Cüzzam savaşcısı Ethem Utku

UNUTULMUŞ cüzzam savaşçısı: Ethem Utku hocamız...

Yeni jenerasyon, meslekte yeni savaşcılar geldikçe bilim daha da ilerler. Ama öncü savaşçıların hatırlanması, emeklerinin anılması gerekir. Çünkü kapıyı onlar aralamışlardır. Birileri ilki başlatır, yolu aydınlatır, arkadan gelenler o yoldan daha güvenli ilerler.
Bu hep böyle olmuştur. Türkan Saylan’ı tabii ki herkes tanıyor. Şüphesiz ‘lepra savaşı’ndaki hizmetleri alem şümuldür. Onun diğer alanlardaki açılımlarını da herkes biliyor, rahmetle anıyor.
Bir de Ethem Hoca vardı. Bizim jenerasyonun hocası. Doç. Dr. Ethem Utku... Türkiye’de kurumsal olarak lepra savaşını ilk kez başlatan hekimdir.
O 1957’de lepranin bulaşıcı olmadığını öne sürdü ve Türkiye’de ilk kez Ankara’da ‘Lepra ile Savaş Derneği’ni kurdu. A.Ü. Tıp Fakültesi ile bakanlık arasında protokol hazırlayarak lepra bölümünü açtı.
Elazığ, Erzurum, Kars, Van, Ağrı, Hakkari’de, oralara bizzat giderek cüzzamla savaştı. 1964’de Hakkari yolunda trafik kazasında daha 47 yaşındayken öldü. Cüzzamlılara giderken... O savaş uğruna... Tabii ki o zamanlar dünyada iletişim bugünkü gibi değildi. Onun için Ethem Hoca hakkinda bilinenler yeterince duyurulamamıştır. O ‘dünya daha sessiz’ iken geldi, geçti... Onun için fazla tanınmadı, ya da unutuldu. Gerçi Türkan Hoca, onun başarılarından söz etmiştir.
Bu günlerde ‘Cüzzamla Savaş Haftası’nda, bu haftanın güncelleşmesi nedeniyle, Doç. Dr. Ethem Utku’nun hatırlanması gerekir diye düşündüm.
Doç. Dr. Ethem Utku’nun, sınıf arkadaşı 1944‘lülerden, Prof. Dr. Hüsnü Aziz Göksel’in Ulus gazetesinde
(5 Ağustos 1964) çıkan yazısından bazı alıntılar yapacağım:
“Ethem Utku askeri tıbbiyeli. İlk kez panama şapkasıyla giriyor sınıfa. Kalın kaşlı, iri gözlü, esmer bir tip. Arkadaşları ona George Milton lakabını yakıştırıyorlar ve bu öyle gidiyor....”
Dr. Ethem, çocukluğundan beri keman çalışıyor, hatta Galatasaray Orkestrası’nda çalmış. Tabip teğmen olarak ilk kez doğuya gidiyor. Elazığ Cüzzam Hastanesi’ne merak ettiği için giriyor. İşte o zaman başlıyor bu savaşın aşkı. Ondan sonra mücadele... O merak binlerce insanın bahtını değiştiriyor. Uykusuz, huzursuz geceler geçiriyor. Tel örgülerin arkasına atılan toplum dışı insanları düşünerek günlerce uykusuz kalıyor. O günden sonra onun keman çaldığını kimse duymamış... O insanları tedavi edip topluma kazandırma fikr-i sabit haline gelmiş.
Bağlama çalmasını bilmediği halde, bağlamayı eline alıp şunu çalmış:
Bağlamamın düğümü
İsterler öldüğümü
Sağ yanım yastık ister
Sol yanım sevdiğimi.

Sınıf arkadaşı Hüsnü Aziz Göksel anlatıyor: “Tanıştığımızdan 25 yıl sonra bir akşam üzeri geldi. Gece yarırısına kadar cüzzam davasını konuştuk. Yani o anlattı.
Nasıl dernek kurmuş, nasıl enstitü yapacak, bütün memleketteki cüzzamlıları nasıl köy köy tarayıp o enstitüye getirecek, tedavi edecek...” diyor ki Hüsnü Gökel, “Birden bire onun nasıl insan ile insanüstü sınırı aşmış olduğunu farkediverdim.”
“Ethem’in ideali hergün biraz daha şekilleniyordu. Lepra Enstitüsü’nü kurdu. Lepra Eğitim Merkezi’ni açtı. Lepra için hekim ve sağlık memurları yetiştiriyordu. Yer yer dispanserler açmaya başladı. Lepra tarama kervanları kurarak köy-köy taramaya başladı. Tel örgütlerin arkasına atılacağından korkup hastalığını saklayanlar ona gelmeye başladılar. İsmi kulaktan kulağa dolaşıyordu. Onun ismi artık sınırlarımızı aşmıştı.
Ve bir gün Hakkari’ye cüzzamlılara şifa olmaya gitmek üzere arabasıyla yola çıktı. Onlara ferahlatıcı bir nefes götürüyordu. Bu onun son nefesi oldu.
Ethem’in cenazesini getiren arabadan bir çelenk çıktı.
Bir hamur tahtasının üzerine çiçekler çivilenerek yapılmış bir çelenk... Bu çiçekler, çiçekçilerde satılanlardan farklıydı. Uzağın, doğunun çiçekleriydi.”
Ben, Ethem Hoca’nın öğrencisi olarak diyorum ki:
”Rahat ol Ethem Hoca! Araladığın, ışıklandırdığın kapıdan ‘güçlü savaşçı’ ve onun takipçileri yollarına devam ediyorlar. Çabaların boşa değil, ışıklar içinde uyu.
Prof. Dr. Siber GÖKSEL- Türkiye Yüksek İhtisas Kardiyologu Kliniği’den emekli.
Yazarın Tüm Yazıları