Atinalılar, her fırsatta oy kullanırdı. Örneğin, birbiriyle sürekli çatışarak toplumun huzurunu bozan siyasetçi ve askerlerden birini, 10 yıllığına sürgüne göndermek için bile küp başına giderlerdi. Oy kullanılır da hile olmaz mı hiç?
O gün bu gün, dünyanın dört bir yanında çeşit çeşit usuller denendi. Kimileri birden fazla oy kullandı, kimileri bir felaketi bahane edip seçmenleri etkiledi, kimileri işini sağlama aldı, rakibini ebediyen ortadan kaldırdı.
Akroypol kazılarında ortaya çıkan sahte oylar
Milattan önce 471 yılıydı. Atinalılar, pazar yerinde toplanmış oy kullanacaklardı. 2500 yıl önce, günümüzdekine benzer oy pusulaları yoktu elbette. İsimler, ostrakon denen kırık seramik parçaları üzerine kazılır, küplerin içine atılırdı. Adına 6 binden fazla ostrakon çıkan kişi, 10 gün içinde kenti terk etmek zorundaydı. Halkın kararına uymamanın cezası ölümdü.
O gün ostrasizm kararı alınacak kişi, deniz kuvvetleri kumandanlarından Temistokles’ti. Uzunca bir süredir, bir diğer ünlü komutanla (Aristides) ters düşmekteydi. Birinin "ak" dediğine, diğerinin "kara" demesinden gına gelmişti. Kimine göre çok terbiyesiz ve densiz, kimine göre kötü bir yönetici, kimine göre rüşvetçi Temistokles’in adının yazılı olduğu ostrakon sayısı 6 binin çok üzerindeydi ve kumandan tasını tarağını topladı, Atina’yı terk etti.
Asırlar sonra, agora kazılarına başkanlık eden arkeolog John McK Camp’in ekibi, Atina Akropol’ünün kuzey yamacında, içinde küçük seramik parçaları bulunan küplere rastladılar. Birinden, Temistokles’in adı kazılı 190 ostrakon çıktı. İlginç olan, 190 oy pusulasının, 190’ında farklı el yazılarının olmamasıydı. 13 kişi oturmuş, 190 oy hazırlamıştı.
Görüldüğü gibi oy sahteciliği yeni bir şey değil. Sınıf temsilciliğinden cumhurbaşkanlığına, seçimler olduğu sürece, sahtecilik de olmuş. Kiminde Temistokles’in başına geldiği gibi, aynı kişi, birden fazla oy vermiş, kiminde tehditle, korkuyla oy verdirilmiş, oylar eksik ya da fazla sayılmış, satın alınmış, ölüler de oy kullanmış, sandıklar çalınmış. Kısacası, 2500 yıl önce ne olmuşsa, hep tekrarlanmış.
Yangınla yükselen diktatör
30 Ocak 1933 tarihinde, Alman Cumhurbaşkanı von Hindenburg, Şansölye (başbakan) Adolf Hitler’i, ülkeyi 5 Mart’ta seçimlere götürecek bir koalisyon hükümeti kurmakla görevlendirdi. 27 Şubat 1933 gecesi, yani seçimlerinden altı gün önce, parlamento binası Reichstag’da yangın çıktı. Hitler ve başkanı olduğu Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi NSDAP, çıkış nedeni günümüzde bile belirsizliğini koruyan bu yangının, ülkenin düzenini tehdit eden komünistlerin işi olduğunu ileri sürünce, ortanın solundaki partiler hızla itibar kaybetmeye başladı.
Polis, alelacele çıkartılan Reichstag Yangını Kararnamesi’ne dayanarak, Alman Komünist Partisi üyelerinin tamamını, Sosyal Demokrat Partisi’nin pek çok üyesini tutukladı, aralarında öldürülenler oldu.
