Alkol, karaciğeri sevmiyor

Karaciğerin en sık karşılaştığı zararlı kimyasal alkoldür. Dünyada ve bizde tüketimi hızla artıyor.

Alkol bir "sosyalleşme" aracı haline geldikçe, alkol kullanımının zararlarını anlatmak yerine heveslendirici, özendirici reklamlar yaygınlaştıkça sorunun daha da büyüyeceğinden hiç kuşkunuz olmasın. Alkolün kısa vadeli günlük zararları daha çok beyinde ve ruhsal hayatta görülürken, uzun süreli zararları karaciğerde ortaya çıkıyor. Alkol karaciğeri önce yağlandırıyor sonra da iltihaplandırıp sirozla bile sonuçlanabilen geri dönülmez bir yolculuğa çıkarıyor. Alkolün beyin ve sinir sisteminde oluşturduğu zararlar da geçici değildir. Alkol beyinde uzun süreli ve kalıcı harabiyete yol açıyor. Her yudum alkolün binlerce beyin hücresini tahrip ettiğini, sinir sisteminde "alkolik nöropati" denilen kalıcı hasarlar meydana getirdiği biliniyor.

Alkol önemli bir karaciğer zararlısıdır. Karaciğere ciddi zararlar verir. Alkole bağlı karaciğer hastalıklarında tüketilen alkollün miktarı ve süresi kadar beslenme alışkanlıkları, kişisel genetik ve metabolik özellikler de etkilidir. Tüketilen alkolün miktarı fazla, kullanım süresi uzun ise karaciğerde zedelenme ihtimali yükselmektedir.

MİKTARI ARTTIRDIKÇA ZARARI ARTIYOR

Alkole bağlı karaciğer zararlanması uzun süre herhangi bir belirti vermeden devam eder. Bazen ortaya çıkan halsizlik, bitkinlik, iştahsızlık, kilo kaybı, kaşıntı gibi belirtiler de gözden kaçar. Bu sinsi seyir alkole bağlı karaciğer hastalığının sessizce ilerlemesinin ve ancak ağırlaştığı zaman fark edilebilmesinin başlıca nedenidir.

Alkollü içkilerin esas maddesi olan "etanol" karaciğerde parçalanırken karaciğer hücrelerini tahrip etmektedir. Etanol’ün yüzde 90’ı karaciğerde parçalanır. Parçalanma sürecinde oluşan "asetaldehit" karaciğer için tam bir zehirdir.

ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIYOR

Alkole bağlı karaciğer zararlanması yağlanma veya iltihaplanma döneminde fark edilip alkol kullanımı bırakılırsa genellikle iyileşmektedir. Karaciğer çok güçlü bir "kendi kendine tamir yeteneğine" sahiptir ve çok kısa bir sürede kendisini yenilemektedir. Eğer sorun siroz aşamasına ulaşırsa çözümü artık çok güçtür. Bu aşamada amaç karaciğeri iyileştirmek değil geride kalan mevcut rezervleri korumaktır. Alkolik sirozda erken tanı ve tedavi işte bu nedenle çok önemlidir. Sirozun erken teşhisi, hayatı tehdit eden sonuçları kontrol edilebilir veya önlenebilir kılar.

ALKOLÜN ZARARI HERKES İÇİN FARKLIDIR

Sorunu daha en başında fark edip "yağlı karaciğer" aşamasında yakalarsanız işiniz kolaydır. Eğer birkaç gün veya hafta içinde fazla miktarda alkol alırsanız veya belli bir süre karaciğerinizin baş edemeyeceği miktarda -bu sosyal içicilik düzeyi bile olabilir- alkol kullanırsanız karaciğer hücreleriniz yağ damlacıkları ve su ile şişer. Ne kadar alkolün zararlı olduğu sorusunu yanıtlamak pek kolay değildir. Bunun nedeni karaciğerin alkole duyarlılığının her bireyde farklı oluşudur. Genelde kadınların - vücut yağlarının az, toplam sıvı miktarlarının düşük oluşu gibi nedenlerle- alkole duyarlılığı erkeklerden fazladır.

