Büyükşehir’in imar mantığı

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanlığı "İmara ’nur’ yağıyor" ve "Yerelcilere hayırlı işler" (29, 30 Eylül) başlıklı yazılarımızla bir açıklama gönderdi.

Büyükşehir Belediye Meclisi’nden zabıtlara bağlı ranta dönük imar yoğunluklarını gündeme getirmemizin AKP çevrelerinde büyük rahatsızlık yarattığı anlaşılıyor.

Yazdıklarımız ile Büyükşehir’in açıklaması arasında büyük bir farklılık ortaya çıkıyor.

Biz İstanbul’da imar rantı pazarı kuruldu; yeşil alanlar azalıyor, yoğunluklar artıyor diyoruz. Büyükşehir ise İstanbul’ın hizmet alanlarının 3.5 kat büyüdüğünü, 15 milyar YTL tutarında dev bir yatırıma yönelindiğini bildiriyor.

Açıklamayı okuyoruz:

"- Bildiğiniz gibi 5216 sayılı Kanun, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet alanını 3.5 kat büyütmüştür. Bu yasal değişikliğin önemli sonuçlarından biri de yükümlülük ve sorumluluk alanı büyürken, belediyemize yönelen taleplerde büyük artışlar yaşanmasıdır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak kamuoyunun da yakından takip ettiği gibi son 3 yılda 15 milyar YTL tutarında dev bir yatırıma yönelmiş bulunmaktayız. Başta ulaşım olmak üzere sosyal hizmetler ve çevre yatırımlarımız büyük boyutlardadır. Yapımı biten ve hizmete giren 130 kavşak ve yol çalışmamız var. Silivri’den Şile’ye 4.400 kilometrelik doğalgaz hattı döşedik. Yeşil alanları %50 artırdık ve 45 milyon metrekareye çıkardık. 52 tarihi eseri restore ettik. Denizleri temizledik ve temizlemeye devam ediyoruz. Bir zamanlar canlı yaşamı neredeyse tükenmekte olan Marmara’da ve İstanbul’un diğer kıyılarında, 171 noktada yüzülebilir kriterlere ulaşmış durumdayız. Bunlar İstanbul için son derece önemli adımlardır.

ULAŞIMA 22.5 MİLYAR YTL

Yine bildiğiniz gibi ulaşım için 2012 yılına kadar 22,5 milyar YTL tutarında dev bir yatırım planlaması yapmış durumdayız. Şu anda yapımı süren 72 kilometre metro hattımız 2012’de 250-260 kilometreye ulaşmış olacaktır. İşin nihayetinde tüm ulaşım sistemleri içinde raylı sistemlerin payı %43, deniz ulaşımının payı ise %10 olacaktır. Kentin toplu taşımacılık kapasitesini ve kabiliyetini her geçen gün geliştiriyoruz. Vatandaşlarımızdan yansıyan memnuniyete ve takdir dolu ifadelere her gün tanığız.

- Sürekli büyüyen ve belediyenin sorumluluk alanı genişleyen İstanbul’da imar taleplerinin olması şaşılacak bir durum olmayıp, olağandır. İstanbul, sanayi kenti niteliğinden, turizm, finans, kongre ve fuar merkezi niteliklerine doğru hızlı bir dönüşüm içindedir. Son yıllarda bu kentte meydana gelen büyük ölçekli aktivitelere baktığımızda, İstanbul’un artık çok farklı özellikleriyle dünyanın gündemine geldiğini görürüz. Artık bu şehir on binlerin katıldığı kongre ve fuarlara ev sahipliği yapmaktadır. Bir dünya klasmanı olan ’kongre kenti’ unvanını yakalamak üzereyiz. Bu sıfatı hak eden kentlerin uluslararası kongre ortalaması 40 iken, İstanbul 37 kongre ile eşiktedir. 1998 yılında kongre turizminde dünyada 49. sırada iken 2006 yılında 17. sıraya yükselmiştir. Bu yıl 6,5 milyon turist hedefini aşmayı umuyoruz. Halihazırda kentin yatak kapasitesine 25 bin yatak daha ilave edecek otel yatırımları sürmekte ve biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak kentin turizm altyapısını güçlendirecek otel yatırımlarını teşvik etmekteyiz. Bu tutumumuz da kamuoyunca çok iyi bilinmektedir. Hedeflediğimiz turist sayısına paralel olarak 2015 yılına kadar 86 bin yatak kapasitesi daha ilave etmememiz gerektiğini görüyoruz.

