Cüneyt Ülsever: Türkiye'de merkez sağın mehteran eşliğinde gelişimi (I)

Cüneyt ÜLSEVER
Haberin Devamı

Gelişim kelimesi genellikle ‘‘ileriye gidiş’’ kavramını ifade eder. Mehteran taburu ise müzik eşiliğinde yaptığı yürüyüşlerde iki adım ileri attıktan sonra bir adım yerinde sayarak ilerler. Mehteran da ileri doğru yürür ama arada bir duraklamak, müzik ile elde edilen bir ritim kazandırır mehterana.

Türkiye'de merkez sağın tarih içinde gelişimine bakıldığı zaman, mehteranın ritminden yoksun, ancak muhakkak duraklamalar ve hatta gerilemeler izleyen bir ileri gidiş gözlüyoruz.

18 Nisan seçimlerine beş kala ülkemizde merkez sağın kısa tarih içinde kat ettiği gelişimi incelemek gerektiği düşüncesi ile bugün ve yarın bu konuya değinmek istiyorum.

Cumhuriyet döneminde merkez sağ sahneye, 1950'de, çok partili demokrasinin yan ürünü olarak çıkıyor. Demokrat Parti, merkezi temsil eden CHP'ye karşı, milleti temsil etme iddiası taşıyor. Ankara'nın ‘‘millete rağmen millet için’’ sloganından bizar olan kitlelerin ‘‘yeter artık söz milletin!’’ sloganına öncülük ediyor. DP'yi önce devlet-millet ilişkisini ters yüz etme çabası içinde, liberal-demokrat izdüşümleri taşıyan bir iktidar olarak görüyoruz. Ancak, aynı parti 1956'dan sonra iktidar yıpranmasına karşı panzehiri, aynen CHP'nin uyguladığı antidemokratik ve baskıcı politikalarda aramaya başlıyor ve ilk darbe ile 1960'ta yıkılıyor.

* * *

1960'larda ortaya Demirel mitosu ve mühendis-sağ kavramları çıkıyor. Bir darbenin karşıt ürünü olarak işe girişen AP, demokratik uygulamalar yerine ekonomik büyümeyi öne çıkararak, Menderes ile başlayan, ancak vurgusunu Demirel ile kazanan, büyümeci politikaları mal ediyor merkez sağa.

Bu iki dönemde merkez sağ kendi evrensel karakteri çerçevesinde milletin sosyolojik öğelerine hassasiyeti ve büyümeci ekonomiyi, sonradan zaman zaman kaybetse de kendi hanesine yazıyor.

Ancak, Adalet Partisi ve onun lideri Demirel'in merkez sağa kazandırdığı olumsuz sıfatları da zikretmeden merkez sağın bu dönemlerdeki karakteristik özellikleri tamamlanamaz.

Merkez sağın iktidara geliş gerekçeleri ne kadar devlet aygıtının uygulamalarına bir tepki olarak gelişse de merkez sağ iktidarda hep devlet ile uzlaşmayı ön plana çıkarıyor.

* * *

Her ne hikmetse ülkenin yaşadığı 3.5 adet darbe hep sağ partilerin iktidarına nasip olsa bile ülkemizde merkez sağ, tıpkı merkez sol gibi eninde sonunda hep devletçi bir görünüm kazanıyor.

‘‘Devlet eli ile zengin yaratma ve kollama’’ politikalarını cumhuriyetin bağrına yazan ülkemizde Demirel dönemi merkez sağın boynuna kayırmacılık ve devletin sırtından palazlanmak paftalarını da asıyor. Sosyolojik öğelere saygı ise çoğu zaman, ana yemek yanındaki sos misali, oy uğruna millete sunulan nabız şerbeti olarak yer alıyor.

Ancak, merkez sağ büyümeci politikalarında hep ısrarlı oluyor.

Bu ülke ekonomik büyümede 3 tepe noktayı DP döneminde % 7.3, AP döneminde % 7.2 (üstelik enflasyon % 5.6) ve ANAP döneminde % 6.6 ile yaşıyor.

(Yarın devam edecek)



Yazarın Tüm Yazıları