Bir baskının perde arkası

Deniz Akkaya dün Sabah gazetesini bastı ama öyle böyle değil, bildiğiniz basmak, küfürler hakaretler ederek, herkese bağırıp çağırarak...

Peki Deniz Akkaya’yı bu kadar çıldırtan neydi?

Dün Günaydın’ın manşetinde olan, Sabah’ın birinci sayfasında da yer alan, "Trilyoner Azeri’yi Deniz kaptı" haberi...

Haber, Deniz Akkaya’nın Azeri asıllı milyarder işadamı Mubariz Mansimov’la aşk yaşadığını anlatıyordu.

Deniz haberi okuyunca soluğu Sabah’ın binasında almış, herkese bağırıp çağırınca güvenlik zor durdurmuş...

Magazin servisi çalışanları sakinleştirmeye çalışmışlar, daha sonra Ergun Babahan’ın yanına çıkmış elinde pasaportuyla.

Haberde söylendiği gibi, Mubariz Mansimov’la yurt dışına çıkmadığını kanıtlamak için...

Deniz Akkaya bugüne kadar hakkında doğru-yanlış pek çok haber yapılmış bir isim ama hiç birine de böyle aşırı tepki verdiğini görmedim.

O yüzden bu işte haklılık payı yüksek gibi geliyor bana...

İşin ilginci Deniz Akkaya bu haberin çıkacağını bir gün önceden biliyormuş.

Sabah’ta çıkacağını biliyor muydu emin değilim ama bazı gazetecilerin işadamının bilgisi dahilinde bu haberi yapacağı bilgisi bir şekilde kendisine ulaşmış.

Eğer bu doğruysa meslek adına tam bir felaket demek...

Gazeteciler işadamının bilgisi dahilinde aşk haberi senaryosu mu üretiyor yoksa?

İhtimal bile vermek istemiyorum.

Ama Deniz Akkaya’ya haberden bir gün önce bu bilginin ulaşması ve bir gün sonra da haberin çıkması yeterince düşündürücü...

Böyle kaynana bulunmaz

Tamer Karadağlı’nın aşk ilişkisi yaşadığı Deniz Uğur’un eski kaynanasıyla konuştu Sema Denker, heberi dünkü Hürriyet’te vardı.

Deniz Uğur’un eşi oyuncu İsmail Hakkı Sunat, Temmuz 2004’te Çanakkale’deki yazlığında komşusu tarafından vurularak öldürülmüştü.

Olayın üzerinden 3 yıl geçti ama evladını kaybetmiş bir anne için çok kısa bir zaman...

O annenin, Nurhayat Sunat’ın eski gelini Deniz Uğur hakkındaki açıklamalarını okurken "Helal olsun" dedim.

Nurhayat Sunat gelininin, oğlundan sonraki ilişkilerine kızabiliridi...

Oğlunun ölümünden sonra Deniz Uğur’dan uzaklaşabilirdi...

İnsan psikolojisi bu; oğlunu kaybetmekten gelinini sorumlu tutabilirdi...

Bunların hepsi olabilirdi...

Ama hiç birini yapmadı; "Deniz’imi çıldırttılar" diyerek eski gelinine sahip çıktı.

İtiraf edeyim ben böyle bir yanıtı hiç beklemiyordum Nurhayat Hanım’dan... Kitap gibi konuşmuş;

"Deniz bana evladımdan miras, ne yaparsa yapsın ben ondan vazgeçmem. Dokuz kocaya da gitse sonuna kadar o benim gelinim"...

"Ben gelinimin her zaman yanındayım. Ona niye kızayım ki, bir tekmede ben mi atayım. Asla böyle bir şey yapmam".

"Deniz çok iyi yürekli bir kızdır. Kocasının sevgisine, sıcaklığına hasret kaldığı için bu adamda (Tamer Karadağlı) bir şey buldum zannetti".

Nurhayat Sunat’ın söylediklerinden öğreniyoruz ki, kaynana-gelin ilişkisinden çok bir ana-kız ilişkisi bu...

Demek ki kaynana denilen şey, sadece Semra Hanım’dan ibaret değilmiş.

Kot pantolon giymeyin

Adamın biri, dar kot pantolon giydiği ve bir erkeğe cilveli şekilde saat sorduğu için karısını bıçaklayıp öldürmüş.

Mahkeme de kot pantolon ve cilveli olmayı ’tahrik’ saydığı için ömür boyu hapsi, 20 yıla indirmiş...

Türkiye’de kadının bu kadar aşağılanması, bu kadar üçüncü sınıf muamele görmesi kanıma dokunuyor...

Kot pantolonu yasaklayıp, cilve yapmaması için burka’ya sokun kadını da kökünden bitsin bu iş...
Yazarın Tüm Yazıları