Hayatın güzelliklerini yakalamak ne çok zor, ne de kolay... Acı-tatlı günler yaşadım.
Dünya tatlısı babam, dört evlatla dünyaya meydan okudu ve bizi annesiz büyütmeyi başardı. Ben 12 yaşındayken annemi kaybettik. Yani pek anne tanımadım, anne nedir bilmedim. Ama kendim anne olmayı başardım. Dünya tatlısı iki oğlum var. Biri 10, diğeri 6 yaşında. Bana göre hayat işte onlar. Dünyanın onlarla anlamı var...
Eşimden burada anlatamayacağım bazı nedenlerle ayrıldım. İki sene önce iki evladımla bu zor, yorucu ama bir o kadar da tatlı hayata başladım. Yaşadığım zorlukların başında maddi açıdan tepetaklak olmam geliyordu. Evi dağıtmak zorunda kaldığımdan, ben dükkanda kalıyordum, büyük oğlum amcasında, küçük oğlum ise anneannede... Üç ağabeyim ve babam bana yardımcı olmak için ellerinden geleni yaptılar. Kendime ait işyerimi kıt kanaat ayakta tutmaya uğraştım. O arada oğullarımla beraber bana uygun bir ev bulduk.
Borcum vardı; tam ben "yıkıldım" diye düşünürken, bir melek gelip "Beni ortak alır mısın?" dedi. Ben de "Seni bana Allah yolladı" dedim. Çok ama çok rahatladım. Şimdi yavrularımla tekrar birleşmenin mutluluğunu yaşıyorum.
İşim gereği sabahları 07.00’de dükkanı açmak durumdayım. Tuttuğum ev dükkanın yakınlarında olduğundan, saat 10.00’da çocuklarıma kahvaltı hazırlamaya gider, sonra tekrar dükkana gelirim. Saat 12.00’de yine eve beslenme çantası hazırlamaya gider, onları 12.30’da okula bırakıp işe dönerim. 17.45’de çocukları okuldan alırım. Derken akşam yemeği vakti gelir. İşim bazen 21.00’e kadar sürebiliyor, ama yine de onlara bu öğünü atlatmamak için elimden geleni yaparım.
Evde bazen onlarla oyunlar oynarım, bazen de ders çalışırız. İşlerimin yoğun olduğu günlerde büyük oğlum kahvaltı ve beslenmeyi hazırlarken, küçük oğlum ise ütü yapar. Ben de o arada ekmek parası kazanmaya devam ederim. Geceleri üçümüz birlikte aynı yatakta birbirimize sarılarak yatarız. Çocuklarımla birlikte yaşadığımız bu hayatın bana verdiği huzuru anlatamam.
Bir sözden çok etkilenmiştim: "Her kadın doğurabilir, ama her kadın anne olamaz.." Bazı anneler ayrıldıktan sonra çocuklarını unutsalar da benim gibi babalar oldukça evlatlar yıkılmayacak. Allah hiçbir çocuğu anne sevgisizliğiyle terbiye etmesin.
RUMUZ: ANNE GİBİ BİR BABA
Tabii ki bu durumunuzu genellememeliyiz, çünkü annelerin evlatlarına düşkünlüğü bir efsanedir... Ama zaman zaman işte böyle anlaması çok zor davranışlar sergileyen anneler de olabiliyor. Tıpkı her babanın da sizin gibi olmayacağı, bazılarının ayrıldıktan sonra çocuklarını unutup çekip gittiği gibi... Sizi gönülden kutluyorum. Çocuklarınız her şeye rağmen çok şanslılar.
İlişki benim yüzümden bitti diye üzülüyorum
Sevgili Güzin ablacığım, ben çaresiz, zavallı, ne yapacağını bilemeyen, iki arada bir derede kalmış bir kızınızım. Ben bir genci seviyorum. Bu genç, çıktığımız dönemlerde yeminler ederek beni sevdiğini tekrarlayıp duruyordu. Her şey çok güzel giderken bana bir konudan söz etmek istedi, ama hálá beni sevdiğini de ekledi.
