Huzurun teminatı hukuktur

BU topraklar “güçlülerin acımasızlığının” tarihidir. Çok ötelere gitmeye gerek yok. Seyit Rıza “ayıptır, günahtır, zulümdür ve dahi cinayettir” diyerek idam sehpasına giderken o kararı verenler duraksamamışlardı.

Haberin Devamı


İskilipli Atıf Hoca’yı asan rejim kendini haklı görürken, bugün dahi bu kararın yasını tutan muhafazakârlar vardır. İstiklal Mahkemeleri, Sıkıyönetim Mahkemeleri, Menderes’ler, Mahir’ler, Deniz’ler, Berkin’ler ve niceleri haklı olduklarını zannedenlerin tarihe bıraktığı kara lekelerdir. Diyeceğimiz, sebebinin hukuki olmaktan ziyade siyasi olan uygulamalar asla unutulmuyor, vicdanlarda sorgulanmaya devam ediliyor. Hatta kimi durumlarda o “yara” bir türlü kapanmıyor. “İçinizden kininizi eksik etmeyin” söylemi, belki de insani olmayan gerekçelerini bu neviden husumetlerden alıyor.
Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet cezası, bu defa Cumhuriyet değerleri ile yetişmiş insanların vicdanlarında benzer bir isyan ve duygusal tahribat yaratıyor. Bu haller memleketimiz için ne kötü. Oysa, makul ve kolay olan insan haklarına, evrensel demokratik ilkelere dayanan bir anlayışı benimsemek. Uzun vadede bu değerlere aykırı davrananlar hiç bir halde olumlu anılmıyorlar.

-----------

Haberin Devamı

Riskle yöntemlerle
döviz baskılanıyor

MERKEZ Bankası afişe faizlerini yüzde 14’e indirdi. Ekonomi Yönetimi Kur Korumalı Mevduat uygulamasını yürürlüğe koydu. Dövize olan talebi bu yolla düşürmeyi planlıyorlardı. Zaman içerisinde kapsam genişletildi. Toplam rakam takribi 750 milyar TL’ye ulaştı. İlave tedbirler devreye alındı. Döviz mevduatlarda zorunlu karşılıklar artırıldı. İhracat dövizlerinin önce yüzde 25’i, bilahare yüzde 40’ının Merkez Bankası’na devri zorunlu oldu.
Ticari kredilerde bankalara zorunlu karşılık getirilerek kredi genişlemesi önlenmeye çalışıldı. Menkul malların dövizle ödenmesi yasaklandı. Tüm bunlar dövizin yükselmesini önlemeyi amaçlıyordu.
Şimdilerde dolar kuru 14.60 ile 14.80 arasında dengelenmiş durumda. Ancak bu durumu temin eden hususun alınan tedbirlerin yanısıra kamudan döviz satışları olduğu da ifade ediliyor. Yazar Uğur Gürses, bu uygulamalara rağmen döviz mevduatların artmadığını, aksine 2 milyar dolar azaldığını belirtiyor. Giderek hakim olan algı ‘Mevcut kambiyo rejimi değiştiriliyor mu?’ şeklindedir. Zira faizi enflasyonun çok altında ilan ederek ve döviz kurunu baskılayarak bir ekonomik program uygulamak ancak kambiyo kısıtlamaları ile, o da bir süre mümkün olabilir. Aksi halde döviz kurunun bu seviyelerde tutulmasının güç olacağıdır.
Hani, kambiyo rejiminde 1980’lerin öncesine yönelme durumu olursa, dövizin resmi kur ile karaborsa fiyatının farklılaştığı bir kapalı ekonomik modele dönüşme durumumuz süratle oluşur. Pek tabii, ekonomi yönetimi, defalarca denenmiş “faizi yükselt, kuru baskıla, cari açık yarat ve ekonomik büyüme temin et” formülünün sürdürülemezliğini biliyor. “Kur Korumalı Mevduat” gibi işler ters gittiğinde Hazine’ye büyük yük getirecek uygulamalar dünya ekonomi literatüründe muhtemelen ilk defa deneniyor. Dolayısıyla rezervlerimiz ekside ve enflasyon yüzde 50’lerin üstündeyken bu yöntem ancak geçici rahatlama sağlayabilir. Sorunun çözümü, acı reçete ile yapısal düzenlemelerden geçiyor.

Yazarın Tüm Yazıları