5 Mart 1933 seçimlerinde Hitler’in partisi, oy oranını bir önceki seçimlere göre 10 puan arttırdı ve yüzde 43.9’le birinci parti oldu. Merkez Partisi ve Alman Milliyetçi Halk Partisi’ni yanına alarak üçte iki çoğunluğa ulaştı ve 23 Mart 1933’te, Yetki Yasası’nı geçirdi. Yetki Yasası, bir yandan Hitler’i olağanüstü yetkilerle donatacak, diğer yandan partisine, parlamento onayı olmadan yasa çıkartabilme gücü verecekti. İlk işleri, muhalif partilerin kapatılması oldu. Bir yangını kullanarak seçmenlerin içine salınan korkunun ardından gelişen olaylar, sadece bir ülkenin değil, dünyanın kaderini değiştirecekti.
HELLO GARCI, HELLO MA’AM
35.4 milyon Filipinli, 10 Mayıs 2004 günü cumhurbaşkanlığı seçimi için sandık başına gitti. Kazanan Bayan Gloria Macapagal Arroyo ile onu en yakından izleyen Fernando Poe arasındaki oy farkı sadece 1.1 milyondu. Arroyo’nun seçimlere hile karıştırdığı dedikoduları bir türlü bitmedi.
Seçimlerin üzerinden bir yıl geçmişti ki, Filipin Ulusal Soruşturma Bürosu eski başkan yardımcılarından hukukçu Samuel Ong, elinde bir telefon kaydının bulunduğunu söyledi. "Selam Garci" diyordu bir kadın sesi, "Selam Hanımefendi" diye yanıtlıyordu erkek. Bir ara, "Yung dagdag, yung dagdag" diye fısıldıyordu kadın. Yani "Eklemeler, eklemeler." Samuel Ong konuşanların, Cumhurbaşkanı ile seçim kurulunda görevli Virgilio Olivar Garcillano olduğunu ileri sürdü.
Filipin Üniversitesi’nden sosyolog Randy David ve Filipin Araştırmacı Gazetecilik Merkezi’nden Sheila Coronel, ilk dinlenişte hiçbir özellik taşımayan bazı sözcüklerin taşıdığı gizli anlamları çözdüklerini ve Arroyo’ya seçimi kazandıran 1.1 milyon oyun, seçim kurulundaki hileyle eklendiğini ileri sürdüler.
Bantlar, biri Avustralya’da diğeri ABD’de, iki ayrı şirket tarafından incelendi. Ses, Cumhurbaşkanı’na aitti. Arroyo, sesin kendisine ait olduğunu kabul etmekle birlikte, sözcüklere atfedilen gizli anlamları reddetti. Profesör Randy David, 2006 başlarında Cumhurbaşkanı’na yönelik bir darbe girişimi ardından ilan edilen bir haftalık olağanüstü hal sırasında tutuklandı, ancak kısa bir süre sonra serbest bırakıldı.
2004 seçimlerine hile karıştırıldığı iddiaları hálá sürüyor ve Filipinli gençlerin cep telefonları üç yıldır, Araştırmacı Gazetecilik Merkezi’nin internet sayfasından indirdikleri 32 çeşit "Hello Garci, Hello Ma’am" ziliyle çalıyor.
GÖZÜ KARA "DÜŞÜK VERGİ" LOOPER
ABD’nin Tennessee eyaletinde temsilciler meclisi ve senato üyeliği yapmış çiftçi Tommy Burks, biyoloji dersinde evrim kuramının öğretilmesinden, kürtaja; kumardan, piyangoya birçok şeye şiddetle karşı çıkan, pek muhafazakar bir Demokrat Partili’ydi. 28 yıl boyunca, tek gün tatil yapmadan hizmet ettiği seçim çevresinin, en sevilen ve desteklenen politikacısıydı.
1998 seçimlerine bir aydan az kalmıştı. Burks, yine adaydı. 18 Ekim sabahı çiftliğinde, otomobilinin direksiyonunda ölü bulundu. Olay yerini inceleyen memur Gary Roach, "Yabancıya ait ayakkabı izi yok. Parmakizi yok. Anlaşılan katil, bulunduğu araçtan inmeden ateş etmiş. Bulunan tek iz, kahyanın çizmelerine ait. Onlar da çiftlik araçlarının hiçbirinde olmayan Viper marka oto lastiği izlerinin üzerinde" dedi. Zaten cesedi bulan ve polise haber veren kahyaydı.
