Doğan Hızlan: Ali Kocatepe ve şarkıların ruhu

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Egebank ile Radikal Gazetesi'nin ortaklaşa yürüttükleri Şevket Süreyya Aydemir'in kitaplarının yeniden yayınlanması kampanyası dolayısıyla düzenlenen özel bir davette Ali Kocatepe'yi dinledim.

Ali Kocatepe, orgunun başına geçti, 1950'li yıllardan bugüne, eşsiz, unutamayacağım bir müzik panoraması çizdi notalarla.

Sevdiğim şarkılar, şarkıcılar; anılar müzesindeki yerlerinden çıkıp o salonda yer aldılar. Neredeyse yarım yüzyıllık müzik tarihinin seçkin parçaları; onun sesiyle kulağımda yankılandı durdu.

Yılların içinde ses haritasını öyle ustaca çizdi ki, salondaki küçük söyleşiler; sessizliğe dönüştü, herkes onun müziğini can kulağıyla dinlemeye başladı.

Benim asıl hoşuma giden yanı neydi bu küçük konserin, biliyor musunuz?

Ali Kocatepe, o dönemin ses kanavasını; tuşlarla notaların yanında, notlarla da süsledi.

Şarkıların öykülerini anlattı, şarkıcıların kimlikleri üzerine bize bilgi verdi.

Dinlediğimizi daha iyi tanıdık, anımsadık ve o şarkının ruhu bizi etkilemeye başladı.

Düşündüm; kaç müzikçi, onun gibi, çaldığının, söylediğinin öyküsünü bilebilir? Kaç müzikçi onları bir müzik ve hayat felsefesi içine oturtarak dinleyiciye aktarabilir?

Beni ses bağımlısı yapmıştı.

Belki zaman zaman bu şarkıları dinliyordum ama bunları bir ruh hali sarmıyordu, onu tamamlayan öyküden yoksundu.

* * *

'BEN sana vurgunum', şarkısının sözünü Sabahattin Ali, Konya'da öğretmenlik yaparken edebiyat dünyasının ünlü adı Nahit Hanım için yazmış, onu da Ali Kocatepe bestelemiş ve Nükhet Duru da okumuştu.

O şarkıyı dinlerken, bir Anadolu şehrindeki Sabahattin Ali'yi hayal ettim, o günkü ruh halini yansıtan yazılarını düşündüm.

Ali Kocatepe şarkılarını kuru kuruya söyleseydi, akşamın o saatinde, bir gökdelende bu kadar duygulanır mıydım?

Sanmıyorum.

Arkadan bir Dario Moreno anlattı ki, şarkıdan önce biz onu dinlemeye ve sevmeye hazırdık. Birdenbire onun, Brigitte Bardot ile birlikte oynadığı filmdeki Brigitte Bardot şarkısını mırıldandım.

Dario Moreno'yu andı ve ardından 'Deniz ve Mehtap'ı söyledi.

Ansızın İzmir'in Kordonboyu'ndan Paris caddelerine doğru yürümeye başladım.

Ses tarihimizin en önemli sayfalarını, anılarımızın defterindeki daha nice adları bize hatırlatı.

Edith Piaf, Jacques Brel, Gilbert Becaud'nun en güzel parçaları dün akşam bizimleydi.

* * *

YENİDEN Ali Kocatepe'yi CD çalarıma koydum.

'Şarkılarda Sabahattin Ali'yi aramaya başladım. 'Sardunyaların Dansı'na katıldım.

Müziğin felsefesini bilmeden müzikçi olunmuyor.

ÖZÜR NOTU:

Dün sevgili dostum Günsel Renda ile Fatih'in Portresi üzerine konuşurken, birden bir hatamı farkettim.

Fatih'in portresi bizde olmalıydı başlıklı yazımdaki bilgileri, albümün başındaki Prof.Dr.Günsel Renda'nın yazısından aktardım, bunu da bolt harflerle belirttim.

Ne var ki adını koymayı unuttum, ona söylediğimde güldü sadece.

Konuşmalarımızdan öğrendim ki, Haziran ayında Türkiye İş Bankası'nın sponsorluğunda Filiz Çağman ile birlikte Osmanlı padişahlarının portrelerini sergileyeceklermiş.

Sevgili dostumdan ve okurlarımdan bu unutkanlığım için özür dilerim.

Yazarın Tüm Yazıları