Bendeki değişiklik herkese yılbaşı hediyesi oldu

Yıllarca içindeki fırtınalarla baş başa kalmış, çevresine terör estirmiş genç bir yönetici hanım, açık yüreklilikle duygularını yazmış. Bazen kendimizi tanıyabilmemiz için bir terapistin yardımı gerektiğini anlıyoruz bu mektupla...

Haberin Devamı

Ben İstanbul’da, ciddi bir iş alanında üst düzeye ulaşmış 37 yaşında bir kadınım. Bugüne kadar iş hayatımda başaramadığım hiçbir şey olmadı. Yazık ki, meslek hayatımda gösterdiğim bu başarıyı sosyal ve duygusal hayatımda hiç gösteremedim.
Çok beğenilen biri olmama rağmen, ne sevenim vardı ne de peşimde koşan. Buna o kadar içerliyordum ki, kendimi daha çok işime veriyor, insanlar hiç umurumda değilmiş gibi davranıyordum.
Benimle bir-iki kez çıkan erkek arkadaşlarım da kısa süre sonra ilişkiyi bitirip, beni yüzüstü bırakıyordu.
Üç ay kadar önce, işyerimdeki tadilat nedeniyle 10 gün kadar işimden uzaklaşmak zorunda kaldım. O zaman acı bir şekilde anladım ki, hayatıma işim dışında hiçbir şey kazandıramamışım. Bunu anladıktan sonra da iyice içime kapandım.
Durumumu gören yakın bir arkadaşım, bana psikoloğa gitmeyi önerince onunla alay ettim. “Psikolog benim kaderimi mi değiştirecek?” dedim. Ama o zorladı, güven duyduğu bir klinik psikoloğa, Prof. Dr. İlkay Kasatura’ya götürdü beni.

Haberin Devamı

PSİKOLOĞA DA TERS DAVRANACAKTIM

Aslında psikoloğa giderken bile karşımdaki kişiye ters davranmayı, bana hiçbir yararı olmayacağını anlatmayı düşünüyordum. Neden biliyor musunuz? Beni şöyle bir süzdükten sonra, “Ben seninle çalışamam, yavan ve sığ bir insansın” diyebilirdi. Bu yüzden ondan önce davranıp, “Sizinle işbirliği kurmak istemiyorum, arkadaşımın hatırı için geldim buraya” demeye kararlıydım.
Şükür ki, korktuğum gibi olmadı. Doktor bana küçümseyerek değil, aksine çok önemseyerek yaklaştı. Daha ilk seansta ona güven duymaya başladım. Aileme, arkadaşlarıma, erkeklere hiç inanmadığımı, güvenmediğimi bir çırpıda anlattım.
Terapiye başladıktan sonra kader sandığım şeyin, tamamen benimle ilgili olduğunu fark ettim.
İlkay Hoca bana “Önce kendine güvenmeyi öğrenmelisin, ondan sonra başkalarına güven duymak kendiliğinden gerçekleşecektir” dedi.
Düşündüm, gerçekten kendime güvensizliğimi, yetersizliğimi başkalarına da yansıttığımı gördüm. İnsanları ta başından küçümsüyor, kendimden uzaklaştırıyordum.
Sonra da “Neden bana yakınlık duymuyorlar, beni neden dışlıyorlar” diye üzülüyordum.
Bu kadar güzel, başarılı, yetenekli bir kadın olarak neden karşı cinsin ilgisini çekemediğimi düşünüp duruyordum.

Haberin Devamı

İNSANLARI EZDİĞİMİ FARK EDİNCE UTANDIM

İşte bu noktadan sonra kendimi açıkça ifade etmeye, konuştukça da tüm gerçeğimi, hatta bilmediğim yönlerimi bir bir sıralamaya başladım.
Başarılı olmak adına etrafımda nasıl fırtınalar estirdiğimi, bana saygısızlık etmesinler diye hep üstün tavırlarla konuştuğumu fark ettim. İnsanları ezdiğimi, onları küçümserken duyduğum keyfi görmeye başladım ve bundan büyük bir utanç duydum.
Kendime olan güvensizliğimin nedeninin, sırf çevreme güçlü görünebilmek için duygularımı kalın bir perde altında saklamak olduğunu fark ettim. Beni sevmediğini sandığım insanların, aslında onlara hiç yakınlık göstermediğim için çekindiklerini ve uzak davrandıklarını anladım.
Bu terapi bana yalnızca kendimi tanıma ve düzeltebilme imkanı vermedi, aynı zamanda ne kadar güçlü bir sevme kapasitem olduğunu da öğretti.
Terapiyi sonlandırdıktan sonra, daha önce yüz vermediğim ama yıllardır benden vazgeçmemiş bir erkek arkadaşımı aradım. Yılbaşını ailemle ve onunla birlikte kutladık. Bendeki bu inanılmaz değişiklik herkese müthiş bir yılbaşı hediyesi oldu.
Genellikle her şeyi kendi içimde yaşamaya alışık olduğumdan terapiye gittiğimi kimseye söylemek istemiyordum. Ama benim gibi kendi içinde tıkanıp kalmış, kendini tanıyamamış yüzlerce kişi vardır, eminim. Onlara umut vermem, bir terapinin önemini anlatmam gerektiğini düşündüm. İşte bu yüzden yazdım size.
Rumuz: Yeniden doğuş

Yazarın Tüm Yazıları