Benim nerem şişman?

Bu artık bir endüstri. Sağlıklı beslenme, anti-aging, detoks. Bu alanda öne çıkan isimlerden biri Taylan Kümeli.

Son zamanlarda mesleğinde öyle yükseldi ki, onu görmezden gelmek artık mümkün değil. Her gün verdiği sağlık öğütleriyle onun takibindeyken, bir de sindirim yoğurdu reklamlarıyla karşımıza çıkınca, kapısını çalmak ve hakkındaki dedikoduların cevabını almak farz oldu. Neydi o dedikodu? Efendim, çok kiloluymuş da, kocaman poposu varmış, bu halde nasıl insanları zayıflatacakmış, zayıflatacaksa önce kendini zayıflatsınmış. Tahmin edersiniz ki, böyle bir soruyu bir insana sormak zor bir işti: ‘Neden popon büyük? Neden basenlerin geniş?’ denmez. Ama Taylan Kümeli komplekssiz bir insan, ‘Onların kalpleri kötü’ dedi sorunun cevabını küt diye verdi. Aslına bakarsanız benim çıplak gözümle gördüğüm, bir fazlalığının olmadığıydı. Öyle ya da böyle, o meseleyi konuştuk, bir de araya boşanması sırasında çıkan dedikoduları sıkıştırdık..

Kaç kilosunuz?

- 56 kilo 400 gr. İstiyorsanız tartılayım...

Delirdiniz mi? Ben tartıya çıkmayı sevmem, bir başkasını da çıkartmak istemem! Ne kadar fazlanız var?

- Hiç yok vallahi. Sadece 11 kilo 800 gr. yağım var, ki bu da son derece normal...

Diyetisyen olduğunuz için mi size kilolarınızdan yüklendiler?

- Yok, yok... Mesleğinizde başarılıysanız ve kadınsanız bitmiştir. Bu, şimşekleri üzerinize çekmeniz için yeterli. Yani bazen, ‘Keşke erkek olsaydım’ diyorum, ‘Şöyle mesleğinde başarısız, aptal ve şişman bir erkek...’ O zaman kimse benimle uğraşmazdı...

‘Kendisi kilo veremiyor, bize verdirtmeye çalışıyor’ eleştirisine verecek cevabınız nedir?

- Ne olacak? Onlar kötü kalpli! 42 yaşında bir kadınım. 2 doğum yaptım. Boyum 1.70, kilom da 56. Beni kilolu olmakla itham edenler, gülünç olmasınlar lütfen, literatüre baksınlar, kilo bölü boy karenin 18.5 ile 25 arasında olması, normal kiloda olunması demektir. Kilom gayet iyi yani. Ama kamera, insanı olduğundan daha şişman gösterebiliyor. Bunların hepsini bir tarafa bırakıyorum, şunu soruyorum: İnsan, göz doktoru diye gözlük takamayacak mı? Kalp doktoru diye kalp krizi geçirmeyecek mi? Güldürmesinler beni...

Yani şişman diyetisyen olabilir...

- Olabilir tabii! Fevkalade doğru yiyordur ama hipotiroidi vardır, ne bileyim inselin resistanslı yaşıyordur. Ya da genetik formasyonlar nedeniyle kiloludur. Yeryüzündeki bütün diyetisyenler zayıf olacak diye bir şey yok ki. Bir insan, sağlıklı beslendiği halde kilolu olabilir ya da kilolu gözükebilir. Vücudun elma ya da armut tipi olmasının da önemi vardır...

Sizinki ne tipi?

- Ayıptır söylemesi armut! Basenli bir kadın olduğumu kabul ediyorum ama kilolu olduğumu asla!

Problemin esası nedir: Sizi çekemeyenler mi var?

- Elbette. İnsanlar zannediyor ki, 2-3 tane ünlüyü zayıflattım ve Taylan Kümeli oldum. Hayır efendim. Şunu bilmelerini istiyorum, ben ayağımda çocuğumu sallarken, fizyoloji çalışıyordum ve o dersten 90 alıyordum. Ben doğumuma 2 saat kala bitirme sınavına giriyordum. Çocuğuma süt verirken okula gidiyordum... Ben bugünlere 18 saat çalışarak geldim. On binlerce insanın teşekkür duasını alarak... Ama onlar meseleye şu sığlıkta bakmayı tercih ediyorlar: ‘Reklam filminde oynadı kim bilir ne paralar aldı...’ Öyle ahım şahım bir para da almadım, içleri rahat olsun...

