Bir mübadele romanı: Çalı Harmanı

POSTADAN Samsunlu mübadil genç dostum Akın Üner’in “Çalı Harmanı” adlı romanı çıkınca çok şaşırdım. 1971 doğumlu genç dostumun mübadelenin tarihine merak duyduğunu biliyordum ama romancı yönünü bilmiyordum. Zaten “Çalı Harmanı” Akın Üner’in ilk romanı.

Üner, Samsun Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Derneği’ni 2003 tarihinde 22 Rumeli sevdalısı ile birlikte Samsun’da kurdu. 2006’ya dek başkanlığını yaptı. Kendisi esasen Elektronik Mühendisi. Yüksek lisans çalışması da var.
Telefonda “Neden roman yazma ihtiyacı duydun?” diye sorduğumda “Çocukluğumda evimde, sonra mahallemde, en son da Dernek’teki sözel ve yazılı araştırmalar sayesinde büyüklerimden sürüsü ile mübadele acıları -bir yerden koparılıp apar topar başka bir yere savrulmak- dinledim” diye cevap verdi. “Acıyı çekenlerin en büyük derdi başlarına gelenleri başkalarına, hatta torunlarına anlatamamak” diye de ilave etti.
“Onların nasıl savrulduklarını, neler çektiklerini yeni nesiller bilmiyor!”
* * *
O, Rumeli’den-Balkanlar’dan Anadolu’ya-Trakya’ya savrulmuş insanların tragedyasını o insanların kızanlarına anlatıyor.
Ancak, bunu yaparken ortaya öyle bir insanlık tragedyası çıkıyor ki, romanın içinde her türlü insanın kendi hikâyesi var.
Üstelik, o kadar tarafsız davranmış ki romanda sadece Sarışaban’dan Samsun’a mübadele edilen Türklerin acılarını değil, ters yönde mübadele edilen Rumların aynı seviyede göz yaşartan destanını da okuyorsunuz.
Romanda olaylar gerçek ama kahramanlar hayal ürünü. Ben 48. sayfada köyüm Kurudere ile karşılaşınca romanın kahramanlarını kendi dedelerim, nenelerim olarak algılamaya başladım.
Benim büyüklerim zamanın Kavala Vilayeti’nin Sarışaban (Hrisoupoli) Nahiyesi’nin artık var olmayan Kurudere (Xerias) köyündenler. Akın Üner’in büyükleri ise yine aynı nahiyenin Muratlı (Skopas) köyünden mübadil olmuşlar.
Dedem romanda yer alan çeteci Debreli Hasan ile akraba olduğumuzu iddia ederdi. Yine romanda yer alan Hasan’ın yardımcısı Gara (Kara) Kedi “yavur”un (gâvur) belalısı olarak menkıbelerde hep yer alırdı.
Dedem “Bre Hristo ile bir gecede nasıl düşman olduk, anlamadım gitti!” diye sora sora öldü.
Eminim, Hristo Dede de aynı soruya cevap araya araya Sarışaban’da göçtü gitti.
* * *
Maalesef, bu romanı Akın Üner kendi imkânları ile bastırmış. 1922-1924 arasında yaşanan mübadeleyi muhteşem bir kurgu ve dille anlatan romana ulaşmak için önce Akın Üner’e (0532-376 99 67 veya akinüner@hotmail.com) ulaşmak gerekiyor.
* * *
Ben bu güzel romanı tabii ki ivedilikle Rumeli ve Balkan Mübadillerine tavsiye ediyorum.
Ancak, gönlüm Kürt dostlarımın da romanı okumasını istiyor.
Bu topraklarda yaşayan ne kadar insan türü varsa, nerede ise o kadar tragedya var. Bazı Kürtler son zamanlarda sadece kendilerinin tragedya yaşadığını zannetmeye başladılar. Adeta, diğer insanları unutmaya yüz tuttular.
Roman mübadillerin de “Yetti gari be!” diye haykırma hakkını nasıl kazandıklarını anlatıyor.
Ama onlar “Yetti gari be!” yerine “Gel sarılalım be gardaşlık!” demeyi tercih ettiler.
Zira, onlar artık geri dönecek bir yer kalmadığını biliyorlardı!
Yazarın Tüm Yazıları