Aman ‘Mobil Rönesans’ çağını kaçırmayalım

Haberin Devamı

Geçen hafta Capital Dergisi’nin İzmir’de ödül töreninde Vodafone’un en üst düzey yöneticisi Serpil Timuray’ın verdiği çok önemli mesajlar dikatimi çekti. Timuray’a göre dünya yeni bir Rönesans devrine girmişti. Bunun adı ‘Mobil Rönesans’tı.
Mobil Rönesans çağında artık iletişim sesten veriye dönüştüğü için finanstan tarıma, sağlıktan eğitime iş ve özel yaşamımızda mobil cihazlar bilgisayarların bile yerini almaya başlıyor. Artık  e–ticaretten sonra  mobil ticaret, m-tarım, m-finans, m-sağlık, m-eğitim gibi her işin akıllı telefonlanla yapıldığı yeni bir çağa adım atmış bulunuyoruz.
Belki günlük yaşamımızda farkında değiliz ama Timuray’ın verdiği bilgilere göre 2012 yılı itibariyle dünya nüfusunun neredeyse 10 katı, tam 50 milyar makine birbirine bağlanmış. Türkiye’de mobil teknoloji kullanımındaki bir birimlik artış ekonomiye 1.8 birim büyüme olarak katkı yapıyormuş. Bu sonuç, bilişimin yoksulluğun bile ilacı olacağı anlamına geliyor. Geleceği başkalarından önce yakalamanın rekabet gücünü artırdığını biliyoruz. O nedenle dünyanın yeni düzenine bir an önce ayak uydurmakta yarar var.
Törende, iş dünyasının vizyonu açısından bence çok önemli bir ödülün İzmir’e geldiğini öğrendik. Vodafone’un yeni bir ürünü olan Vodafone Locate’ı Türkiye’de ilk kez Yaşar Holding kullanmış. Bu öncülüğü nedeniyle gruba ‘Yenilikçi Uygulama Ödülü’ verildi. Grup bu ürünle mobil dağıtım ekiplerini özel bir cihaza ihtiyaç duyulmadan uydu haritaları üzerinden çok hassas verilerle yönlendirme imkanına kavuşuyor. Hem verimliliği hem de rekabet gücü artıyor.  Ege Orman Vakfı’na da orman yangınlarını önceden tespit eden erken uyarı telemetri sistemini kullanmaya başladığı için özel ödül verildi.
Teknolojide ilklere yapılan bu yatırımların Türkiye’de ilk kez İzmir’den çıkması önemli ve umut veren bir gelişme. Mobil Rönesans çağına İzmir erken ayak uydurursa kaybolan yıllarını çok daha hızlı geri alacağına şüphe yok.

Haberin Devamı

Aman ‘Mobil Rönesans’ çağını kaçırmayalım

Haberin Devamı

İzmir’deki çılgın dahi
AHMED Adnan Saygun Kültür Merkezi’ndeki Dali sergisi, bu çılgın dâhinin eserleri hakkında fikir verebilmesi açısından iyi bir etkinlik olmuş. Birkaç ay önce Barcelona’ya trenle yaklaşık 2 saatlik uzaklıktaki Dali’nin doğduğu köy olan Figueres’e gitmiştim. Bugün Dali Müzesi olan, sanatçının ilk sergisini  açtığı eski belediye binası dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerle dolup taşıyordu.
Dali son yıllarını geçirdiği doğduğu kentte kendisinin yarattığı müzenin altında gömülü. Ünlü ressam görülmeden anlatılması çok güç, insanın hayal gücünün sınırlarını zorlayan olağanüstü bir müze yaratmış. Daha müzenin avlusuna girer girmez önünde bereket tanrıçası bulunan kendi tasarımı Cadillac otomobili ve eşi Gaya’nın gökyüzüne asılı teknesi sizi karşılıyor. Bütün bir duvarı kaplayan dev bir resimde ise eşi Gaya yarı çıplak görünüyor. Ama dikkatle bakınca aynı resmin aynı zamanda Abraham Lincon’ün de bir portresi olduğu anlaşılıyor. İlk bakışta kırmızı bir koltuk, konsol ve tablolar şeklinde duran salona özel bir projeksiyondan bakıldığı zaman ise konsolun burun, tabloların göz ve kırmızı koltuğun dudak olduğu bir kadın yüzü karşınıza çıkıyor.
Müzede, katı ve değişmez zaman kavramına protesto olarak yorumlanan Dali’nin en ünlü resmi Eriyen Saatler adlı tablosunun dokuma olarak işlenmiş bir şekli de yer alıyor. Bazıları Adnan Saygun’da da sergilenen yüzlerce karakalem eserin her biri ise ayrı bir mesaj yüklü. Ama çözebilmek için hayli vakit geçirmek gerekiyor. Zaten Dali’nin sergilerini gezdikten sonra televizyonlarda, bilgisayar oyunlarındaki animasyonlarda yer alan yaratıkların pek çoğunda onun eserlerinden ilham alındığını fark ediyorsunuz.
Dali, İspanya iç savaşında faşist general Franco’yu desteklediği için sol kesimden çok eleştiri almış bir sanatçı. Ama ister sağcı, ister solcu olsun bugün iç savaş günlerini hatırlamak istemeyen İspanyollar bütün dünyayı ayaklarına çeken Dali, Picasso, Gaudi gibi sanatçıları yetiştirmiş olmanın gururunu her fırsatta paylaşıyor.

Haberin Devamı

Aman ‘Mobil Rönesans’ çağını kaçırmayalım

Yazarın Tüm Yazıları