’Cep’ten konuştukça uç uçtukça ’cep’ten konuş

İNCİ Gökçe, Lufthansa Türkiye’nin ilk Türk Genel Müdürü’nü bana tanıtırken, "Sadık Bey, ünlü sinema yönetmenlerimizden Orhan Elmas’ın oğludur" hatırlatmasıyla söze girince, Sadık Elmas’ın tiyatro aşkı depreşti:

"Aslında hedefim ve hayalimde tiyatrocu olmak vardı ama kader beni hiç aklımda olmayan bir işe sürükledi. 37 yıldır Lufthansa’da çalışıyorum. 5 yıldır da Lufthansa Türkiye Genel Müdürü’yüm."

Sadık Elmas, 37-38 yıl önce Almanya’ya tiyatro eğitimi için gitmiş. Parasız kalınca, iş aramış, o arayış sırasında Lufthansa’da işe girmiş. Giriş o giriş: "Amacım biraz para biriktirip, sonra tiyatro eğitimine devam etmekti, olmadı."

Sadık Elmas’ın 37 yıl önce Almanya’da başlayan Lufthansa serüveninde Türkiye’den önceki durağı Sudan’daki genel müdürlük görevi olmuş.

Elmas’ın gelişinden sonra Lufthansa Türkiye epey atak yapmış. Türkiye-Almanya arasında taşıdığı yolcu sayısı 800 bini aşmış. Önümüzdeki günlerde İstanbul, Ankara ve İzmir’den yapılan tarifeli seferlerin sayısı 81’e çıkacakmış.

Lufthansa, Türk Hava Yolları’yla (THY) dışarda bir yandan rekabet ederken, diğer taraftan Star Alliance’nın ortaya koyduğu işbirliği olanaklarını değerlendiriyor. Şimdilik Lufthansa’yla uçanların milleri, THY’nin Miles&Miles kartlarına işlenebiliyor. Nisan ayından itibaren Star Alliance’deki işbirliğinin daha da gelişeceği düşünülüyor.

Dünya hava taşımacılığında önemli açılım fırsatları ortaya koyan Star Alliance üyeliği görüşmeleri yapılırken, Sadık Elmas THY lehinde girişimlerde bulunmuş. THY’yi de "Dünyada başka örgütlenmeler var ama siz en iyisi Star Alliance’ı seçin" diye iknaya çalışmış.

Söz millerden açılmışken, THY’de zaman zaman yaşanan, "İstediğimiz zaman bilet alamıyoruz, millerimiz yanıyor" yakınmalarının benzerinin Lufthansa’da yaşanıp yaşanmadığını sordum. Elmas özetledi: "Mil karşılığı uçmak isteyen müşterilere sayılı koltuk ayrılıyor. Yoğun sezonlarda yer bulmak güç olabiliyor."

Elmas
, Lufthansa’nın Almanya’da uyguladığı, "millerinizi ürüne dönüştürün" modelini Türkiye’ye de taşımış. İki yıl önce Teknosa’yla anlaşmış. Lufthansa milleriyle Teknosa’dan alışveriş yapmak mümkünmüş.

Sadık Elmas, Lufthansa’nın yine Almanya’da hayata geçirdiği, "Uçtukça ’cep’ten konuş, ’cep’ten konuştukça uç" formülünü de Türkiye’ye getirme çabasına girmiş. Türkiye’deki operatörlerle bu konuyu görüşmüş. Ancak, henüz anlaşma zemini bulamamışlar.

Havada ve "cep"te rekabet böylesine yoğunken, çok geçmez, sistem devreye girer...

Türkiye’den ayrılmadan belki dizide oynarım

LUFTHANSA Türkiye Genel Müdürü Sadık Elmas’ın tiyatro aşkı, acıya dönüşmüş gibi: "Eşimle birlikte tiyatroya gideriz. O ’Oyunu çok beğendim’ dediğimde içim yanar, ağlamaklı olurum."

Elmas, Lufthansa’nın Almanya’daki birimlerinde çalıştığı günlerde amatör tiyatro yapmış. Görevinde yükselip, uğraş alanı genişledikçe, bu olanak onun açısından ortadan kalkmış.

Tiyatro dünyasından televizyonlara dizi hazırlayan bir arkadaşı, "Gel televizyon dizisinde oyna" teklifinde bulunmuş. Elmas, "Zamanım yok" yanıtı vermiş.

Yine de bu teklif Elmas’ın aklının bir köşesinde kalmış. Şimdi, "Büyük olasılıkla 2009’da bana bir başka göreve doğru yol görünecek. Türkiye’den ayrılmadan önce oyunculuk içimde kalmasın diye bir dizide küçük rol almayı düşünsem mi" diye aklından geçiriyor.

Televizyon dizisinde küçük rol, Elmas’ın "tiyatro acısı"nı hafifletir mi?

The Philharmonia Korosu’na Sarıgül darbukası karıştı

GEÇEN perşembe akşamı İstanbul Lütfi Kırdar Konser Salonu... Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın gala konseri var. Orkestra, bu gala için dünyaca ünlü 101 kişilik The Philharmonia Korosu’nu konuk etmiş, birlikte performans sergiliyorlar...

Orkestra Şefi Borusan’ın Genel Müzik Direktörlüğü’nü de yürüten Gürer Aykal... 101 kişilik koronun şefi ise Mark Griffiths... Uluslararası üne sahip soprano Valentina Valente, alto Romina Boscolo, tenor Mathias Stier ve bariton Massimiliano Viapiano da solist olarak sahnede... Görkemli ekip, Antonin Dvorak’ın baş yapıtı "Requiem"i de Türkiye’de ilk kez seslendiriyor.

Konserin en etkileyici noktasında Şef Gürer Aykal’ın işaretiyle her şey durdu. Aykal, dışardan gelen seslere kulak verdi: "Lütfen dışarda konuşanları susturur musunuz..."

Konser arasında Borusan Kültür ve Sanat Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Hamedi, dışardan gelen gürültünün kaynağını araştırdı: "Konseri etkileyecek kadar gürültü çıkaranlar Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün darbukatörleriymiş."

Sonra ben de soruşturdum, diğer salonda Mustafa Sarıgül’ün oğlu Emir Sarıgül’ün "bekarlığa veda partisi" varmış. Nitekim konserin sonuna doğru, bu kez darbuka, klarnet eşliğinde müzik seslerini de gayet net şekilde hem sahnedeki sanatçılar, hem de tüm izleyiciler duydu.

Lütfi Kırdar, hem İstanbul’un, hem Türkiye’nin en önemli salonlarının bulunduğu bir merkez... Her salonda aynı anda farklı etkinlik olması da doğal...

Ama bu etkinliklerin birbirini "baltalamasını" önlemek mümkün değil mi?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Lütfi Kırdar’a böyle bir "rezalet" yakışıyor mu?
Yazarın Tüm Yazıları