Alkol en fazla ne kadar alınmalı

Uzmanlar günlük alkol tüketiminin en fazla miktarı "erkekler için iki, kadınlar için bir ölçü olmalıdır" diyor. Bir ölçü alkol, 1 kutu (360 ml) bira, 1 kadeh (150 ml) şarap, yarım çay bardağı (45 ml) rakı, votka, viskiye eşdeğerdir. Bir kez daha hatırlatalım: Bu miktarlarda alkolün bile karaciğeriniz için zararlı olması mümkündür. Bu nedenle "sosyal içicilik" masum bir davranış gibi kabul edilmemelidir. Sosyal içicilerin de zaman zaman alkole bağlı karaciğer hastalıkları yönünden kontrol edilmesi gerekir.

Alkolü ağrı kesicilerle birlikte kullanmayın

Sık kullanılan bir ağrı kesici asetaminofen içeren ilaçlarla birlikte alkol kullanımı alkolün toksik etkilerini hızlandırmaktadır. Bu maddeyi içeren herhangi bir ağrı kesiciyi alkolle birlikte kullanmamalısınız. Alkol sonrasında ortaya çıkan baş ağrısı sonucunda asetaminofen içeren ağrı kesicilerden uzak durmalısınız. Prensip olarak alkolle birlikte hiçbir ilaç kullanmamaya dikkat etmelisiniz. Bu özellikle uyku yapıcı ruhsal gevşetici, ağrı kesici, antidepressan ve antibiyotik ilaçlar için geçerlidir.

Alkolik hepatit çok tehlikelidir

Alkolik hepatit, alkol zararlanmasının daha ileri bir aşamasını ifade eder. İştahsızlık, bulantı, karın ağrısı ve gerginliği, yorgunluk, halsizlik, enerji kaybı, kas ve eklemlerde ağrılar alkolik hepatite işaret edebilir. Sorun ilerlemişse kusma, ateş, sarılık ve bilinç bulanıklığı bile ortaya çıkabilir. Tanısı kolay değildir. Bazen alkol bırakıldıktan sonraki dönemde belirtiler daha da şiddetlenebilir. Genelde tüketilen alkol miktarı ile ilişkilidir ama belirtiler alkolün az tüketildiği dönemlerde de ortaya çıkabilir. Kan testleri ( SGOT SGPT GGT ve benzeri tanılar) tanıya yardımcıdır. Kesin tanı için karaciğer biyopsisi gerekebilir. Alkolün bırakılması en etkin çözümdür. Alkolik hepatit sorununun oluşması için mutlaka alkolik biri olmak gerekmez. Az miktarda ve kısa süreli alkol ile de hepatit ortaya çıkabilir. Alkolik hepatitin tehlikesi yalnızca siroza dönüşüm riski değildir. Yol açtığı besinsel eksiklikler ve ruhsal sorunlar ile genelde tüm vücut sistemlerini etkileyebilir.

Alkolik hepatitte en etkili tedavi alkol kullanımının bırakılması, dinlenme ve iyi bir beslenme planın yanında destekleyici ilaçlar da kullanılmasıdır. Hastaya özellikle kaçınılması gereken karaciğere zararlı bazı kimyasallar ve ilaçlar hakkında bilgi verilir ve hasta izlemeye alınır. ehattat@yasasinhayat.org

Dr. Ece HATTAT

İşi siroza kadar uzatmayın

Alkol, karaciğer hastalıklarının en önemli nedenlerinden biridir. Karaciğer yağlanması ile başlayan alkole bağlı karaciğer zararlanması (hepatik steatoz) bir süre sonra iltihaplanmaya (alkolik hepatit) dönüşmektedir. Eğer zamanında fark edilmez ve alkol alımı sürerse karaciğerde yapısal bozukluk ilerler. Bir süre sonra normal karaciğer dokusu yok olacak, sertleşmiş, küçülmüş, fonksiyonlarını yapamayan hasta bir karaciğer - karaciğer sirozu- ortaya çıkacaktır.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Yaz aylarında diyet yaparken sürekli başım dönüyor. Tansiyonum mu düşüyor acaba? Yediklerimle ilgili de olabilir mi? Tuzu mu artırmalıyım?