"Yakın atış" diye kayıtlıydı Dr. Sullivan Smith’in otopsi raporunda. "9 mm’lik kurşun, sol kaşının üzerinden girmiş, neredeyse yatay biçimde ilerlemiş, sağ parietal lobDa kalmış. Başka bulgu yok."
Kahya Rex, o sabah çiftliğin önünden birkaç kez geçen siyah otomobili, patronunun rakibi Byron Looper’e benzeyen birisinin kullandığını söyledi. Vergileri düşüreceğini söyleyip duran Looper, göbek adı Anthony’yi mahkeme kararıyla değiştirmiş, "Low Tax" (Düşük Vergi) yapmıştı.
Burks’un dul eşi Charlotte, ölen kocasının yerine seçimlere adaylığını koydu. Oy pusulaları çoktan basıldığından, adı pusulalarda yer almadı. Onu seçmek isteyenler, el yazısıyla adını kağıda yazmak zorundaydı. Charlotte Burks, 30.274 oy alarak kazandı. Cezaevinde yargılanmayı bekleyen katil zanlısı "Düşük Vergi" ise, sadece 1.531 oy aldı.
22 ay sonra, Byron Low Tax Looper, seçimleri kazanabilmek için rakibini öldürdüğünü itiraf etti. Ömür boyu hapisle cezalandırıldı. Halen, Tennessee’deki Brushy Mountain Cezaevi’nde yatıyor.
Öldür onu Pablo, öldür onu
1979 yılında Yeni Liberalizm hareketini başlatan Luis Carlos Galan, 1982’de Kolombiya cumhurbaşkanlığına adaylığını koydu. Muhafazakarların adayı Belisario Betancur’a karşı yenilmekle birlikte, aldığı oylar onu öylesine yüreklendirdi ki, 1990’da yapılacak seçimler için aynı göreve yeniden talip oldu ve kampanyasını, ülkesinin güvenlik ve istikrarını tehdit eden Medellin uyuşturucu kartelinin lideri Pablo Escobar ile mücadele üzerine oturttu.
Seçimlerin bir diğer adayı, Alberto Santofimio Botero’ydu. Luis Galan, yaptığı her seçim konuşmasında, rakibinin seçim kampanyasını, Escobar’ın finanse ettiğini yineleyip duruyordu. Luis Galan, 18 Ağustos 1989 günü başkent Bogota’nın güneyindeki varoşlardan Soacha’ya gitti. 18 silahlı adamının korumasında halka seslendiği sırada, bir makineli tüfekten çıkan mermilerle can verdi. 1990 seçimlerini, onun ölümünden sonra adaylığını koyan, arkadaşı ve seçim kampanyasının mimarı Cesar Gaviria kazandı.
İzleyen yıllarda Pablo Escobar, ABD’nin sağladığı radyo frekansı izleme teknolojisinin yardımıyla saklandığı yerde bulunacak, çıkan çatışmada öldürülecek, uyuşturucu ticareti Medellin kartelinin elinden çıkarak, Cali çetesinin kontrolüne geçecekti. Galan suikastiyle ilgili olduğu düşünülen Escobar’ın yakın adamları yakalanıp yargılanacak, 20 yıla mahkum edilen John Jairo Velasquez dışındakilerin hepsi ölecekti.
Galan suikastinden 16 yıl sonra Velasquez, cumhurbaşkanı adayının öldürülmesini, rakibi Alberto Santofimio’nun istediğini, "Öldür onu Pablo, öldür onu. Eğer kazanırsa, seni Amerikalılara teslim eder. İdam edilirsin" diyerek, patronları Pablo Escobar’ı korkuttuğunu ileri sürdü.
Alberto Santofimio, bu iddialar üzerine hemen tutuklandı. 2006 Haziran’ında başlayan "cinayete azmettirme" davası hálá sürüyor. Savcı, 62 yaşındaki eski bakanın 40 yıl hapsini istiyor.