyatları not alıyor. Karşılaştırmalar yapıyor.

Tüm dünyada havalimanı işletmecileri ciddi gelire sahip duty free mağazalarına büyük önem veriyor. Sık sık tasarımlar değişiyor. Yeni ürünler satışa önce bu noktalarda veriliyor. Böylece tüm dünyadaki pazarın nabzı havalimanlarında etkili olarak tutuluyor.

İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes ve Gürcistan’da Tiflis havalimanlarındaki gümrüksüz satış mağazaları TAV ve bu sektörün öncü şirketlerinden Unifree gruplarının ortaklığında ATÜ tarafından işletiliyor. ATÜ’nün dört havalimanında alt işletmecileriyle birlikte 44 mağazası var.

HIZLI HİZMET ÖNEMLİ

ATÜ Genel Müdürü Hakan Döker’in verdiği bilgiye göre yolcular bilinçli alışveriş yapıyor. Gelişmeleri, fiyatları yakından takip ediyor. Diğer havalimanlarıyla sık sık karşılaştırma yapıyor. Yolcu gerek stantta gerekse de kasada çok hızlı servis istiyor. Stant görevlilerinin aradığını hemen bulmasını, doyurucu bilgi vermesini tercih ediyor.

Havalimanlarında adet olarak en çok sigara satılıyor. Ciroda ise yüzde 43 ile güzellik ürünleri önde. Türklerin yanı sıra Alman, İngiliz, Fransız yolcuların ilk tercihi sigara. Türk yolcularda ikinci sırada parfüm, üçüncü sırada ise içki var. İranlılar en çok çikolata, Ruslar ise parfüm alıyor. En çok satış pazar günleri yapılıyor. Bunu cuma ve pazartesi izliyor.

İçkilerde adet olarak rakı önde. Rakıyı viski izliyor. Son yıllarda şarap da satış rakamlarıyla hızla yükseliyor. ATÜ geliş ve gidiş katlarında açtığı özel şarap reyonlarını büyütüyor, çeşitleri artırıyor.

LOKUM ÖNDE

Dünya markalarının yanı sıra ATÜ’nün Türk hediyelik eşyalarının, lokumların satıldığı "Bazaar" konsepti büyük ilgi görüyor. Uluslararası ödüllü, Kapalıçarşı’dan esinlenilerek yapılan mağazada lokum satışları açık ara önde. Cam bilezik nazarlıklar ise lokumun hemen arkasından geliyor.

İÇKİLER

1. J&B Rare 75cl Combo Pack

2. Yeni Rakı ikili paket

3. Johnnie Walker Red Label 75cl

ÇİKOLATALAR

1. Toffifee 400gr

2. Toblerone Gold 400gr

3. Ferrero T.30 375gr

PARFÜMLER

1. Armani ABC EDT 75ml

2. Calvin Klein Euph.Men EDT 100ml

3. Davidoff CW EDT 75ml

MAKYAJ MALZEMELERİ

1. Lancome Hypnose 01 Noir

2. L’Oreal Telescopic Black

3. C.Dior Eyes Makeup Mascara Diors

CİLT BAKIM

1. Lancome Bi-Facil Bottle 125ml

2. L’Oreal Age Perf.Set

3. L’Oreal Set Wrinkle Decrease Set

AKSESUVAR

1. Hermes kravat twill silk

2. Hugo Boss kravat

3. E.Zegna kravat

OYUNCAK

1. Mattel Hot Wheels Basic Cars

2. Saico Motorsports Series

3. Mattel Hot Wheels

SİGARA

1. Marlboro KS Flip Top Box

2. Muratti Ambassador King Size

3. L&M King Size FTB

Not: Satış sıralaması 1 Ocak 2007’den bu yana adet bazında yapılmıştır.

LİMİTLERİNİZİ UNUTMAYIN

Türkiye’den çıkışta: Sigara 9 karton, alkollü içeceklerde 6 adet bir litre veya 12 adet 70cl şişe, 6 kg çikolata, 7,5 kg kahve veya 3 kg çay. Limitlerin gidilen ülke ile teyit edilmesi öneriliyor.

Türkiye’ye girişte: Alkollü içecek 2 litre, sigara 3 karton, çikolatada 2 kg, kahve 1.5 kg.