Sodyum-Potasyum: Bu ikiliye dikkat

Öncellikli olarak tansiyon takibi yaparak bu durumu bir uzmanla görüşmenizi öneririm. Tansiyon takibi yapmadan bilinçsizce tuzu artırmanız fayda yerine zarar verebilir, dikkat! Bunun yanı sıra yaz aylarında terlemeye bağlı olarak vücutta sodyum potasyum minerallerinin oranlarında değişiklikler meydana gelebilir. Buna bağlı olarak da tansiyonunuz düşebilir. Özellikle fiziksel aktivite sonrası bu durum ortaya çıkıyorsa aktivite öncesi 1-2 adet kuru kayısı tüketmek ve spor sonrasında soda ile hazırlanmış bir bardak ayran içmek durumu düzenleyecektir.

Unutmayın, sürekli takip edilen bir tansiyon probleminiz varsa (özellikle yüksek tansiyon) su tüketiminizin azalmamasına dikkat edin ve potasyum ağırlıklı meyveleri (kayısı, muz, çilek, üzüm) ve sebzeleri (domates, koyu yeşil yapraklı sebzeler) tercih edin. Gün içinde dışarıda vakit geçirecek olursanız da ara öğünlerinizi (meyve, yoğurt, kepekli bisküvi gibi) ve suyunuzu tüketmeyi ihmal etmeyin. Kan şekerinizin de öğün atlamaya bağlı olarak düşebileceğini ve bu durumunda baş dönmesine neden olabileceğini hatırlatalım.

niluferinceis@yasasinhayat.org

Boyum 180cm, kilom 62. Zayıf bir erkek olmak hiç hoşuma gitmiyor. Kendimi çok halsiz hissediyorum. Yediklerimi artırmaya çalışıyorum ama iştahım da çok iyi olmuyor her zaman. Ne önerirsiniz?

İştahım ve kilom azalıyor

İştahınızın çok iyi olmaması ile beraber aldığınızı kalori, yakabileceğiniz kalori miktarının altına düşüyor ve kilo alamıyor, bir süre sonra da kilo vermeye başlıyorsunuz. İhtiyacınız olan kaloriyi tamamlamakta bile zorlanıyorsunuz ama bu kalorinin daha da üzerine çıkmanız gerekiyor. 1 günde 2000-2500 kalori arasında kalori harcayabilecek bir metabolizma hızınız olduğunu düşünürsek, 2500 kalorinin üzerinde bir beslenme programına ihtiyacınız var demektir. Yetersiz beslenme nedeniyle kendinizi halsiz hissediyor olabilirsiniz. İştahın az olduğu durumlarda küçük ara öğünlerle kalori alımını düşürmemeye çalışın.

İştah açıcılar, soslu ve baharatlı yemekler, sevdiğiniz yiyecekler, incir, ceviz, fındık, üzüm gibi kuruyemişler ile günlük besin tüketiminiz artırmaya çalışın. Ve hatta bu konuda size bunları hatırlatması için annenizden, eşinizden, arkadaşlarınızdan yardım isteyin. Çünkü iştah az olduğunda muhtemelen bunları yemek aklınıza gelmeyecektir. Soslu makarnalar hazırlayın. Yemeklerin yanına veya aralara meyve suyu (taze) veya ayran gibi sağlıklı içecekler ekleyin. İştahın artması için veya besin tüketimin iyice azaldığı dönemlerde çeşitli besin destekleri (sıvı-toz) kullanılabilir ama bunun için doktor ve diyetisyeninize danışmanız gerekiyor.

gunes@yasasinhayat.org
Yazarın Tüm Yazıları