Bu reel faizlerle nereye gidilir?

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

Yazının başlığına baktığınızda anlıyorsunuz. Konumuz reel üretim ve bankacılık sektörü.

Sormak istediğimiz soru da şu:

Bu reel faizlerle kim nereye varır?

Hangi amaca ulaşılır?

ÜRETİM VE FAİZLER

Reel faizler olmadık seviyelerde.

Son hazine bonoları yüzde 150'ye yakın bir bileşikten satıldı. Ama 12 aylık tüketici enflasyonu yüzde 76'da. Üstelik ileriye dönük baktığımızda reel sektörde yaşanan krizden dolayı enflasyon daha da düşeceğe benziyor. (Bir ‘‘ayarlama’’ yapılmadığını varsayıyoruz.)

Reel faizler yıllık bazda yüzde 40'ın üzerine çıkıyor. Döviz cinsinden bakıldığında daha da yüksek:

Yüzde 45 diyelim.

Bu rakamlardan hareket edersek 100 dolar kredi alan bir işadamı bunu 145 dolar olarak geriye ödeme durumunda.

Bu koşullarda hangi sanayici, hangi ihracatçıdan iş yapmasını bekleyebilirsiniz?

100 koydum, kaç kazanırım ki, 45'ini faiz diye ödeyeyim?

SÜRESİ

Dahası var.

Bu gibi fahiş faiz oranları birkaç hafta ile sınırlansa sanayiciye döner:

‘‘Sık dişini bekle.

Yıllık yüzde 45 reel faiz sadece birkaç hafta devam etse ödenen faiz 4.5 gibi bir şey olur.

Çok mu?

Bekle’’ diyeceğiz.

Ama durum öyle değil.

Eğer içeride politika değişikliğine gidilmezse, reel faizlerde fazla bir düşüş beklemek en azından birkaç ay için, boşuna. Biraz inebilir. Ama fahiş seviyelerde kalır.

Çünkü olay dövize yönelme gibi bir nedenden kaynaklanmıyor. Böyle bir şey olsaydı, piyasa yatışınca faizleri indirmek mümkün olurdu.

Faizlerdeki yükselmenin arkasında kalıcı nedenler var.

İçeride izlenmiş olan (ve halen de izlenen) yanlış politikalar ve dışarısının koşulları.

Demek ki ya sanayi ve ihracat duracak veya içeride bazı tedbirler alınacak.

Bu durum şu an için zihinlerde berraklaşmamış durumda. Ama birkaç hafta daha geçip, reel faizler yüzde 30-50 arasında seyretmeye devam ederse, durum değişir.

ANLAYAMADIĞIMIZ

Bankacılık sistemi kendi başına bir amaç değildir.

Bankalar bir yerde sanayiye, ihracata, ithalata kredi verdikleri için vardırlar. Vatandaşın küçük tasarruflarını, uluslararası piyasalardaki sermayeyi üretken kesime yönlendirirler.

Bankacılık sistemi bir araçtır.

Güçlü bir bankacılık sektörü istiyorsak, bu güçlü sanayi ve yardımcı olacaktır. Nedeni odur.

Sanayi ve ticaret sektörünü durma noktasına getirmek yüksek bir maliyettir.

Karşılığında kalıcı bir şeyler alınmazsa, yapılan hem anlamsız, hem de zararlı olur.

SONUÇ

Çünkü zayıflayan bir sanayi ve ticaret sektörü aslında bankacılık riskinin artması demektir.



Yazarın Tüm Yazıları