AKTARMALI UÇUŞLARA DİKKAT

AB ülkeleri, İsviçre, İzlanda veya Norveç’e, ABD veya Kanada’ya bağlantılı yani aktarmalı uçacak yolcuların mağazalardan satın aldığı 100 ml’yi aşan miktardaki likit (parfüm, kozmetik, içecek) ürünlerin el bagajınıza alınmasına müsaade edilmiyor. Ürünler, kasada verilen bir litre ebatlı, şeffaf, açılıp kapanabilir, plastik poşetlerde taşınabiliyor.

Tolga ÖZBEK

Güle güle Sayın Bakan

Binali Yıldırım, Cumhuriyet tarihimizin en başarılı Ulaştırma Bakanıydı.

İnanılmaz bir vizyonu, mükemmel bir çalışma tekniği vardı.

Kızgınlıkları, kırgınlıkları sınırlıydı ve kine dönüştürmezdi.

Bir araya gelip belki bir kere bile aynı masada yemek yemedik.

Ama hep kendisini çok yakından izledim.

Türkiye’de havayolu yolculuğunu doruk noktasına çıkardı. Bütün havayollarının önlerini açtı. Yükseklere rahatça tırmanmalarını sağladı.

Müthiş bir rekabet yarattı. Yakıt fiyatları arttı. O, bilet ücretlerinin düşmesini sağladı.

Terminaller hızla özelleşti, havacılıkla ilgili tüm kuruluşlar devlet şapkasını atıp özel bir kurum gibi çalışmaya başladı.

THY filosunu ve yolcusunu ikiye katladı. İç hatlarda olmayan yolcular ortaya çıkarıldı. Hiçbir havayolu batmadı; konsept değiştirenler de başarılı oldu.

Biraz daha kalsaydı belki tüm havalimanları sadece terminalleri ile değil her şeyi ile özelleşecekti.

Biraz daha kalsaydı çapraz uçuşlara deniz uçağıyla seferler, çevre ülkelere çevre kentlerimizden günlük tarifeli uçuşlar bile başlayacaktı.

Yorulmadı, giderken de aklı havada, karada ve denizdeydi. İletişim teknolojilerine kadar, bakanlığının her uzmanlık alanında; uzman oldu. Eşit davranışlarla çok başarılar yakaladı.

Ama yasalar gereği gitti. Keşke biraz daha kalabilseydi.

Belki bir gün yine gelir.

Güle güle Sayın Bakan.

Hangi şartlarda, hangi çatı altında bilemem ama bir fırsatını bulursanız yine bekleriz...

Bulutların üstüne tırmanırken

Türk Hava Yolları tarihinde en uzun süre Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapan Dr. Cem Kozlu, anılarını "Bulutların üstüne tırmanırken- THY, bir dönüşüm öyküsü" adlı kitabında topladı. Böylece THY’nin sadece okul yıllıkları gibi bir kitabından sonra ilk kez bir devrini anlatan kaynak ortaya çıktı.

Remzi Kitapevi tarafından basılan kitapta Cem Kozlu, 1988’de dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın kendine görev vermesiyle başlayıp 2003’e kadar uzanan THY’deki çalışmalarını, havacılık sektörünün küresel olarak yaşadığı krizleri, kazaları akıcı bir dille anlatıyor. İşte kitaptan bazı notlar:

NASIL BAŞLADI

Cem Kozlu, Temmuz 1988’de bir Cuma akşamı acil bir telefon alır. Telefondaki ses "Başbakan sizi acilen Harbiye Orduevi’ne bekliyor" der. Apar topar Harbiye’ye giden Kozlu, Özal’dan uzman olduğu ihracat konusunda sorular beklerken THY hakkındaki düşünceleri sorulur. Kozlu THY uçuşlarında yaşadığı aksaklıkları anlatır.

Özal, "Senden anlattıklarını düzeltmeni istiyorum. Genel Müdür, aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanı olacaksın. Ben sadece kurumu kára geçirmeni istemiyorum. Kalitesini ve zihnini değiştirmeni istiyorum" diyerek Kozlu’yu görevlendirdi.

1988’de THY’nin filosu 9 DC9, 9 Boeing 727, 7 Airbus A310 ve 2 DC10’dan oluşmaktadır. Batıda en uzak Londra, doğuda ise Karaçi’ye sefer yapılmaktadır. Her 100 uçuştan 47’si rötarlı havalanmaktadır. İkram ise gidişte tavuklu pilav, dönüşte pilavlı tavuktur...

