Bazıları için son şans olabilir

Haberin Devamı

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hedefinin “önseçim” olduğunu söylemişti.
Diyelim ki..
İzmir’de önsecim olsa ve aday adayları demokratik bir yarıştan sonra gerçek bir aday olsa..
Sizce bu listeden İzmirliler mutlu olur mu?
Yine Kılıçdaroğlu, “gençlere ve kadınlara pozitif ayrımcılık” yapacağını da açıklamıştı.
Yani gençlere artı...
Kadın adaylara artı...
Söyler misiniz, bu örgüt yapısıyla, siyasetin insanı yoran o akıl almaz kısırdöngüsüyle ve öğüten çarkıyla gençlerimiz, kadınlarımız kendilerine nasıl yer bulacak?
Elbette daha güçlü bir demokrasi için önsecim şart ama bir yandan da aranan bu yeni yüzlerin politikaya girebilecekleri ortam yaratılabilmiş değil.
Bugün Turkiye’de demokrasinin olgunlaşabilmesi, siyasetin tabanda güç kazanabilmesi, örgütleri hareketlenebilmesi için de partilerimizin tamamının bu süreci ve takvimi uygulamaları gerekiyor.
Ama her seferinde verilen sözler unutuluyor ya da bir sonraki döneme erteleniyor.
Aslında bu bir çelişki...
Bir yanda siyasetin beklentileri, bir yanda gerçekleri...
Gelelim bir başka detaya...
Ne dersiniz?
İzmir’de kaç kisi CHP’den listeye girebilmek için aday adayı olur?
100, 200... 500...
Genel merkezin başvuru anında aldığı katkı payları olmasa bu sayı çok daha fazla olur inanın...
Daha önce de yazmıştım.
İzmir’de CHP’den adaylığı aklından geçiren 20 bin kişi var.
Abartmıyorum...
Gözlemliyorum...
Hissediyorum...
Konuşmalardan çıkarıyorum...
Bu kişilere hak vermiyor da değilim.
Bu seferlik önsecim zor ama dört yıl sonraki Türkiye’de önseçimsiz bir takvim yapmak zor olabilir.
Yani bazıları için bu son şans olabilir.

Haberin Devamı


Bu sefer de değişiklik olmaz

Şubatın sonuna geldik.
Mart, nisan, mayıs...
Eğer Başbakan’ın ağzından çıkan 12 Haziran seçim tarihi olarak ilan edilecekse geriye sayılı gunler kaldı demektir.
Peki...
Bu sıkışık takvimde ön yoklama, önsecim yapılabilir mi...
Adayların kendilerini anlatabilecek, kampanya yürütebilecek bir zamanları olabilir mi...
Halkımız ikna olabilir mi...
Siz takdir edin...
Bir sabah kalkarız, bakarsınız listeler hazırlanmış.
Anlayacağınız bu seçimde de birşey değişmez.
Yine liderlerin dediği olur.

Haberin Devamı

Hayat bilançosu

Bazen uzaklaşınca, çok uzaklara gidince...
İnsan bütün hayatını şöyle bir gözden geçiriyor, enine boyuna bakıyor.
Hayatıyla ilgili bir bilanço çıkarıyor.
Ya da çok seçenekli bir hayat testi uyguluyor.
Tabii bunları yaşadığı kent için de ülke için de yapıyor.
Bu özeleştirileri seviyorum.
Yanlışlarımız kadar doğrularımız da var.
Eksiklerimiz kadar fazlalıklarımız da...
Bazen kendimizi çok küçümsüyoruz bazen de çok abartıyoruz.
Bazen komplekslere giriyoruz bazen şişen egomuz bizi oradan oraya savuruyor.
Bir gerçek var ki...
Olağanüstü bir doğada yaşıyoruz.
Hele hele Ege’nin renkleri, değerleri, insanı ise bambaşka...
Hep uzaklara gidince ne kadar şanslı olduğumuzun bir kez daha farkına varıyorum.

Haberin Devamı

Hem hayır hem evet denilen ülke

“Havet...”
Yani ne hayır ne evet...
Hem hayır hem evet...
Bazen hayır bazen evet...
Birkaç guüdür, sokaktaki hemen herkesin, toplumun büyük çoğunluğunun “Havet...” dediği bir yerdeyim.
Jakarta’da...
Kimse “hayır” demiyor, kimse “evet” de demiyor.
Yol soruyorsunuz; “Adresi bilmiyorum” diyemiyorlar.
Birşey istiyorsunuz, “havet”li bir cevap...
Dakikalarca bekleyebiliyorsunuz, yanınızda dillerini bilen biri yoksa saatlerce bile kimse yanınızdan geçmiyor.
Endonezyalıların genel tavrı böyle...
İtiraz etmiyorlar, negatif birşey söylemiyorlar, herşeyi sakin karşılıyorlar...
Tabii sizin sabredecek zamanınız ve ruh haliniz varsa...
“Havet”li yaşam size uyar mı bilemem ama bana uymayacağı kesin...

Yazarın Tüm Yazıları