AKP’nin ’Çankaya ilçesini bölme planı ortaya çıktı

AKP, CHP’nin elindeki Kadıköy, Çankaya ve Karşıya Belediyelerini almak için; İstanbul, Ankara ve İzmir’de yeni ’ilçeler’ kurarak ’göz koyduğu’ biliniyor.

Nitekim bu konudaki çalışmaların AKP kulislerinden yayılmaya başladığı anlaşılıyor. ’Taraf’tan İsmet Demirdögen, bu konuda "Sızan bilgilere göre, özellikle Çankaya’nın ’küçültülmesi’ ve ’sol oyların dağıtılarak’ AKP tarafından kazanılaması yolunda epeyce kafa yorulduğunu gösteriyor" diye yazarak diyerek şu bilgileri veriyor:

"Sosyal demokrat oylar, Çayyolu, Emek, Bahçelievler ve Dikmen’de yoğun. Hazırlığa göre, yarısı Çankaya, yarısı da Yenimahalle’nin alanında kalan Çayyolu ilçe yapılırsa, hem Yenimahalle’de AKP adayı rahatlayacak hem de bazı mahallelerin koparılacağı Çankaya’da sol oylar dağıtılacak. Belki Çayyolu kaybedilecek ama sembolik önem taşıyan Çankaya kazanılacak. Ayrıca Batıkent yeni bir ilçe olacak, Pursaklar da ödüllendirilerek beldeden ilçeye dönüştürülecek."

KURNAZCA GİRİŞİM

Çankaya Belediye Başkanı Prof. Muzaffer Eryılmaz, AKP’nin Çankaya’yı bölme planına yönelik girişimine karşı bir açıklama yaparak "Çankaya, siyasal duruşu, temsil ettiği değerler ve çağdaş Türkiye’nin kalıcı ve kurucu simgesi olarak laikliğin bayraktarı bir ilçedir. Çankaya, siyasi vaziyetini ve vazifesini, laikliği her türden hesap ve hesaplamalarla kündeye getirmek istenenlerin iştahının kabartmasına inat layıkıyla yerine getirmeye devam ediyor" dedi.

Eryılmaz şöyle devam ediyor:

"Çankaya Belediyesi milyonların her gün ayak bastığı Çankaya’da hizmetlerini her insan için kalıcı ve etkili bir incelik üzerinden kuruyor. Bunu gören bir siyasi iktidarın kurnazca, Çankaya’yı bölerek güçsüzleştirme, güçsüzleştirerek ele geçirme oyunlarını bizler; hizmetlerimizle, Çankayalılar da laik duruşları ve hizmetlerimizi takdir edişleriyle bozacaklardır.

AKP Çankaya’da ister bölerek, isteyerek çarparak, ister çıkarıp toplayarak hesap üstüne hesap yapsın, işi kitabına ve kılıfına uydurmaya kalkışsın, onların hesapları tutmayacak, kılıflarının ardına sakladıkları, laik cumhuriyetin burcundaki bayrak olan Çankaya’yı ele geçiremeyecektir. Türbanı siyasi simge yapmayı gocunmadan, ama milyonlarca laik yurttaşı gocundurarak yapan bir Başbakan’ın olduğu yerde biz Mustafa Kemal’in laik çizgisinde yürüyen bir Çankaya’nın simge oluşunu övünerek ve gocunmadan ortaya koyuyoruz... Biz takiyenin, bin bir türlü ayak oyunun sökmeyeceği bir Çankaya’da yaşıyoruz. Şimdi Çankaya üzerinde oynanan oyunların tutmayışlarındaki neden, onlarda Çankaya’nın yarattığı korkudur."

Eryılmaz sözlerinin sonunda" AKP’nin 22 Temmuz’da tüm Türkiye’de bir tek Çankaya’da oy oranını bir önceki seçime göre %20 düşürmesi, CHP’nin ise oy oranını %14 artırmasındaki gerçek üzerinde herkesin düşünmesi gerek. AKP, Çankaya’da 22 Temmuz’da uğradığı seçim yenilgisinin telafisi için şimdi kırk dereden su getirip Çankaya’yı bölmeye kalkışıyor. Ama Çankaya bölünemez" diyor.