İLK İSYAN BOLAYIRLI’DAN

Cem Kozlu’nun THY’de tek tanıdığı bir davette ayak üstü sohbet ettiği o günlerde Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olan Yusuf Bolayırlı’dır. Kozlu uçakların büyük bakımlarını daha hızlı olduğu için yurtdışında yaptırmak ister. Araştırma yapılması talimatı verilir.

Cevap bir türlü gelmez. Toplantıda Kozlu durumu sorduğunda Bolayırlı "Talimatınızı yerine getiremeyeceğim, affımı rica ederim" diyerek odayı terk eder. Kozlu şoke olmuştur ancak Bolayırlı ile çalışmaya devam eder. Teknik, hızla bakım sürelerini azaltır. Uçaklar yurtdışına gitmez. Bolayırlı ilerleyen yıllarda Cem Kozlu tarafından Genel Müdürlüğe yükseltilecek ve THY’nin en uzun süreyle genel müdürü olacaktır.

THY’DE İŞİN ZOR

THY’nin ilk yabancı danışmanı John Sylvest Möller, Kozlu’ya rötarların azaltılması konusunda "Genç adam işin çok zor, çalışanlarında inisiyatif kullanma ürkekliği var. İsteksizlik, umursamazlık, liderlik, koordinasyon yok. Altyapı eksik" der. Kozlu uzun yıllar sabah mesailerine Atatürk Havalimanı’ndaki Harekat Merkezi’ne başlar.

Kabine el atılır. Döşemeler düzeltilir. İkram değiştirilir. Uçakların pijamalı boyası yerini daha modern bir tasarıma bırakır. Filo sadeleştirilerek DC10’lar satılır. Eğitime önem verilir.

Özal bir gün neden Boeing 747 Jumbo Jet alınmadığını sorar. Kozlu’nun cevabı Jumbo’ların yüzde 80-90 dolulukla kárlı olduğu, bu uçakları THY’nin dolduracak kapasitesinin bulunmadığıdır. THY, uzun menzilli daha az yolcu kapasitesine sahip Airbus A340’ı seçecektir.

KUALA LUMPUR OLAYI

THY’nin A310’u, Singapur’dan kalkmış, Kuala Lumpur’a inerken pist yerine onun dört kilometre paralelinde aydınlatılmış otoyola doğru kulenin uyarılarına rağmen alçalır. Yere 150 metre kala pas geçer. Uçağın kaptan pilotu Turan Toker, ikinci pilot Ziver Tuncel’dir.

Olay basına sızar. Yapılan araştırmada Kaptan Pilot Toker’in 1983’te Esenboğa’da düşen 727 uçağının da kaptan pilotu olduğu ortaya çıkar. Bu olaydan sonra THY’de ilk kez bir pilotun pilotluğu alınır.Ê

Cem Kozlu’nun 1988’de Harbiye Orduevi’nde başlayan THY macerası, Nisan 2003’te Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’la yaptığı sohbetle sona erer...

Hem bir belgesel hem de bir roman tadında sunulan kitap özel bir şirket gibi yönetilmesi gereken bir devlet kuruluşunun "kimliğini arama" dönemine de ışık tutmaktadır. Dr. Kozlu kaleme aldığı bu kitapla geleceğin THY yöneticileri için de çok önemli bir kaynak sunmuş oldu.

Türk Hava Yolları tarihinde en uzun süre Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapan Dr. Cem Kozlu, anılarını "Bulutların üstüne tırmanırken- THY, bir dönüşüm öyküsü" adlı kitabında topladı. Böylece THY’nin sadece okul yıllıkları gibi bir kitabından sonra ilk kez bir devrini anlatan kaynak ortaya çıktı.

Remzi Kitapevi tarafından basılan kitapta Cem Kozlu, 1988’de dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın kendine görev vermesiyle başlayıp 2003’e kadar uzanan THY’deki çalışmalarını, havacılık sektörünün küresel olarak yaşadığı krizleri, kazaları akıcı bir dille anlatıyor. İşte kitaptan bazı notlar:

NASIL BAŞLADI

Cem Kozlu, Temmuz 1988’de bir Cuma akşamı acil bir telefon alır. Telefondaki ses "Başbakan sizi acilen Harbiye Orduevi’ne bekliyor" der. Apar topar Harbiye’ye giden Kozlu, Özal’dan uzman olduğu ihracat konusunda sorular beklerken THY hakkındaki düşünceleri sorulur. Kozlu THY uçuşlarında yaşadığı aksaklıkları anlatır.

