Doğan Hızlan: Festivalde zafer genç kuşağın

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Uluslararası İstanbul Film Festivali'ndeki ödül çizelgesi genç kuşağın Türk sinemasına aşıladığı taze kanın tutuğunun göstergesidir.

Genç yönetmenlerin yaptığı filmler süper prodüksiyonlar da değildir. Küçük bir bütçe ile iyi filmler yapılabileceğinin de ispatıdır.

Sanatta önce yeteneğin geldiğine de bir göndermedir.

Sinema sadece eğlence değildir kuralını da bir kez daha seyirci defterimize yazmalıyız.

Uluslararası Yarışma bölümünde Altın Lale'yi Nuri Bilge Ceylan'ın Mayıs Sıkıntısı filmiyle alması, ayrıca bir Türk yönetmenin uluslararası sinema ölçütlerinde de ödül alabilecek bir film çekebileceğinin kanıtıdır.

Nuri Bilge Ceylan'ın ödül konuşmasında söylediği bir sözün özellikle altını çizmek isterim:

'Kaliteli filmlerin bulunduğu bir festivalde filmimin seçilmesi beni gerçekten mutlu etti. Ben sinema hakkında ne öğrendiysem bu festivalde öğrendim. Festival olmasaydı ben bu filmi çekemezdim.'

Ceylan'ın yaptığı bu saptama bir iltifatın ötesindedir. Zaten onlar inanmadıklarını söyleyen iltifatçı insanlardan değildir.

Gerçekten de Sinematek'in olmadığı bir ülkede İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın düzenlediği Uluslararası İstanbul Film Festivali, önemli bir kültürel açığımızı kapatıyor. Bizi sinema tarihiyle tanıştırıyor, sinema tarihinin önemli filmlerini görmemizi sağlıyor.

***

ULUSAL Yarışma'da ise gene ödül iki genç yönetmenindi.

En İyi Türk Filmi Ödülü'nü Nuri Bilge Ceylan'ın Mayıs Sıkıntısı alırken, En İyi Türk Yönetmen Ödülü'nün sahibi de Üçüncü Sayfa filmiyle Zeki Demirkubuz oldu.

Her iki yönetmen de daha önce hem Sinema Yazarları Derneği'nce hem de Altın Portakal Film Festivali'nde ödüllendirilmişti.

Nuri Bilge Ceylan'ı gerçek sinema izleyicileri Kasaba filminden tanırlar. Zeki Demirkubuz'u da C Blok ve Masumiyet'ten.

Her ikisinin de başarısının rastlantısal olmadığını, bir atımlık barutun gürültüsü olmadığını biliyoruz.

Sinemamızdaki genç oyuncu kuşağının başarıları beni sevindiriyor.

Güven Kıraç'ın, Başak Köklükaya'nın ödüllendirilmesi, yakışıklı erkekle güzel kadının gündemden düşüp, oyunculuğa yönelişin uzun hikayesinin özetidir.

Salkım Hanım'ın Taneleri'nde Güven Kıraç'ı çok beğenmiş, Üçüncü Sayfa'daki Başak Köklükaya'nın oyununa da hayran kalmıştım.

Hak ettikleri başarıyı kazandılar.

Türk sinemasının geleceği adına jüri iyi bir adım attı.

***

Gelelim işin bir başka yanına:

Gişe rekorları kıran filmler hakkında, basında, televizyonda onlarca yazı okudunuz ve seyrettiniz.

Oyuncuların sabahtan akşama günlük hayatları dışında, oyunculukla ilgili sulu serüvenlerini de öğrendiniz. Çoğunuzun bunları merak ettiğini de sanmıyorum.

Bu iki iyi film de kötü magazin şemsiyesinin altında, gölgesinde kaldı. İnanıyorum ki bir çok seyirci ve medya mensubu genç kuşağın bu iki önemli yönetmenini ödül haberinden sonra okuyup öğrenmişlerdir.

Mayıs Sıkıntısı ve Üçüncü Sayfa, toplumumuzun sinemaya yansıtılmış başarısıdır. Bu iki filmi seyretmiş olanlar, iyi filmi seçtikleri için kendileriyle övünebilirler.

Kasaba dünyasına ve hayatımızı etkileyen, hatta yönlendiren haberlere karşı ilgisiz kaldıysanız, bu topraklarda soyut, sanal bir varlık olarak hayalet gibi dolaşıyorsunuz demektir.

Türk sinemasının, bizi uluslararası alanda tanıtacak nitelikte, kimlikte olduğunu anımsatacaktır bu ödüller.

***

ÖDÜL sonuçlarından çok sevinçliyim.

İki açıdan: Birincisi yeni Türk sinemasının geleceğine güvenle bakmamı sağlıyor.

İkincisi seyircilere gişe rekonları kıran Türk filmlerinden başka alternatif sinema olduğunu da gösteriyor.

Ödüller her zaman yararlıdır.

Doğru kişilere verildiği sürece.

Yazarın Tüm Yazıları