Bir başka gözle ’İkbal’

’ATATÜRK ve İkbal’ başlıklı dünkü bir okurumuzun değerlendirmesine karşı bir başka okurumuz durumla ilgili olarak şu bilgileri verdi:

"Yazıdaki Atatürk’ün İkbal adını vermesini bir yana bırakıyoruz. Ancak burada türbanlı olan kişi S.Y.’dır. Bu yazının hem işyerinin, hem de kendisinin rencide edildiğini düşünüyorum. S. hanımı tanırım; eşinden boşanmış ve kalbinden rahatsız oğluna zar-zor bakmaktadır. Gazi Tıp’dan ameliyat için sıra beklemektedir. Bu tür yazılarla, genç hanımın oradan kovulması mı istenmektedir?Herkese güleryüzlü davranan ve çalışkan bir personeldir. Herkese de saygılıdır. Ancak bu yazı çıktıktan sonra bazı müşterilerin ’rencide’ edici bakışları kendisini haklı olarak tedirgin etmektedir. Zaten o işyerinde çalışan tek bayandır. Yaşamını rahatsız çocuğuna bakmaya adayan bir hanımın inancına saygılı olunmalıdır. Yarın o işyerinden çıkarılırsa, bu hanım nasıl geçim sağlayacaktır. Bu yazının ona acı çektirildiğini bilelim.

İşin bir de öbür yanı vardır. Türban konusu toplumu giderek germektedir. Bu olay da onu göstermektedir. Karşılıklı olarak bu tür bakış açılarına dönük tepkiler ortaya çıktığında ’oy pazarı’na ellerini sokan AKP ve MHP’nin, akıllarını başlarına bir kez daha almaları gerekmektedir."

ODTÜ gerçekten çok mu değişti

SON
dönemdeki türban tartışmaları bana 2 yıl önce ODTÜ’de edindiğim bir izlenimi hatırlattı.

Uluslararası ilişkiler bölümünde ilk sınıflara Dünya Tarihi dersleri verilir. E.B. adlı bir hoca Safavi devletinden genellikle ’kızılbaş kabilesi’ diye bahsediyordu. Bu tabi alevilerin çok hoşlandığı bir terim değil. Sonra bir arkadaşla konuşurken o hanımın zaten gündelik hayatında türbanlı olduğunu söylemişti. Ne zaman türban ve bilim konusu yer alsa dini simgelerle eğitimin bir arada yürümeyeceğine dair aklıma bu konu gelir.

Nuri Yurdusev ise türban serbest olsun bildirisine imza atan akademisyenleden birisiymiş, o da ODTÜ’de. Son YÖK Başkanı da ODTÜ’den çıktı.

Acaba ODTÜ gerçekten çok mu değişti?

G.D.

Çubukcu, kadından sorumlu bakan değil mi

TÜRBAN kadının yüksek öğretimini engelleyen bir sorun ise,

Eğer türban siyasi bir simge değil ise,

Eğer türban inanç özgürlüğünü engelliyor ise,

Eğer türban kadının mutlaka çözüm bekleyen en büyük sorunu ise neden sadece erkek siyasetçiler büyük gayretle koşuşturuyorlar. Kadından sorumlu Devlet Bakanı nerede? Yoksa kaldırıldı mı?

İnanç özgürlüğü söylemi bahane; erkek egemen siyaset şahane...

Nazan MOROĞLU

NUR topu gibi bir ’

bağımız’ daha oldu.

Şimdi de Türkiye’nin

’çenesi’ bağlandı.

Önce ayaklar,

sonra da çene...

E ne kaldı geriye?

Allah rızası için, El Faaati-ha!

Meltem KAYNAŞ
Yazarın Tüm Yazıları