Bekir Coşkun: Deprem çadırları...

Bekir COŞKUN
Haberin Devamı

Demek ki depremin acısını paylaşmak amacıyla; gerek merkezi hükümet, gerekse birçok yerde yerel yönetimler eğlenmeyi-şarkı söylemeyi yasakladılar.

Doğrusunu isterseniz çoğunluğun zaten eğlenecek-oynayacak hali yok.

Sokaktaki insanların yüzüne bakın, gülen var mı?..

Her birimiz bir deprem çadırındayız.

Her akşam ortalık karardığında ben payıma düşen kendi deprem çadırıma kapanırım.

Dışarda rüzgár çadırımın iplerinde ıslık çalar. Çadırımın direkleri gıcırdar. Kaybettiklerimin kim, kaç kişi, nerde, ne zaman, nasıl olduklarını bilemem.

Kim olduğumu, niye bu çadırda olduğumu da...

Bir tek o sızıyı çok iyi bilirim.

Akşam serinliği yağmurla birlikte çöküp, ortalık karardığında ve iki damla yağmur tanesi çadırımın keteninden aşağı doğru süzüldüğünde, avucumun tersi ile silerim.

*

Her birimiz bir deprem çadırındayız.

Akşam olur...

Karıma ‘‘Benim keman çalmam yasağa girer mi?..’’ diye sorarım. O ise kendi çadırında, annesini-babasını kaybetmiş bir kız çocuğuna kahverengi pelüş ayısını veriyordur.

Kafasını kendi çadırından kaldırıp yanıtlar:

‘‘Nasıl istersen...’’

*

Birkaç gündür gazetelerde haberler var:

‘‘Deprem bölgesine yardımlar azaldı.’’

Muhabir arkadaşlarımızın anlattıklarına göre, o yardım getiren kamyonlar seyrekleşti.

Yıkık kentler tenhalaştı.

Arayıp soranlar azaldı.

El-ayak yavaş yavaş çekiliyor. Tıpkı bir taziye evindeki son misafirin gitmesi gibi.

Ve deprem çadırlarındakileri bir korku sardı diyorlar:

Yalnızlık...

*

Bence asıl şimdi bizlere ihtiyaçları var.

Yardımlarınızı-ilginizi esirgemeyin. Bizler olmadan o çadırlarda yaşayanların toparlanıp, gerçek yaşama dönmeleri olanaksız.

Yüreklerinizdeki çadırları sökmeyin.

Akşam olup karanlık çöktüğünde, bir çadırkentin soluk ışıklar sızan çadırlarında bizi bekleyenler var.

Unutmayın...



Yazarın Tüm Yazıları