Özal, "Senden anlattıklarını düzeltmeni istiyorum. Genel Müdür, aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanı olacaksın. Ben sadece kurumu kára geçirmeni istemiyorum. Kalitesini ve zihnini değiştirmeni istiyorum" diyerek Kozlu’yu görevlendirdi.

1988’de THY’nin filosu 9 DC9, 9 Boeing 727, 7 Airbus A310 ve 2 DC10’dan oluşmaktadır. Batıda en uzak Londra, doğuda ise Karaçi’ye sefer yapılmaktadır. Her 100 uçuştan 47’si rötarlı havalanmaktadır. İkram ise gidişte tavuklu pilav, dönüşte pilavlı tavuktur...

İLK İSYAN BOLAYIRLI’DAN

Cem Kozlu’nun THY’de tek tanıdığı bir davette ayak üstü sohbet ettiği o günlerde Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olan Yusuf Bolayırlı’dır. Kozlu uçakların büyük bakımlarını daha hızlı olduğu için yurtdışında yaptırmak ister. Araştırma yapılması talimatı verilir.

Cevap bir türlü gelmez. Toplantıda Kozlu durumu sorduğunda Bolayırlı "Talimatınızı yerine getiremeyeceğim, affımı rica ederim" diyerek odayı terk eder. Kozlu şoke olmuştur ancak Bolayırlı ile çalışmaya devam eder. Teknik, hızla bakım sürelerini azaltır. Uçaklar yurtdışına gitmez. Bolayırlı ilerleyen yıllarda Cem Kozlu tarafından Genel Müdürlüğe yükseltilecek ve THY’nin en uzun süreyle genel müdürü olacaktır.

THY’DE İŞİN ZOR

THY’nin ilk yabancı danışmanı John Sylvest Möller, Kozlu’ya rötarların azaltılması konusunda "Genç adam işin çok zor, çalışanlarında inisiyatif kullanma ürkekliği var. İsteksizlik, umursamazlık, liderlik, koordinasyon yok. Altyapı eksik" der. Kozlu uzun yıllar sabah mesailerine Atatürk Havalimanı’ndaki Harekat Merkezi’ne başlar.

Kabine el atılır. Döşemeler düzeltilir. İkram değiştirilir. Uçakların pijamalı boyası yerini daha modern bir tasarıma bırakır. Filo sadeleştirilerek DC10’lar satılır. Eğitime önem verilir.

Özal bir gün neden Boeing 747 Jumbo Jet alınmadığını sorar. Kozlu’nun cevabı Jumbo’ların yüzde 80-90 dolulukla kárlı olduğu, bu uçakları THY’nin dolduracak kapasitesinin bulunmadığıdır. THY, uzun menzilli daha az yolcu kapasitesine sahip Airbus A340’ı seçecektir.

KUALA LUMPUR OLAYI

THY’nin A310’u, Singapur’dan kalkmış, Kuala Lumpur’a inerken pist yerine onun dört kilometre paralelinde aydınlatılmış otoyola doğru kulenin uyarılarına rağmen alçalır. Yere 150 metre kala pas geçer. Uçağın kaptan pilotu Turan Toker, ikinci pilot Ziver Tuncel’dir.

Olay basına sızar. Yapılan araştırmada Kaptan Pilot Toker’in 1983’te Esenboğa’da düşen 727 uçağının da kaptan pilotu olduğu ortaya çıkar. Bu olaydan sonra THY’de ilk kez bir pilotun pilotluğu alınır.Ê

Cem Kozlu’nun 1988’de Harbiye Orduevi’nde başlayan THY macerası, Nisan 2003’te Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’la yaptığı sohbetle sona erer...

Hem bir belgesel hem de bir roman tadında sunulan kitap özel bir şirket gibi yönetilmesi gereken bir devlet kuruluşunun "kimliğini arama" dönemine de ışık tutmaktadır. Dr. Kozlu kaleme aldığı bu kitapla geleceğin THY yöneticileri için de çok önemli bir kaynak sunmuş oldu.
Yazarın Tüm Yazıları