Bekir Yıldız’sız göç ve Uludere olayı anlaşılamaz

ALMANYA’ya göçün 50’nci yılında, birçok sergi açıldı, az da olsa bu konuda kitaplar yayımlandı, toplantılar yapıldı. Elli yıllık tarihin iyi anlaşılabilmesi için okunması zorunlu kitaplar listesinin başında, mutlaka Bekir Yıldız’ın kitapları yer almalı.

Haberin Devamı

Tarihi sürecin ana çizgilerini, insanların öyküsünü, toplumsal yabancılaşmayı, onu okumadan anlamak olası değil.

Berfin Bahar’ın(*) kapağında, Kara Vagon’dan Beyaz Türkü’ye Bekir Yıldız başlığını görünce, yeniden okumalara bir çağrı yapmayı düşündüm.

Almanya’da yaşayan Türklerin bugün yaşadıkları sorunların kökü onun kitaplarındadır.

Kaç kişi onu okudu, yıldönümünde okuma isteği duydu, duyuruldu mu sorusunun yanıtı bence olumsuz.

Behçet Necatigil’in Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü’nde, Bekir Yıldız maddesindeki saptamasını anımsatayım: “Almanya’ya işçi göçünde karşılaşılan durumları, bu göçün ortaya çıkardığı sorunları düşündürmesi bakımından, bu doğrultuda derinleşebilecek Türk romanı için bir başlangıç noktasıdır.”

Başlangıç noktasını bilmeden göçü, sorunları anlayamayız.

Yalnız Almanya değil, Güneydoğu’nun durumu, insanları gündeme gelirken gene onu unuttuk.

İyi bir yazar her zaman gündemi/günceli aydınlatır, boyutlandırır.

Uludere faciası yazılıyor, konuşuluyor, tartışılıyor ama orada yaşayan insanlar hakkında derin bilgiye, kaynağa başvurulmuyor.

Biz nedense edebiyatın, sanatın gücüne, tanıklığına güvenmiyoruz.

Özellikle politikacıların masasına, Almanya’ya dair bir mesele geldiğinde veya Güneydoğu insanının umarsızlığı, ekmeğini kazanış mücadelesini anlamaları için
Bekir Yıldız’ı okumaları şart, okuduklarını sanmıyorum.

Kaçakçı Şahan’ı okumadan, sorunu anlamaya çalışmayın.

Haberin Devamı

* * *
  
ÖNER YAĞCI derginin özel bölümündeki Edebiyatımızın Öncü Yıldızı yazısında; onun yazarlığını özetliyor:

“65 yıllık ömrünün yarısını edebiyatımıza armağan eden Bekir Yıldız öyküleri, romanları, röportajlarıyla; edebiyatçı kimliğinden ve onurundan hiç ödün vermeyen sert kişiliğiyle; ülkesinin insanlarının sanatın aydınlığında yaşaması savaşımına kattığı yaşamı ve kavgasıyla kendini var etti.
Seçtiği ve işlediği konularla (Güneydoğu insanlarının sorunları, Almanya’da çalışan işçilerimizin sorunları, evlilik sorunları, haksızlığa boyun eğmeme sorunu, insanlara yönelik baskılar sorunu...) toplumun nabzını tutmayı başaran ve ele aldığı konuların birkaç yıl sonra ülkenin gündemine girmesiyle gerçek bir yazar olduğunu kanıtlayan bir öncü yıldızdı o.”

Hilmi Yavuz
, öykülerini şöyle değerlendirmişti:

Bekir Yıldız’ın hikâyeleri, birbirinden ilk bakışta ayrılan, ama son çözümde bütünleşen iki ayrı kesitte gelişir: Güneydoğu Anadolu bölgesi insanının manevi hayatına katı, acımasız ve giderek bir şiddete varan disiplinle egemen olan törelere sıkı sıkıya bağlı toplumsal yaşam biçimini işleyen hikâyeler; bu toplumsal yaşama biçiminden çıkıp Almanya’ya göç ederek değişik bir toplumsal örgütlenmenin getirdiği gene sert ve acımasız ama başka bir düzeyde gerçekleşen kurallara ayak uydurmaya çalışan insanları işleyen hikâyeler.”

Özel bölümdeki diğer yazılar:

Günay Güner - Yazın ile Budun İlişkisi Odağında Bekir Yıldız Öyküsü

H. Hüseyin Yalvaç - Bekir Yıldız’ı Anımsamak

Halit Payza - Dünyadan Geçen Atlının Beyaz Türkülü Koşucusu: Bekir Yıldız

Hasan Akarsu - Bekir Yıldız’ın Yapıtları

Haberin Devamı

* * *
  
ZAMAN zaman bazı yazarları yeniden okuma gereği duymalıyız.

(*) Berfin Bahar, Sayı: 172, Haziran 2012.
NOT: Bekir Yıldız’ın bütün kitapları Everest Yayınları tarafından yayımlanmaktadır.

Yazarın Tüm Yazıları