Bu gece canlı yayındayım

Dünyada değil belki ama Türk televizyon tarihinde bir ilk gerçekleşiyor.

En son 49.2 share alan, yani neredeyse televizyon başındaki her iki kişiden birinin izlediği Binbir Gece’nin sezon finali bu akşam 8 kamerayla çekilecek ve canlı yayınlanacak. Ve bu özel çekime tanıklık edecek, canlı yayındaki düğüne katılacak olanlar arasında ben de varım. Yazar ve sanatçıların bir araya geleceği gecede dizinin yönetmeni Kudret Sabancı bizlere tek bir şey söyledi: "Kendinizi arkadaşınızın düğününde hissedin ama kesinlikle Onur’a Halit, Şehrazat’a da Bergüzar demeyin!" Bu iş yazmaya ya da şarkı söylemeye benzemiyor olabilir. Bakalım falso verenimiz olacak mı? Şaka bir yana, böylesi bir canlı yayında asıl zorluk tabii ki perde arkasında yaşanacak. Reji ekibine, kameramanlara ve yönetmene çok iş düşüyor. Hele bir de özel efektlerle kotarılacak bir sürpriz sahne var ki, adrenalinimizi yükseltmeye yetecek de artacak bile.

Çağan Irmak yardıma geliyor

Kanal D’nin en iyi yönetmenlerinden Erhan Öz’le Cinemania’da bir yıl birlikte çalışmıştık. Erhan’la tekrar birlikte olmak Binbir Gece’ye kısmetmiş. Binbir Gece’de kamera arkasında olacak yönetmenler arasında şu anda Beyaz Show’un yönetmenleri olan Erhan Öz ve Kadir Turnalı da var.

Ama yönetmen dayanışması onlarla bitmiyor. Kudret Sabancı’ya yardım etmek üzere Selim Demirdelen ve Çağan Irmak da orada olacaklarını söylemişler. Bu kadroya bakıp, Şehrazat ve Onur’un düğünü için yılın düğünü demek yanlış olmaz herhalde.

Mr. Big neden kaçak damat oldu?

Sex and the City’yi izleyen herkes son anda düğüne gelmeyen ve Carrie’yi gelinlikle ortada bırakan Mr. Big’i konuşuyor. Evlilikte sevgi değil şekilcilik ön plana çıkarsa olacağı budur aslında. Mr. Big, düğünün, gelinliğin ve davetlilerin, ilişkisinin önüne geçtiğini hissettiği anda geri adım attı. Bir de evliliğe itilmiş hissetti kendini. Zorla güzellik olmuyor işte. Evliliğe doğru giden ilişkiler yaşayanlar, özellikle de kadınlar Sex and the City’yi bir de bu gözle izlemeliler.

Güneydoğu’da sinema

Bir adam düşünün. Elektriğin bile olmadığı bir yerde sinema salonu açıyor. Sessiz film döneminde yabancı dildeki alt yazıları gösterim sırasında izleyenlere anında tercüme ettiriyor. Seans aralarında konser verdiriyor. İzleyiciler arasında hediye çekilişi düzenlemeye kadar sinema işletmeciliğine pek çok yenilik getiriyor.

1924 yılında, Gaziantep’te ve Güneydoğu Anadolu’da ilk sinema salonunu kuran ve sinemacılığı gerçek anlamda başlatan kişi olan Nakıp Ali’den söz ediyorum.

Gaziantep’te geçen Cuma açılışı yapılan Fiba Holding yatırımı Sinepark sinemalarına Nakıp Ali’nin adı verildi. Kentin Sinematek’i olmayı hedefleyen Nakıp Ali Sinepark Sinemaları, gelecek yıldan itibaren Sinema Günleri’ne ev sahipliği yapacakmış.

Bu sinemamız adına yakından takip edilmesi ve desteklenmesi gereken önemli bir gişirim.

Keşke her güçlü holding kültür ve sanata böyle destek verse...
Yazarın Tüm Yazıları