Bir pop düğününün anatomisi

Dışarıda en şakırtılısından fırtınalı bir yağmur...

Haberin Devamı

Ortaköy’deki Esma Sultan Yalısı’ndayız.
Az sonra nikah kıyılacak. Demet Akalın ve Önder Bekensir’in kıyımı, pardon nikahı... Anlayın işte.
ıçeri girince “ne kadar az insan var” oluyorum.
Gerçekten öyle. Taş çatlasa 70-80 kişi. Ve birkaç kişi hariç kimseyi tanımıyorum.
Herkes oğlan ya da kız tarafından.
Ben ise medya tarafından: Bir adet gözlemci ya da müfettiş gibiyim.
Sanıyordum ki bu düğün hayli kalabalık olur.
Ama yok, ortam az insanlı ve sade. O yüzden şaşırıyorum.
Baştan söylemeli; nikah-düğün seremonisini sevmem.
Ama gelmişim bir kez. Kalıyorum.
Yerdeki beyaz halı dikkatimi çekiyor. Üzerinde Demet&Önder yazıyor.
Ve yine girişte Demet’le Önder’in çeşitli yerlerde çekilmiş fotoğraflarının büyütülmüş halleri var.
Çok geçmeden beklenen çift geliyor ve bol kristalli nikah masasına oturuyorlar.
Epeydir nikah töreni izlemediğim için olsa gerek, nikahı kıyacak olan Belediye Başkanı ısmail Ünal’ın malum çifte “ana adı, baba adı” sorularını sormasını yadırgıyorum.
Bu kadar soru sormaya gerek var mı hakikaten? Ya da her zaman soruluyor mu?
Neredeyse ikilinin T.C kimlik numaralarını filan da soracaktı Ünal... O derece.
Neyse, nikah törenleri zaten ezelden beri sıkıcıdır.
Ne zaman ve nasıl icat edildiği belli olmayan kadının erkeğin ayağına basma adeti filan da olmasa, hem izleyenler için hem de masada oturup bu anın geçmesini bekleyen çift için bu törenin pek renkli bir tarafı yoktur.
Oysa nikahı kıyan kişinin manalı laf etme gayreti yerine, evlenecek çiftin birbirine bir şeyler söylemesi daha hoş geliyor bana.
Unutmadan, Demet’in “nefes aldığım sürece, evet!” deyişi hoştu. Güzel laftı, kutlarım Akalın...
GECENıN EN şIK KADINI GÜLşEN
Nikah töreni sonrası yukarı kata çıkıp masamıza oturuyoruz. Masalar şıkırtılı. Kristal süslemeler, aynalar filan; göz kamaştırıcı her şey....
Bizimkisi hayli pop bir masa. Bir pop düğününe yakışır cinsten.
Hemen yanımda şarkıcı Tan Taşçı. Karşımda Yıldız Tilbe, Gülşen, Ziynet Sali.
Kendi kendime Gülşen’i gecenin en şık kadını seçiyorum. Saç kesimi, havası, kıyafeti, her şeyi başka...
Bu arada Önder’in annesi geliyor, tek tek hepimizle tanışıp “hoş geldiniz” diyor. Derken sahneye Enbe Orkestrası çıkıyor. Eski/yeni yabancı hitleri sıralamaya başlıyorlar.
Oysa gece boyu Türkçe pop çalmasını beklerdim/yeğlerdim.
EN ÇOK EğLENEN KADıR DOğULU
Ahali yavaş yavaş hareketleniyor. Demet ve Önder teker teker masaları gezip tebrikleri kabul ediyor. Demet yanıma geldiğinde görüyorum, koluna “Bekensir” dövmesi yaptırmış.
Genelde kadınlar sevgililerinin/kocalarının ismini kazıyorlar bedenlerine. Erkekler bu konuda azınlıkta sanırım, haksız mıyım?
Neyse, bunu bi düşünün... Az ileride Kadir Doğulu’yu görüyorum.
Üzerine siyah bir tişört geçirmiş. Sırt kısmında tişörtün, “Demet&Önder” yazıyor kalp içinde. Anlaşıldı, detayları iyi düşünülmüş bu düğünün. Bayağı uğraşılmış. “Bu düğünü yıllar sonra da hatırla” dedirten unsurlar had safhada.
Kadir’in sırtındaki bu tişörtten herkese dağıtıyorlar bir süre sonra.
Bu arada Kadir, gecenin en çok eğleneni neredeyse.
Bir ara barın üzerine çıkıp dans ediyor. O da ne? Tişörtünü mü çıkardı? Yok striptiz yapmıyormuş, başka bir şey giyiyormuş üzerine...
Peki Hande Yener nerede kuzum? Hah gördüm, Demet’le barın üzerinde muhabbette.
Bu arada Demet topuklularını çıkarmış, beyaz gelinliğin altına bir tane spor ayakkabısı çekmiş. şahane olmuş.
ışte şimdi düğün şıkırtılı bir sosyetik düğün atmosferinden gerçek bir pop düğününe dönüşmeye başladı! Sahneye teker teker tüm şarkıcılar çağrılıyor.
Önce Gülşen, sonra Hande Yener ardından Yıldız Tilbe.
Kafama takılıyor: ıyi geçinen popçular çağında mıyız yoksa onları birleştiren başka bir nokta daha mı var? Elbette var. Menajer Haluk şentürk. Birçok popçunun ortak noktası. Çalıştığı yegane adam. Olmazsa olmazı...
Ortalık Scotch’taki gibi coşmuşken, arka arkaya şampanyalar patlatılırken diyorum ki, “Artık kaçma zamanı”.
Kaçarken duygular karmaşık: Düğün eleştirmeni mi olsam?
“Nasıl mirim, güzel oldu mu bizim düğün?” desinler, not vereyim 10 üzerinden.
Sahneye asansörle çıkmak gibi cin fikirleri olan çiftlerin düğünlerini kritik edeyim mesela. Çağırın hadi, bekliyorum.

Mahsur kalmak...

Haberin Devamı

Cumartesi nihayet beklenen kar yağdı ve şahsen evde mahsur kalmak benim hoşuma gitti. Otur DVD izle, kitap oku, arkadaşlarını ağırla; şahane yani.
Ama aynı gün Tarabya’da oturan arkadaşımla telefonda konuştuk.
Sesi berbattı. 12 saattir elektriğin olmadığını, kombi yanmadığı için evde üşüyerek oturduğunu söylüyordu!
Evi ara sokakta olduğu için arabasını da çıkaramıyordu.
O tam anlamıyla “mahsur kalmıştı” yani...
Elektrik kesintisiyle ilgili arkadaşım önce AKOM’u aramış. Oradan Valilik Kriz Merkezi’ne yönlendirmişler. Birkaç telefon sonra tabii...
Sonuç? ılgili şahıs, “Kar sularından trafo arızalanmış, gece elektrik gelebilir” deyip telefonu kapatmış. Bizimki daha da sinir olmuş tabii...
şimdi -eğer gelirse elektrik- “Avrupa Kültür Başkenti’nde elektriksiz yaşamak” konulu bir video enstalasyon hazırlamayı düşünüyor.
ılgili kurumlara yollayacakmış.

Yazarın Tüm Yazıları