İSTANBUL BÜYÜYOR AMA

- Ayrıca İstanbul, ekonomik ve ticari faaliyetler açısından sürekli gelişen, kendini yenileyen oldukça hareketli bir kent. Kentin sürekli iş alanı, konut, eğitim ve sağlık tesisleri ihtiyacı artmaktadır. Tepebaşı’ndaki Metropoliten Planlama Merkezimiz, bölge ölçeğinde planlı bir gelişmeyi yakalamak için büyük çaba harcıyor. 1/25,000, 1/5,000 ve 1/1,0002’lik planların büyük bir çoğunluğu bitmiştir, geriye kalan kısım da çok kısa bir sürede bitirilecektir. İstanbul yıllardır ihmal edilen plana yeni kavuşuyor ve bu son derece önemlidir.

Özel teşebbüs tarafından yapılan özel okul, özel hastane, petrol istasyonu gibi özel tesisler, belediyelerin imar planlarında yer almamaktadırlar. Bu yapılar, kentin büyümesi ve gelişmesine paralel olarak bir gereksinim haline gelir. Böyle bir ihtiyaç ortaya çıktığında teklif Büyükşehir Belediyesi Meclisi’ne getirilir ve ancak meclisin onaylaması durumunda planda tadilat yapılır. İmar Komisyonu sadece görüş verir, karar meclise aittir. Yazınızda yer verilen örnekler de bu kapsamdadır. Daha sağlıklı, yaşanılabilir kentler için bir planlama hareketidir."

Peki, Başbakan’ın sık sık gündeme getirdiği İstanbul’a ’vize’ye dönük sözleri ile Büyükşehir’in bu açıklaması çelişmiyor mu? İstanbul’a rant pazarı açılırsa imar talepleri doğal olarak çığ gibi büyür. Daha çok nüfus gelir ve sonunda zaten dar olan bu güzel coğrafya mahvolur gider.

İstanbul’a ihanetin her türlüsüne karşı olmak gerekiyor.

PROMETE

GENELKUMAY Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, pazartesi günü Harp Akademileri Komutanlığı’nda yaptığı önemli konuşmanın bir yerinde şunları söyledi: "(...) İnsanlığa ateşi getirerek onları karanlıktan kurtaran Promete gibi Atatürkçü düşünce sisteminin sönmeyen ve söndürülmeyecek aydınlığını bir meşale gibi taşıyacaksınız..."

Büyükanıt
Paşa’nın adını Atatürk’le birlikte dile getirdiği Promete kimdir?

Buna en iyi, ’Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği’ kitabının yazarı, gazeteci Orhan Karaveli yanıt verebilir:

"Adı ’geleceği gören’ anlamındaki Promete veya Prometheus, Yunan mitolojisine göre ateş tanrısı Titan’dır. Tanrıların kendilerine sakladıkları ateşi onlardan çalarak insanlığın hizmetine sunduğu için ’tanrıların tanrısı’ Zeus’u fena halde öfkelendirdiğinden Kafkas dağlarının tepesinde zincire vurularak cezalandırılır. Zeus’a bu da yetmez! Sürekli yenilenen karaciğerini kemirerek ona işkence etmesi için yanına bir de kartal gönderilir. Üstelik, şehvet düşkünü beş belası Pandora’nın, içi pislik ve kötülüklerle dolu, bir kez açılınca bir daha kapanmaz ’kutusunu’ insanlara açması sağlanır. Ne ki, Zeus’un öz oğlu ve zalimlerin düşmanı, kahramanlar kahramanı Herakles babasına isyan ederek Promete’yi kurtarır ve yeniden insanların hizmetine sokar. O da onlara bilimlerin yolunu açar. Aydınlanmanın yanı sıra ev yapmayı, hayvanları evcilleştirmeyi, madenleri işletmeyi, yazı yazmayı öğretir.

Sanatçıları, zanaatçıları destekler, korur ve gözetir.

Promete efsanesinin ülkemiz için önemli bir başka boyutu ise Atatürk’ün "Ben inkılap ruhunu ondan aldım..." dediği, Türk aydınlanmasının büyük öncüsü Tevfik Fikret’in Promete şiirini beraberindekilere örnek göstermesi ve her fırsatta ezberden okumasıdır. Şiirin son dizeleri:

"Gör daima önünde, eskimiş masalların /Gökten ateşin dehasını çalan kahramanını /Varsın bulunmasın bilecek nam ve şanını."
Yazarın Tüm Yazıları