Bişkek'te Apo heyecanı

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Apo'nun İtalya'da yakalandığı yolundaki haber, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in heyetini Bişkek'te heyecana soktu. Heyecanı görmek gerekirdi. AA'dan Emniyet Genel Müdürü'ne dayanarak geçilen haberin faks metni, anında Cumhurbaşkanı danışmanlarına geçilirken, başdanışmanları Ankara'yı arayarak durumu Dışişleri Bakanlığı'ndan teyit etmeye çalıştılar. Başyaver Reha Taşkesen de, sürekli telefonlar ederek, haberi Demirel'e ulaştırmadan önce netleştirmeye çalıştı.

Apo haberi geldiğinde, Demirel-Akayev arasındaki görüşme sürüyordu. Cumhurbaşkanı'na haber ulaştıktan sonra henüz yorum yapacak bir durum olmadığı bize ifade edildi.

Ankara-Aşkabad-Bişkek hattında tarih köprüsü kurulurken, Demirel'in heyeti bir yandan hükümet krizi ile bir yandan Apo haberiyle çalkalandı.

İki gün Türkmenistan'ın başkentinde, dün de Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'teydik. Türkmenbaşı, bir idealist yönetici... Atatürk'ün Anadolu'da yarattığı mucizeyi özümsediği anlaşılıyor. Aynen Mustafa Kemal'in izinden yürüyor. Burada kendimi Ankara'da gibi hissediyorum.

Öyle uçuk saplantılarım yoktur. Bunu herkes bilir. ‘Altaylar’dan Urallar'a kımız içip, ok atma' tutkusuyla yanıp tutuşan biri değilim. İçimden geldiği için, kendi olanımla dostluk köprüsü kurduğum için duygularımı aktarıyorum. Köprü iyi kurulunca, duygu ve düşünceler de aydınlık yollardan geçiyor. Bu köprü, bize Atatürk'ün vasiyeti. Mustafa Kemal, 1 Kasım 1932'de, dönemin büyük devini ve istikbalini yüksek dehasıyla şöyle değerlendiriyor:

‘‘Bugün, Sovyetler Birliği dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse, bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalanabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak, o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprülerini sağlam tutarak. Dil bir köprüdür. Tarih bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz. Onların (soydaş Türk kardeşlerimizin) bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli.’’

O, Afrika Kıtası'ndaki mazlum milletlerin de bir gün bağımsız olacağını görmüştü ve yıllar öncesinden bunu söylemişti. Sovyetler dağıldı. Buralara gelince gördük ki, ‘dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz yeni dünya dengesi’ için bizden dostluk ve kardeşlik bekliyorlar. Köprü böylesine sağlam kuruldu. Bu sağlam köprünün nasıl kurulduğunu görüp anlamak için bu diyarlara gelip, gelişmeleri; Türkiye'de tanınan veya fazla tanınmayan işadamları bir Oktay Varlıer, bir Mahmut Uslu, bir Ahmet Çalık'ın mucizeler yarattığını gözlerinizle izlemeniz gerekiyor.

Türk girişimcilerin başarısı ve tartışılmaz önceliği Türkmenler'i bile kopulmaz coşkuya taşıyor. Bu coşkuyu yaşamak isteyen buralara taşınsın. Türkiye'deki bunalımları ezip geçmek için buraları görmek gerekiyor.

Bişkek'te serbest bölgede bir plastik şişe kapağı fabrikası açıldı. Bunu da Türkler yapmış ama bize dağıtılan bir harita var ki hepimizi üzdü. ‘‘Demokrasi indeksi’’ başlığıyla üç renkli dünya haritasında en demokrat ülkeler mavi, eksik demokrat ülkeler sarı, demokrat olmayanlar kırmızı renge boyanmış. Kırgızistan ve Moğolistan mavi, Türkiye sarı... İyi mi?

Bizim Dışişleri yetkililerimiz bu işe ne diyecek merak ediyorum. Yine de köprü doğru kurulmuş, gidilen yol düzgün.



Yazarın Tüm Yazıları