Meğer bu gencin 4 yılık bir beraberliği varmış, üstelik ben o kızla aynı okuldaymışım. Bir düşünsenize! Ben hemen aradan çekilmek istedim, ama onu unutamadım. Daha sonra ikimiz de birbirimizi gerçekten sevdiğimizi anlayıp, tekrar beraber olma kararı aldık. Şu an geçmişi unuttuk, geleceğe bakıyoruz. Ama hálá kafamı karıştıran şey, 4 yıllık bir ilişkiyi bozup bozmadığım... Kalbimin sesini dinlemekle hata mı ettim?
RUMUZ: KALBİMİN SESİ
Sevgili kızım, umarım bu genç adam 4 yıllık sevgilisiyle hálá ilişkisini sürdürmüyordur. O genç kıza ayrılmak istediğini söyledi mi yoksa onu kırmamak bahanesiyle idare mi ediyor?
Evet, 4 yıl bir ilişki için tabii ki çok uzun süre... Ama demek ki bir şeyler yürümemiş ya da aralarında sevgi bitmiş. Bu genç seni sevdiğine, şu anda sana bağlı olduğuna göre, demek ki ona karşı sevgisi tükenmiş. Ona verilmiş bir sözü var mıydı bilemiyorum ama, bugün nişan bozanlar, hatta evlenip ayrılanlar bile yok mu?
Ben sana yaklaşmasının yalnızca bir bahane oluğunu düşünüyorum. Boş yere kendini suçlama... Zaten evliliklerde de genellikle böyle olmuyor mu? Erkek eğer bir başka kadının ilgisini arıyorsa, eşiyle arasındaki aşk bitmiş demektir. Ama tabii evliliği yıkmak, boşanmak, bir ilişkiyi bitirmek kadar basit değil.
İçimden bir ses erkek arkadaşımı kaybedeceğimi söylüyor
Güzin ablacığım, ben 17 yaşında bir genç kızım. İlk önce yazıp yazmamakta kararsızdım, ama sonra size yazmaya karar verdim. Benim derdim erkek arkadaşımla... Biz neredeyse iki aydır güzel bir beraberlik yaşıyoruz, ama ikimiz de ayrı şehirlerdeyiz, iki haftada bir görüşüyoruz. Beni bırakmasından çok korkuyorum.
Beni sevdiğini söylüyor, ailelerimiz de ilişkimizi biliyor, ama yine de içimde bir korku var. İçimden bir ses onu kaybedeceğimi söylüyor. Bu korkuyu nasıl yenebilirim? Bu yüzden geceleri uyku bile tutmuyor. Sizden tek ricam, bana minicik de olsa bir cevap yazmanız... Buna gerçekten çok ihtiyacım var. Sizi öpüyorum.
RUMUZ: AYRILIK
Sevgili kızım, insan her zaman bu korkuyu yaşar. Her ilişkide, hatta evliliklerde bile bu korku içten içe insanı sarar. Bu, sevdiği insanı kaybetme korkusudur. Terk edilme korkusudur. Kıskançlıklar da işte bu yüzden ortaya çıkmaz mı? Hep bir başkasının gelip sevgiliyi kapıp götüreceğinden, başka birinin çıkıp onun gönlünü çelivereceğinden korkar ya insan... Seninki de bunun gibi bir şey işte...
Sen sadece durumu biraz abartıyorsun. Ama bunda sevdiğin insanın senden uzakta yaşamasının ve her istediğinizde beraber olamayışınızın etkisi var elbette. "Ya başka biri çıkarsa karşısına" ya da "Ya benden uzaklaşırsa, gözden ırak gönülden de ırak oluverirsek" gibi duygularla boğuşuyor olmalısın. Asla bu korkunu ona hissettirmemelisin. Ona karşı sevgi dolu, sıcak ve içten davranırsan, sevgini sık sık dile getirmeyi, sevgini her fırsatta ona hissettirmeyi ihmal etmezsen, neden senden uzaklaşsın?