Demokrasimize musallat olanlar

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Cumartesi günü evden hiç çıkmadım. Bir kez Köşk'ü arayıp Baba'nın doğum gününü kutladım. Dile kolay, 74 yaş ve 50 yılı devlette.

‘‘Efendim bence 74 değil 24'e girdiniz, nice yıllara...’’

‘‘O zaman çocuk yaşta oluruz. Sen 20 çıkar, ben razıyım...’’

Bence yaş, insanın yaşama sevinci ile doğru orantılı. İş, akıl, his, sevgi ve dinamizm, yaşın gerçek ölçüleri... Demirel, bu yüzden 74 yaşında değil. Telefon görüşmemiz bu kadar sürdü. Sonra günüm, dostum Sezar Aygen'in verdiği müthiş kitabı okumakla geçti. Vallahi bayıldım. Tarihe geçecek bu belgeden alıntılar yapıyorum. ‘‘Kimdir demokrasimize musallat olanlar?’’ sorusuyla başlayan sayfalar şöyle sürüyor:

‘‘Kimdir bugün yasama yetkisini tek başına ele geçirip, kendilerinden başka herkesi dinsiz'likle suçlamaya yeltenenler?

* Kimdir, dini siyasal çıkarlarına alet ederek iktidarı ele geçirmeye, sonra da kendilerinden başka herkesi susturmaya kalkışanlar?..

* Ve kimdir, 'bizim yasalarımız vardır ve ilahidir. Dünyevi yasalar yapmaya gerek yoktur’’ diyerek, millet iradesinin mabedi olan TBMM'nin dayandığı çağdaş zemin yerine, başka zeminler koymaya çalışanlar?..''

KİMDİR BUNLAR?

Kimler olduğunu da yazar kendi açıklıyor:

‘‘Bunlar, Türk Milletini sonu belirsiz bir maceraya sürüklemek misyonunu yüklenmiş olanlardır.

* Bunlar Türk Milletini aydınlık yerine karanlığa sevketmek görevi almış ve bu görevi hayasızca ifaya başlamış olanlardır.

* Bunlar çağdaşlığı yakalama yeteneği bulunmayan, hiçbir yeteneği bulunmayan, bütün bir milleti de kendi düzeylerine çekmeye çalışan yeteneksiz siyaset bezirgânlarıdır.

* Bunlar, cehaletlerini meşrulaştırıp, başkaları üzerinde istibdat tesis ederek onların tüm hürriyetlerini gasp etmeyi amaçlayan, bu mütecaviz siyasetlerini de yüce dinimizin arkasına saklayan özgürlük düşmanlarıdır.

* Bunlar, ‘Bizden olanlar, bizden olmayanlar', ‘Dindar olanlar, dindar olmayanlar', ‘Şu mezhepten olanlar, bu mezhepten olanlar', ‘Şu tarikattan olanlar, bu tarikattan olanlar' diyerek milleti bölen, ayrımcılık yapan ve milleti millete düşman etmekle yükümlü misyon sahipleridir.’’

TEK BAŞINA DEĞİLSİN

Yazarın herkese açıkça bir ilanı var:

‘‘Tek başıma kalsam da, misyonu karanlık olan, misyonu müstebitlik olan, misyonu bölücülük olan; çok partili demokratik rejimi, bu rejimden hayat gücü alan TBMM'nin bağımsız yasama hakkını sonuna kadar koruyacak, muhafızlığını yapacağım. Tek başıma kalsam da; aydınlığa, ışığa, özgürlüğe yürüyecek, yaşayan ve gelecek kuşakların huzuru, dirliği, güvenliği ve refahı için çalışacağım.’’

Neden tek başına bırakalım? Bu görüşleri hepimiz destekleriz:

‘‘Şimdi artık çoğulculuk anlayışından katılımcı demokrasi uygulamasına geçmek zorundayız. Rejimi, hukuk devletini, sağlıklı adalet mekanizmasını ancak, en uçtaki vatandaşın da demokrasi kuralları çerçevesinde sisteme dahil olması ve siyasal taleplerde bulunmasıyla tesis edebiliriz.(...) Biz sivil toplum kurumlarını demokrasimizin temeline yerleştirmek ve çok sesli parlamenter yapıyı tabana açarak, tabandan tavana siyasal örgütlenmeyi sağlamak amacındayız.’’

Sivil toplum örgütlerinin siyasette etkin olmasını öneriyor.

Yazarın Tüm Yazıları