Asla girmeyeceğim bir örgüt sevdim

Bir türlü yolumuz kesişemedi Tom Waits’le. 40 yılda sadece 12 turne yapmış olması buna bir sebep belki de. Ama son dönemde öğrendiğim ‘The Sons of Lee Marvin’in üyesi olması umutlarımı önce yeşertti, sonra katılım koşullarını görünce yine olan oldu.

Haberin Devamı

Aslında büyük hayallerimden birinin peşinde, “Bana bir Tom Waits konseri verin!” sloganı eşliğinde iz sürüyordum.
Konserler konusunda şanslı biri olduğumu düşünürüm, bilirim. Sevdiğim grupların, sanatçıların büyük bölümünü canlı izledim, hatta bugün referans gösterilen, ‘tarihi’ kabul edilen birkaç konserde hazır bulundum, mesudum.
Fakat bir türlü Tom Waits’le yolumuz kesişmedi, kesişemedi. Suç bende değil desem, “Açıkhava’da ‘Christmas Card From A Hooker In Minneapolis’ çaldı da gitmedik mi?” desem haklı çıkabilirim.

*

Tom Waits’i de suçlayacak halim yok tabii fakat ‘baba’nın pek turne/konser insanı olmadığı bilinir.
1973’ten itibaren 40 yılda toplam 12 turne yapmış ki; ilk sekiz turneye zaten teknik olarak katılamazdım, yaşım yetmezdi, kendisini 1985’teki ‘Rain Dogs’ albümüyle tanımıştım vesaire.
Sonrakiler de ya bütçe ya zaman sıkıntısına denk geldi genellikle. Bir de bahsettiğim gibi çok sık turneye çıkmıyor; mesela 1987-1999 arası 12 sene boşluk var filan...
Umudumu kaybetmediğim için yine de kovalıyorum tabii.

*

Haberin Devamı

Son olarak geçen ekim ayında, arkasında Neil Young’ın olduğu bir hayır işi organizasyonunda sahne aldı ki, hem yolu tersti (Kaliforniya) hem biletler çıkar çıkmaz tükenmişti.
Neyse ki konser albümleri var; onları dinleyip 10 şarkı çaldığı son konserinin eleştirilerini okurken, bu jilet yutup lavabo-aç ile gargara yapmış sesli büyük adamın üye olduğu gizli bir örgüt, bir kulüp, bir şebeke olduğunu öğrendim. İşin rengi değişiverdi.
Ben duymamıştım, duyan vardır elbette ‘The Sons of Lee Marvin/ Lee Marvin’in Oğulları’ adlı bu kulübü.
Hikâyesi şahane, yılbaşı hediyesi olarak kabul buyurunuz.

*

Örgütün kurucusu, fikir babası, meşhur ve güzel yönetmen Jim Jarmusch.
Çok kısıtlı sayıda üyesi var ve hepsi de tanınmış, orijinal karakterler.
Kimler mesela? Tom Waits, Nick Cave, John Lurie, Richard Boes ve onursal üye olarak kabul gören yönetmen John Boorman.
Bazı kaynaklarda Thurston Moore, Neil Young, Iggy Pop, Josh Brolin, Jeff Bridges’ın da üye oldukları rivayet ediliyor.
Ama Jarmusch’un ifadesiyle ‘yarı-gizli’ olan bu kulübün faaliyetleri hakkında bilgi çok kısıtlı, yani emin değiliz!
Üyelik şartları feci kazık, acayip zor!
İlk kural elbette bir şekilde Jim Jarmusch’u tanımak!
Ama ondan daha zor, hatta imkansıza yakın olan kural Lee Marvin’e ‘oğlu sanılabilecek düzeyde’ fiziksel olarak benzemek!

*

Haberin Devamı

Çıkışı da şöyle...
Jarmusch, yıllar önce başrolünde Lee Marvin’in oynayacağı bir film hayal ediyormuş. Marvin’in alkolik bir babayı canlandıracağı filmde birbirinden nefret eden üç oğlunun ilişkileri konu edilecekmiş vesaire.
Film olmamış fakat buradan hareketle ‘The Sons of Lee Marvin’ adlı gizli kulübü kurmuş!
İlk üyelerden biri, 1970’lerde Berlin’de beraber kaldırım çiğnediği arkadaşı Nick Cave olmuş ki; hakikaten ikisi de Marvin’i andırır. Sonra gerisi gelmiş, filmlerinde hem aktör hem müzisyen olarak ortaklık yaptığı Tom Waits de 1980’lerde katılmış.
‘The Sons of Lee Marvin’ anlaşılır nedenlerden dolayı kadın üye kabul etmiyor. Lee Marvin’e benzeyen bir hanımefendi? Pek olmaz cidden!..

*

Haberin Devamı

Ne yapıyor bu örgüt peki? Faaliyet alanları nedir?
Kimse net olarak bilmiyor ama abiler feci eğleniyor belli ki. Bilinen tek ‘kesin eylem’, buluşup Lee Marvin filmleri seyretmek.
Lee Marvin 1987’de aramızdan ayrıldığı için bu kulüple ilgili görüşü var mıydı, varsa nasıldı bilmek mümkün değil.
Ancak Tom Waits’in yaşadığını iddia ederek Jarmusch’a anlattığı, onun da ballandırarak aktardığı şu hikâye çok güzel...

*

1990’ların başları... Tom Waits, Kuzey Kaliforniya’da demlenmekteyken barmen yanına gelir ve “Sen Tom Waits’sin değil mi? Şu kenarda oturan eleman seninle konuşmak istiyormuş...”
Tom Baba kalkar, karanlık bir köşede oturan adamın yanına yürür. Adam, “Otur şöyle seninle konuşmak istiyorum” der.
“Ne konuşacakmışsın benimle? Seni tanımıyorum.”
“Bu Lee Marvin’in Oğulları dediğiniz saçmalık da neyin nesi?”
“Valla, gizli bir örgüt ve hakkında konuşmam mümkün değil.”
“Hoşlanmıyorum.”
“Sana ne oluyor ki?”
“Ben Lee Marvin’in oğluyum, o oluyor!”
Tom Waits adamın gerçekten Marvin’in oğlu olduğunu, bu örgütün babasıyla dalga geçtiğini düşündüğünü belirtiyor.
Tabii örgütü kurmalarının sebebinin Lee Marvin’e duydukları sevgi ve saygı olduğunu anlatmış ama adam ikna olmuş mu bilemiyoruz.
Tipten kaybettiğim için, Jim Jarmusch’la tanışmadığım için örgüte sızmam söz konusu olamayacak, kara bahtım!
Ama konserden vazgeçmem mümkün değil; sonuna kadar, ısrarla kovalayacağım.

Yazarın Tüm Yazıları