Çanakkale’nin tek kadın sanayicisi ’Bir kültür yok olmasın’ diyor

GELİBOLU esasında bir dünya markası.

Hangi yabancıya sorarsanız sorun "Gallipoli"yi bilir.

Birinci Dünya Savaşı nedeniyle, "Anzak"lar nedeniyle tanır Çanakkale’nin bu şirin kasabasını.

Türkiye’de "sardalya konserveciliğinin" tek adresidir Gelibolu.

"Kız"
marka sardalya konservesi neredeyse bir efsanedir.

Çanakkale Boğazı’yla Saros Körfezi’nde avlanan lezzetli sardalyaları Gelibolu’da tuzlamak, konserve yapmak 1900’l yılların başlarına kadar dayanır.

Köklü bir geleneği vardır bu sektörün.

Alaeddin Kemerli konserve fabrikasının kuruluş yılı 1928.

On, onbeş yıl öncesine kadar Gelibolu’da sardalya konserveciliği altın çağını yaşıyor.

Bugünkü duruma gelince.

Geriye kala kala kelimenin tam anlamıyla "can çekişmekte" olan üç fabrika kalmış.

TOBB’un 8 Mart Kadınlar Günü’nde elindeki "ançuezleri" Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu’na ikram eden Aygül Kemerli, bu üç fabrikadan bir tanesinin Selahattin Kemerli fabrikasının sahibi.

"Çanakkale’deki tek kadın sanayiciyim. 17 yaşından beri bu sektörün içindeyim" diyor.

KONSERVECİLİK AİLE GELENEĞİ

Türkiye’de ilk balık konserve fabrikasını kuran Alaeddin Kemerli’nin yeğeni 41 yaşındaki genç kadın.

Sardalye konserveciliği bir aile geleneği.

Babası Selahattin Kemerli’nin ölümünden sonra işleri annesi devralmış, sonra da kendisi.

"Ben çocukken babam fabrikadan hiç çıkmazdı. Patron mu, işçi mi, ayırt edemezdim. O zamanlar fabrikada dönem dönem işçi sayısı 100’e kadar çıkardı" diye anlatıyor.

Peki ne oldu da "altın dönemler" sona erdi?

Aygül Kemerli anlatıyor.

"Fabrikalar şehrin merkezinde kaldıkları için büyüyemediler. Organize bir sanayi bölgesi olmadığı için şehrin merkezinde sıkışıp kaldılar. Kendilerini yenileyemediler."

Zamanla Yelkenciler, Enden Konservecilik gibi ün yapmış isimler piyasadan silinmiş.

Şimdi ayakta kalan sadece üç marka var:

Alaeddin Kemerli, Selahattin Kemerli ve Yahşi.

"Korkarım bu fabrikalar da teker teker kapılarını kapatacak. Sardalya konserveciliği gibi köklü bir kültürün yok olmasını istemiyorum. Bu sanayinin bacası tütmeli"
diyor.

FABRİKAMI KAPATMAK İSTEMİYORUM

Aygül Kemerli, Gelibolu
’da sardalye konserveciliğinin ayakta kalması için inanılmaz bir mücadele veriyor.

"Kadın girişimci olarak destek için çalmadığım kapı kalmadı" diye anlatıyor.

Haklı olarak Avrupa Birliği’nde sardalya konserveciliği gibi böyle köklü bir geleneğinin yok olmasına asla göz yumulmayacağını söylüyor.

"Fabrikamı kapatmak istemiyorum çünkü biliyorum ki bu işi yapabilecek son kuşağım. Gelibolu’nun bu geleneğine ihanet etmek istemiyorum" diyor.

Aygül Kemerli artık ihracat da yapmıyor sadece iç piyasa için çalışıyor.

Fabrikasında yılda 20 ton sardalye konservesi, ançuez, çiroz, lakerda gibi şeyler üretiyor.

İşçi sayısı ise mevsimine ve siparişlere göre 5 ile 50 arasında değişiyor.

"Biz bu işi Rumlardan öğrendik. Yunan Adaları’na gittiğiniz zaman Gelibolu’nun sardalya konservecilik geleneğini bilmeyen yok. Bizim sardalyalar çok daha küçük ve lezzetli" diyor.

Aygül Kemerli’nin rüyası Gelibolu’nun dışında küçük bir "butik" fabrika kurmak.

"AB standartlarına uygun mal üretebileceğim böyle bir fabrika olsa olsa 400-500 milyara mal olur. Bunun için evimi bile satabilirim" diyor.

Kızı tıbbı kazandığı halde dede mesleğini devam ettirmek için endüstri mühendisliği okuyormuş.

Gelibolu’daki sardalye konserveciliğini yaşatmak için mücadele eden Aygül Kemerli’nin "bu kültür ölmesin" feryadına kulak vermek gerek.

Zira böyle bir kültürün ölmemesi Türkiye’nin yararına.

Gelibolu’nun sardalyası Portekiz, İspanyol sardalyaları gibi pekála Avrupa pazarında satılabilir.

"Gallipoli" de bilinen bir marka olduğuna göre neden olmasın?
Yazarın Tüm Yazıları