Dedikodu molası

TENİS sporunun ne kadar geleneklere bağlı ve yeniliklere açık olmadığını hepimiz biliriz. Bugüne dek gerçekleşen dişe dokunur tek devrim 1970 yılında tie-break sisteminin devreye sokulmasıydı.

Birkaç yıl önce de deneme amaçlı NO AD yani karar puanı uygulaması başlatıldı. NO AD şöyle işliyor; game (oyun) içerisinde sporcular ’deuce’ (40-40 berabere) olduğunda, iki puan üst üste kazanan değil de ’karar puanını’ yani tek puanı alan oyuncu game’i almış oluyor.

NO AD’i en çok isteyenler televizyon kuruluşlarıydı. Çünkü onlar mümkün olduğunca maçların normal sürelerinde bitmesini arzuluyordu. Uzayan her maç yayın akışını alt üst ediyordu. Bunun en son ve güzel örneği CNN Türk ve D Spor’un yayınladığı, 5 saat süren 2008 Wimbledon tek erkekler finali oldu.

Tenisin profesyonelleri hiç istemedi

NO AD sistemi başta profesyoneller tarafından hiç ama hiç benimsenmedi. Ve çok kısa zamanda da çiftler kategorisi dışında vazgeçildi. Aslında isabet oldu da diyebiliriz. Çünkü tek puan uygulaması en başta tenisin felsefesine uymuyor. Teniste game’i kazanman için üst üste iki puanı alman gerekir. Bu, tie-break uygulamasında da böyledir.

Ne yazık ki bizde Türkiye’nin en büyük tenis potansiyelini oluşturan senior (veteran) turnuvalarında bu amaçsız ve tamamen şansa bağlı olan "karar puanı sistemi" hala uygulanıyor. Sistemin neden şansa dayalı olduğunu şöyle açıklamak mümkün; diyelim ki rakibim beni 6-0 yendi. Ancak set içerisinde beş kez karar puanı oynadım.

Yani rakibin kazandığı 5 game tek puanla sonuçlandı. Bu durumda ben rakibimden daha kötü bir tenisçi mi oluyorum? Başka bir örnek de şu; rakip 5-4 önde, 10’uncu game oynanıyor ve durum 40-40. Karar puanı oynanıyor, puanı ben alırsam 5-5 olacak, kaybedersem seti vermiş olacağım. Söyler misiniz, bu şans değil de nedir?

Kurtuluş ’karar puanı’ değil

Bizimkilerin bu NO AD kuralını güya turnuvalardaki zaman tasarrufu için uyguladıklarını biliyoruz. Bakın, bazı senior turnuvalarına 700 ile 1000 kişi arasında katılım oluyor ve genelde kulüplerin kort sayısı yetersiz kalıyor. Böylece maç saatleri sarkıyor, organizatörler de ne hikmetse kurtuluşu karar puanında buluyorlar. Bugüne

dek hangi senior ile konuştuysam bu uygulamadan memnun olmadığını söylüyor.

Tenisi keyif için oynayan seniorların maçlarını kısa tutmak için yapılması gereken şey karar puanı uygulaması değil, karşılaşmalardan önceki 5 dakikalık ısınma sürelerine ve maç sırasındaki 1.5 dakikalık dinlenme sürelerine harfiyen uyulmasıdır.

Maalesef çoğu maçta senior tenisçilerin bu kurallara uymadığını ve özellikle dinlenme molalarını "çaylı kahveli dedikodu molasına" çevirdiğini görüyoruz.

Federer ve Nadal’ı çiftlere çağırıyorlar

Profesyonel Tenisçiler Birliği (ATP), NO AD kuralını sadece çiftler kategorisinde uygulamaya devam ediyor. Bunun da sebebi gayet mantıklı.

NO AD sayesinde oyuncular daha az yoruluyor. Böylece Roger Federer ve Rafael Nadal gibi tekler şampiyonlarını çiftlerde oynamaya ikna etmek daha kolay hale geliyor. Federer ve Nadal gibi üst düzey tenisçilerin katılacağı çiftler maçlarının hem televizyonlar hem de seyircilerden büyük ilgi göreceği bir gerçek.
Nadal’ın ismi göktaşına verildi

TENİS dünyasının yıldız oyuncusu Rafael Nadal’ın ismi, Mars ile Jüpiter arasında yer alan 4 km çapındaki bir göktaşına verildi. Nadal’ın doğum yeri olan Mallorca’daki uzay gözlemevi astronomları, prestijli Wimbledon tenis turnuvasının son şampiyonu İspanyol tenisçinin adını 2003’te keşfedilen 128036 numaralı göktaşına vermeyi kararlaştırdıklarını belirtti. Mallorcalı gökbilimciler, saniyede 20 km hızla yer değiştiren bu gökcismine Nadal’ın adını vererek, "tüm zamanların en iyi tenisçisini onurlandırmak istediklerini" kaydetti.
Yazarın Tüm Yazıları