Bu size ilk ‘çakmaları’ mı?

- Değil. Bu ülkede hiçbir diyetisyenin özel hayatı 1. sayfadan haber olarak verilmez. Benimki verildi. Oysa, ben sansasyonların çok uzağındayım. Benim kocam birisiyle olur, olmaz. Kime ne? Özel hayatımızdan kime ne? Ondan önce de Hacettepe mezunu olmadığım söylendi. ‘Diyet uzmanı değil’ dendi. ‘İlaçla zayıflatıyor’ dendi. Kulaklarımı tıkıyorum bu tür iftiralara ama reklam filmi her şeyin üzerine tüy dikti...

Reklam filminde oynamadan, ‘Ben sağlık sektöründe çalışıyorum. Tek bir ürünle özdeşleşmem doğru mu?’ diye kendi kendinize sormadınız mı?

- Sordum. Mesleğimle ilgili bir adım atmadan önce hem kendime hem de konunun uzmanlarına soruyorum mutlaka. Amerikan ve Avrupa Diyetisyenler Derneği üyesiyim. Onlar, sağlıkçıların bu tür faaliyetlerde ‘spokesperson’ (uzman görüş) olarak yer almasını yadırgamıyorlar. Kurumsal kimliğimi oluşturan ‘pr’ şirketi de bu reklamlarda oynamamda bir sakınca görmedi. Onlar beni yönlendiriyor, şunu yap, bunu yapma, şuraya çık, buraya çıkma diyor...

Tamamen bir ‘star’ gibi davranıyorsunuz yani?

- Mecburum. Bu toplum beni böyle bir yere getirdi. Dikkatli davranmaya çalışıyorum. Yanlış yapmaktan korkuyorum. Bir de şu var tabii: O reklama ben çıkmasaydım kim çıkacaktı? Benim şöyle bir misyonum var. Ben doğruları söylemeye çalışan bir kadınım. Hangi koşulda olursa olsun...

İyi ama artık her yerde görüş bildiriyorsunuz. Medya maydanozuna dönüşmekten korkmuyor musunuz?

- Tabii ki korkuyorum. İnanır mısınız, günde belki 20 tane teklif geliyor: ‘Şu şu konuda görüş bildirir misiniz, röportaj verir misiniz?’ Seçici olmaya çalışıyorum.

BEN YALNIZIM BENİM BİR AŞKIM YOK SÖYLER MİSİNİZ NİYE ZAYIFLAYAYIM

Geçenlerde hayranı olduğum bir sinema sanatçısıyla karşılaştım: ‘Çocukluğumdan beri size taparım. Siz muhteşemsiniz sultanım. İzin verin. sizi zayıflatayım.’ Bana şöyle dedi: ‘Taylan Hanım, ben yalnızım. Hayatımda bir aşkım yok, söyler misiniz neden zayıflayayım?’ Gördünüz mü, şöhret, tam da böyle bir şey. Yalnızlık getiriyor, aşkı elinizden alıyor. Bir de her ilişkinin bir menfaat çerçevesine dönüştüğünü hissediyorsunuz. Hiç aramayan ilkokul arkadaşlarınız, akrabalarınız aramaya başlıyor. Sizinle hiç konuşmayan insanlar, sanki çok samimiymişiz gibi davranmaya başlıyor. Şöhret olduktan sonra benim gerçek dostum köpeğim oldu. Adı Masum. Niye? Çünkü gerçek masumiyetin sadece onda olduğuna inanıyorum. İnsanlar sizin değişiminize göre değişiyorlar. Değişmeyen biri iki kişi varsa, onlar da gerçek dostlarım...

HAYATTA İKİ ŞEYİNİZ OLSUN:TAŞINIRKEN KİTAPLARINIZ ÖLÜRKEN DE SEYAHAT ANILARINIZ

Anneannemin lafıdır, benim de hayat felsefemdir: ‘Hayatta iki şeyiniz olsun. Taşınırken kitaplarınız, ölürken de seyahat anılarınız...’ Kitaba ve seyahate tahmin edemeyeceğiniz kadar yatırım yaparım!
Yazarın Tüm Yazıları