Bir insan, vicdanının sesini dinledi



Ayşen GÜR
Haberin Devamı

Tuzla Ermeni Çocuk Kampı'nın hikayesini yazdığımızda bunun sadece gazete arşivlerinde bir kayıt olarak kalacağını zannetmiştik.

Aklımıza gelmemişti. Uluslararası bir misilleme kararı sonucu devlet tarafından el konulan bir arazinin yeni sahibinin ortaya çıkacağını, böyle bir jest yapacağını hiç düşünmemiştik.

Aslında olay eskiydi. 1974'de, Kıbrıs sorunu yüzünden Türkiye Yunanistan'la kozunu paylaşmak için bu misilleme kararını çıkartmıştı. Yargıtay'dan Türkiye'deki gayrimüslim azınlıkların ‘‘yabancı’’ olduğuna dair bir karar çıkartmış, bu hükme dayanarak azınlık vakıflarının da, vakıf envanterlerinin yapıldığı 1936'dan sonra edindikleri tüm mülklerin eski sahiplerine geri verilmesini kararlaştırmıştı.

Bu, çağımız hukukuna ters düşen bir siyasi misilleme, vatandaşlık ve özel mülkiyet haklarını yok sayan bir müsadere kararıydı. Ama kimse sesini çıkarmamıştı ve karar sayısız arazi ve bina için uygulanmıştı.

Tuzla'da Ermeni cemaatinin 1962'de yetim çocuklar yazın kamp yapsın diye satın aldığı arazi de bu kararın kapsamına giriyordu.

Vakıflar Genel Müdürlüğü, 1979'da bu araziye, 1974'te alınan o siyasi karara dayanarak el koymuştu.

Ülkeler arasındaki bu tür misillemelerin sonuçları acıklıdır. İntikam alınması amaçlanan ülkede hiçbir etki uyandırmazlar. Konuyla hiç ilgisi olmayan sıradan insanların hayatını mahvetmekten başka işe yaramazlar.

Bu karar da öyle oldu. Kimsesiz Ermeni çocukları bir yaz kampından yoksun bıraktı, o kadar!

Bu müsaderenin üzerinden 22 yıl geçti. Biz Tuzla Ermeni Çocuk Kampı'nın hikayesini yazdığımızda, olay artık çoktan tarih olmuştu. Arazi bedavaya eski sahibine devredilmiş, o bir başkasına, o da bir başkasına satmıştı.

Bizim amacımız, tarihe bir not düşmek, bugüne kadar küçük bir çevrenin haberdar olduğu bir olayı geniş kitlelere yansıtmaktı. Elbette, çok yakın zamana kadar devam eden bu utanç verici uygulamaya tamamen son verilmesinde bu haberin etkili olabileceğini de düşünüyorduk.

Yeni mülk sahibinin bu haberi okuyacağını, üzerinde villa yapmayı düşündüğü arazinin geçmişini öğreneceğini, ‘‘burada masum çocukların ahı varmış’’ diyeceğini, bizim aracılığımızla eskiden kampı yöneten Ermeni cemaatinin temsilcileriyle bir araya gelmek isteyeceğini hiç düşünmemiştim.

Kendi kötümserliğimden utandım.

Demek ‘‘insanlık’’ varmış.

Yazarın Tüm Yazıları